Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan, KKTC’ye Cumhurbaşkanlığı Külliyesi müjdesi. Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47’nci yıl dönümü nedeniyle Lefkoşe’ye gitti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Meclisi Özel Oturumu’na hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı külliyesiyle ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Metehan bölgesinde, silahlı kuvvetlerle de görüşerek orada 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik. Bu arazi içerisinde hem bu külliyeleri yapacağız hem de muhteşem bir millet bahçesini yapacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı‘nın 47’nci yıl dönümünde düzenlenecek 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle Lefkoşe’ye gitti. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından havalimanında karşılanan Erdoğan, Kıbrıslı milletvekillerine seslenmek üzere Cumhuriyet Meclisi’nde tertiplenen özel oturuma katıldı. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47’nci yıl dönümünde, Kıbrıs Türklerinin mücadelesini hatırlatak sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
‘EBEDİ VE EZELİ KARDEŞLİĞİMİZİ TÜM DÜNYAYA İLAN EDİYORUZ’
“Bugün bizim için çok anlamlı bir gün. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47’nci yıl dönümünde KKTC’de bulunmanın bahtiyarlığı içindeyim. Bugün burada sadece ortak bir heyecanı değil; Türkiye ile KKTC arasındaki gücünü şehitlerimizin mübarek kanlarından alan ebedi ve ezeli kardeşliğimizi tüm dünyaya ilan ediyoruz. İnşallah bugün ve yarın gerçekleştireceğimiz programlarla hem KKTC’nin bayram sevincine ortak olacak hem de 47’nci yıl dönümü gururunu birlikte yaşayacağız. Ülkelerimiz için son derece önemli bazı müjdelerimizi kamuoyu ve dünya ile paylaşacağız.
Bu eser yatırım ve müjdelerin Kıbrıs’a ve tüm Kıbrıslı kardeşlerime hayırlı olmasını diliyorum. Değerli milletvekilleri Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs türkünün azmini, iradesini ve hürriyet tutkusunu ifade eden bir kurumdur. Bu meclis Kıbrıs Türk halkına cesaret vermiş umut aşılamıştır. Kıbrıs Türkü karşılaştığı zorluğa rağmen haklı davasına inancını asla kaybetmemiştir. Cumhuriyet meclisi, Kıbrıs davasını savunan Kıbrıs türkünün hakkına hukukuna sahip çıkan, Kıbrıslı kardeşlerimizin gayretini heba etmeyen meclis üyelerine teşekkür ediyorum.
‘BU DAVA İÇİN 498 MEHMET’İ ŞEHİT VERDİK’
Kıbrıs davası nasıl bugünlere sizlerin omuzlarında gelmişse sizlerin omuzlarında yükselmeye devam edecektir. KKTC sahibi yavru vatan ile büyük Türk milletinin tamamıdır. Bu davanın sahibi, şehitlerimiz ve gazilerimizdir. Bu davanın sahibi, daha ömürlerinin baharında bu toprakları kanlarıyla sulayan kınalı kuzulardır. Bu dava için 1974 Barış Harekatı’nda subayı, astsubayı, eriyle 498 Mehmet’i şehit verdik. Türkiye ve Kıbrıs Türkleri olarak bugünlere birilerinin ihsanıyla değil bedel ödeyerek geldik. Gencecik evlatlarımızın mücadelesiyle geldik. Bu toprakları adeta söke söke kazandık. Son yarım asırda maruz bırakıldığımız çifte standarda ve mücadeleye rağmen kaybetmedik. Zulüm karşısında boyun bükenlerden, hukuksuzluklara eyvallah edenlerden olmadık. Hakka inandık, halka yaslandık başkalarına değil. Kendi bileğimizin gücüne güvendik. Sırtlarını dayadıkları güçlere güvenerek Kıbrıs Türkünü yok edeceklerini sananlar karşılarında Kıbrıs halkının çelikten iradesini buldular.
‘FİTNE GÖNÜLLERİN KARDEŞLİĞİMİZE MAYA ÇALMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ’
Geçmişi unutmadan bugünler için verdiğimiz zorlu mücadeleleri aklımızdan çıkarmadan hep birlikte istikbale yürüyeceğiz. Kıbrıs davasının sancaktarlığını yapan tüm kurumların dayanışmasını güçlü tutması çok önemlidir. Kıbrıs davasını içeriden çökertmek için yapılan halkının Kıbrıs Türkünün mücadelesiyle başa çıkmıştır. Başarımızın hikayesi dün olduğu gibi bugün de vahdettir. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan fitne gönüllerin kardeşliğimize maya çalmasına izin vermeyeceğiz. Kimi gafillerin zehirli ayrılık oklarını Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin kalbine saplamasına izin vermeyeceğiz. Tüm siyasetçiler olarak sorumluluk duygusuyla hareket ederek bu oyunu bozmamız gerekir. Yoksa ne şehitlerimizin ne de evlatlarımızın yüzüne bakabiliriz.
Tüm siyasilerin, milletvekillerinin mali yapıyı güçlendirip, ekonomiyi canlandırmaya yönelik adımları kararlılıkla atacağına inanıyorum. Yaptığınız her çalışmada yanınızda olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Her ne kadar bizlerin sergilediği kardeşlik, Amerika’da birilerini rahatsız etmiş olsa da biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Evet, artık sıkıntı olmayacak. ‘Artık daha iyi günler var önümüzde’ derken öbür tarafta Amerika’da birileriyle ortak mafiller oluşturmak suretiyle yeniden ortalığı karıştırmaya çalışanları yakından takip ediyoruz. Kim olduklarını iyi biliyoruz ve yarınki konuşmamda buna değineceğim.
‘ADA’DA KİMİN İŞGALCİ KİMİN İŞGALCİ ZİHNİYETİ TEMSİL ETTİĞİNİ İYİ BİLİYORUZ’
Ada’da kimin işgalci, kimin işgalci zihniyeti temsil ettiğini gayet iyi biliyoruz. Terör örgütü eliyle komşusu Türklerin canına, malına kastetmeye çekinmeyen Rumlar Kıbrıslı Türkleri hiçbir zaman eşit olarak görmemiştir. Türkiye Kıbrıs Türkünün yalnız bırakmadı. 47 yıl önce bugün kahraman Türk silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştiren harekat ile Kıbrıs türkünün güvenliğini teminat altına almıştır. Girne kıyılarında yakılan meşale o günden itibaren Kıbrıs Türk halkının yolunu aydınlatmıştır.
‘ADA’DA İKİ AYRI DEVLET İKİ AYRI HALK VARDIR’
Türkiye Cumhuriyeti olarak bu tarihten beri KKTC ile iş birliği içinde çözüm eksenli bir siyaset yürütüyoruz. Karşımızdakiler böyle bir şey düşünüyor mu? Türkiye’nin iyi niyetli ve yapıcı gayretlerine rağmen 50 yılı aşkın müzakerelerine rağmen bir sonuca ulaşamadı. Tarih ve bu süreçte acı şekilde edindiğimiz bu tecrübeler Rum tarafının niyetinin bir ortaklık kurmak olmadığını açık ve net şekilde ortaya koymuştur. Türk sözünde durur ama Rum sözünde durmaz.
O zaman da durmadı. Bu zihniyet, özünde kendilerinin de kabul etmediği birleşmiş milletler parametlerinin ardına saklanmaktadır. Artık bizim bunlara inanmamız, bir 50 yıl daha kaybetmemiz mümkün değildir. Adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm ancak ve ancak adanın gerçeklerini esas alan bir yaklaşımla mümkün olabilir. Ada’da iki ayrı devlet iki ayrı halk vardır, uluslararası toplum da bu gerçeği er ya da geç kabul edecektir. Cumhuriyet meclisinin eylem ve söylem birliğiyle haklı davamızı uluslararası topluma izah etme gayretine inanıyorum. Aydınlık geleceğimizi birlikte inşa edeceğiz.
‘CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ MÜJDESİNİ VERDİ’
KKTC’nin ne doğru dürüst bir cumhurbaşkanlığı külliyesi var ne de bir parlamento binası var. İşte parlamento binası burası. Tabi biz bunu KKTC’ye yakıştırmıyoruz. Aynı şekilde cumhurbaşkanlığı külliyesindeki bina, İngilizler’e ait bir gecekondu. Onu da yakıştırmıyoruz. Cumhurbaşkanlığı külliyesiyle ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Metehan bölgesinde, silahlı kuvvetlerle de görüşerek orada 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik. Bu arazi içerisinde hem bu külliyeleri yapacağız hem de muhteşem bir millet bahçesini yapacağız.
Birilerinin Kıbrıs Türklerine ait nasıl bir devlet olduğunu görmesi lazım. Sağ olsun mimarımız güzel bir çalışmayla projeyi ortaya çıkardı. 3 ayrı proje hayata geçirildi. Projeyi bizzat ben de takip ettim. Bu projeyle beraber ardından hemen işin statiklerine ve inşaatına gireceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamının olduğu yerden bir an önce kurtulalım diyorum. Muhteşem bir parlamento binası da olsun. Milletvekillerimizin burada kendilerine ait bir çalışma mekanı olsun. Bütün bunlarla şöyle hakikaten dünyaya kendisini görkemli şekilde gösterdiği bir külliyeye kavuşalım. KKTC’nin ilan edildiği bu tarihi binanın müze haline getirilerek yeni nesillere aktarılmasının isabetli olacağını düşünüyorum.”