11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nde araştırdığımız istatistiklere göre kız çocukları eğitim, beslenme ve güvenli yaşam gibi en temel haklarından dahi mahrum kalıyor.
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü, çocukların cinsiyetlerinden dolayı uğradığı ayrımcılığa, çocuk yaşta evlendirmeye, şiddete ve çocuk yoksulluğuna dikkat çekmek için Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2012’de ilan edildi. Aynı zamanda kız çocuklarının eğitim, güvenli yaşam ve beslenme gibi hakları da bugün için gündeme getiriliyor.
Peki 2024’te kız çocukları hangi koşullarda ‘Dünya Kız Çocukları Günü’nü kutluyor?
370 milyonu aşkın kız çocuğu tecavüze uğradı
UNICEF’in dün açıkladığı yeni tahmin çalışmasına göre; dünya genelinde 18 yaşından önce tecavüze uğrayan veya cinsel istismara maruz kalan 370 milyonu aşkın kız çocuğu bulunuyor. Diğer bir ifadeyle bu sayı, bugün her 8 kişiden 1’ine işaret ediyor.
Çevrimiçi veya sözlü taciz gibi cinsel şiddet türleri de kapsama alındığında etkilenen kız çocuklarının sayısı dünya genelinde 650 milyona yükseliyor. Başka bir deyişle, 18 yaş altındaki her 5 kız çocuğundan 1’i, bu şiddet türlerinden etkileniyor.
Çocuğa yönelik cinsel istismara ilişkin ilk kez yapılan bu global çalışma Dünya Kız Çocukları Günü’nün hemen öncesinde bu vahşetin dünya genelindeki boyutlarını ortaya koyuyor. Özellikle genç kızların hedef olduğu bu saldırılar çoğu zaman çocukların hayatları boyunca unutamadığı etkilere neden oluyor.
2023 yılında 11 bine yakın kız çocuğu, çocuk yaşta evlendirildi!
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı “2023 yılı evlenme ve boşanma istatistikleri” verilerine göre, 16-17 yaş aralığında 10 bin 471 kız çocuğu ile 706 oğlan çocuğu evlendirildi. Bu çocukların evlendikleri erkeklerin önceki medeni durumlarına bakıldığında 168’inin boşandığı, 4’ünün ise evlendikleri kadının öldüğü, yani 172’sinin ikinci evliliğinin olduğu görüldü. 600’e yakın kız çocuğu 30’la 45 yaşındaki erkeklerle evlendirildi. En çok kız çocuğunun evlendirildiği il Antep oldu. Antep’te toplam 960 kız çocuğu evlendirilirken ikinci sırada yer alan Urfa’da ise 928 kız çocuğu evlendirildi.
Ortaöğretimdekilerin çoğu açıktan öğretimde
UNİCEF’ in 2023 yılı verilerine göre dünya genelinde ilkokul çağındaki 32 milyon, ortaokul çağındaki 30 milyon, lise çağındaki 67 milyon ve toplam 129 milyon kız çocuğu okula gidemiyor. Savaşlardan etkilenen ülkelerde kız çocuklarının okula gidememe oranlarının, diğer ülkelere göre iki kat daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye’de ise çocuk nüfusunun yarısını oluşturan kız çocuklarının eğitime katılım durumu şu şekilde; Milli Eğitim Bakanlığı’nın raporlarına göre 2023 yılında ilkokulda eğitim gören kız çocuğu oranı %93,1 iken, ilkokul düzeyinde net okullaşma oranı %93,9. Ortaokula giden kız çocuklarının oranı %91,2 iken, lise düzeyinde eğitim gören kız çocuklarının oranı 91,57 olarak belirtiliyor.
Çocuk yoksulluğunda dünya 2’ncisiyiz
2024 yılı itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 5,4 milyon çocuk yoksulluk sınırının altındaki evlerde yaşamakta ve bu oran ülkemizdeki çocuk nüfusunun yüzde 25’ine tekabül etmektedir. Yoksulluk, aynı zamanda çocukların eğitim, sağlık ve sosyal gelişim gibi birçok alanda geri kalmalarına neden oluyor. Türkiye’de yoksulluk, milyonlarca çocuğu etkileyen ve ülkenin geleceğini tehdit eden ciddi bir toplumsal sorun olarak varlığını sürdürmektedir.
Eğitim ve öğretimde öne çıkan en önemli sorunlardan birisi ise öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Ülkemizde çok sayıda öğrenci kahvaltı yapmadan okula gidiyor, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden eve döndüğü görülüyor.
OECD verilerine göre, çocuk yoksulluğunda Türkiye, yüzde 28.1 ile Kosta Rika’nın ardından ikinci sırada yer alıyor. Her beş çocuktan biri yoksulluğa maruz kalırken, bazı öğrenciler haftada en az bir gün parasızlık yüzünden aç kalıyor.
Hiç iyi değiliz!
Bundan daha kötü bir şey olamaz!” dedikçe akla hayale gelmeyecek vahşet haberleriyle sarsıldığımız şu günlerde vicdan sahibi insanlar olarak “hiç iyi değiliz”! İyi değiliz çünkü güvende değiliz; bu yaşananları aklımız almıyor; iyi değiliz çünkü kendimiz ve sevdiklerimiz için endişeliyiz…
İyi değiliz çünkü iki yaşındaki Sıla bebek; annesi, üvey babası ve emanet edildiği komşu çocukları tarafından fiziksel ve cinsel şiddetin her türlüsüne maruz kalarak hayatını kaybetti.
İyi değiliz çünkü birkaç gün önce İstanbul’un göbeğinde 19 yaşında iki genç kız yarım saat arayla psikolojik sorunları olduğu ve çeşitli bağımlılıkları olduğu iddia edilen sapkın bir kişi tarafından katledildi.
İyi değiliz çünkü birkaç gün önce İstanbul’da bir kadın sarhoş iki erkek tarafından sokak ortasında taciz edildi hatta neredeyse tecavüze uğruyordu.
İyi değiliz çünkü sadece birkaç hafta önce Diyarbakır’da sekiz yaşında bir kız çocuğunun cesedi, dere kenarında çuval içerisinde bulundu. Failleri ise ailesi ve akrabalarıydı.
İyi değiliz çünkü sokakta, okulda, hastanede, toplu taşımada, restoranda, en güvenli olmamız gereken yerlerde evlerimizin içinde bile şiddet var. Hem de öylesine yoğun ki.. Maalesef biz artık “şiddet toplumu” olduk. Bu şiddet toplumundan her birimiz zarar görüyoruz ancak en büyük zararı çocuklar görüyor.
İnsan olmanın yalın ve sade halinden uzaklaştığımız günden bu yana, ne kız çocuklarımızı, ne kadınları koruyabiliyoruz. Bugün, onlara umut dolu bir gelecek sunabilmek için bir adım atabiliriz. Unutmayalım ki, bir kız çocuğu değişir, toplum değişir, dünya değişir.