Kırkpınar’ın başpehlivanı Cengizhan Şimşek (26), Antalyalı Yörük bir ailenin oğlu olduğunu belirterek, “Er Meydanı’na çıktığımda da ustalarım ve kule hakemleri bıyığımı kesmememi söylediler. Seyirci de çok beğeniyor. Bıyığımın imajı Er Meydanı’na renk kattı” dedi.
Edirne’de bu yıl 661’incisi düzenlenen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin final müsabakasında Mustafa Taş’ı yenerek başpehlivan olan Cengizhan Şimşek, büyük mutluluk yaşıyor.
Orhan Okulu, İsmail Balaban, Menderes Saltık ve Tanju Gemici gibi güçlü pehlivanları yenerek finale yükselen Cengizhan Şimşek, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde eğitimini sürdürüyor. Antalya’nın Serik ilçesi Gebiz köyünden olan Şimşek, güreşe 15 yıl önce başladığını söyledi.
Ev kadını bir anne ve polis emeklisi bir babanın çocuğu olan başpehlivan Şimşek, “Güreşe ilk olarak Antalya’nın Kepez Belediyesi’nde başladım. Daha sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAS Spor Kulübü’ne transfer oldum. Şu anda Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek himayelerinde 2014 yılından bu yana ASAS Spor Kulübü’nde güreşmeye devam ediyorum” dedi.
‘ÇOK ÇALIŞTIM’
“Çalıştığın zaman Allah bir yerden emeğinin karşılığını veriyor” diyen Şimşek, “Ben de çok çalıştım. Kendime inanıyordum. ‘Benim durumum çok iyi, bu kemeri alacağım’ diye bu sahaya geldim. Kendime bir hedef koydum ve ona göre konsantre oldum. Çünkü söz verdiğim yerler vardı. Öncelikle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanım Muhittin Böcek, bizi buraya gelmeden önce çok güzel ağırladı. Başkanımıza sözümüzü tuttuk ve kemeri aldım. Allah’ım bu sene kemeri Antalya’ya götürmemize nasip etti” diye konuştu.
‘SAHA İÇİNDE AĞABEY KARDEŞ İLİŞKİSİ BİTİYOR’
İlk turda, kulüp arkadaşı Menderes Saltık ustası ile eşleştiğini belirten Başpehlivan Cengizhan Şimşek, “Kampta 25 gün onunla beraberdik, hiç ayrılmadık. Ama ilk tur beni çekti ve onunla yaptım. Kendime güveniyordum. O da; ‘Çırak, senin durumun çok iyi’ dedi. İkinci turu bay geçtim. Üçüncü tur kurasında Orhan Okulu’yu çektim.
Ezeli rakibim, iyi rakip, 2 defa kemer almış. Sonraki tur çeyrek finale kaldık. Ben Tanju Gemici’ye düştüm. Tanju Gemici de iyi pehlivan ve onu da yendim. Yarı finalde ustam İsmail Balaban’a denk geldim. Bizim ekibimizde hem ustalık, hem ağabeylik yapıyor. 2 tane altın kemer almış. Biz hep onlara özendik. Gerekeni yaptık ve seyirciyi mutlu ettik, güreşe doyurduk. İsmail ağabeyi yenmek nasip oldu. Saha içerisine girdiğin anda ağabey kardeş ilişkisi bitiyor. Ama saha dışına çıktığın zaman yine ağabey kardeşiz.
Aynı kulüpteyiz, beraber yiyip içiyoruz, antrenman yapıyoruz. 2 tane kemer almış, Kırkpınar’da destan yazmış bir insanda illa zorlanılır. Güreş esnasında birbirini biliyorsun, rakibin iyi. Ben de iyiyim. O anda pozisyon gelmiyor ve biraz yorulman lazım. Vücudu yorman lazım. Diri bir insana oyun yapamazsın. O anda pozisyonda zeka ile güreş birbirine giriyor.
Pozisyonlar geldiğinde değerlendiriyorsun. İsmail ağabeyi kaz kanat oyunu ile yendim. Finale çıkmak nasip oldu. Finalde rakibim Mustafa Taş’tı. Bizim kardeşimiz. Hedefim altın kemerin devamını sürdürebilmek. Onu güzel bir şekilde taşıyabilmek. Çünkü çok onur verici. Allah nasip ederse 3 sene üst üste alıp kemerin ebedi sahibi olmak istiyorum” diye konuştu.
‘HAKEMLER KESMEMEMİ İSTEDİ’
Başpehlivan Şimşek, kendisini, ‘Er Meydan’ının karizmatik başpehlivanı’ diye anons ettiklerini ifade ederek, “Eskilerden Kel Aliço’nun, eski pehlivanların böyle imajı varmış. Ben de güreşe imaj olsun diye yaptım. Bende hiç bıyık yoktu. Ustalarım bıyık bırakmamı önerdi. Dedelerim de benim gibi bıyıklıydı ama böyle uzun değildi. Dedelerim de Yörük, onlarda da Osmanlı bıyığı vardı. Sakalım zaten çıkmıyor, olmayacağını söyledim. İlk başta bıraktığımda tuhafıma gitti. Sonra uzadıkça baktım güzel ve imaj oldu. Er Meydanı’na çıktığımda da ustalarım ve kule hakemleri bıyığımı kesmememi söylediler. Seyirci de çok beğeniyor. Bıyığımın imajı Er Meydanı’na renk kattı” ifadelerini kullandı.
‘YÖRÜK AİLESİYİZ’
Babası Mehmet Şimşek’in pehlivan olmak istediğini anlatan Şimşek, “Eskiden araba yok. Atla, traktörle gidip geliniyormuş. Babam kispet alıyor, idmanlara gidiyor. Dedem de Yörük olduğumuz ve hayvancılıkla uğraştığımız için babamın kispetini hayvanlara bakacak kimse olmadığı için kesiyormuş. 2-3 defa kesmiş ve babam yılmış.
Babam Antalya’ya geliyor ve emniyet hayatına atılıyor. Emekli polis. Ondan sonra benim güreş hayatım başladı. Babamın fotoğraflarına bakıp karar verdim. Babama dedim ama çok cılız olduğumu söyledi. Güreş hayatıma 28 kiloyla başladım. Babam da en iyi şekilde yapmam gerektiğini ve her zaman arkamda olduğunu söyledi. Ben de başpehlivan olacağıma söz verdim. O sözümü tuttum. Allah ondan binlerce kez razı olsun. Maddi manevi desteğini hiç esirgemedi” diye konuştu.
‘HALA GÖÇEBE HAYATI YAŞIYORUZ’
Kırkpınar’ın başpehlivanı Cengizhan Şimşek, “Babam, annemi kıl çadırında, yani Yörük çadırında almış. Evleri yokmuş. Ben de Yörük hayatını çok seviyorum. Şu an hala göçebe hayatı yaşıyoruz. O kültürü yaşatıyoruz. Şu anda beni obaya bekliyorlar. Antalya’ya dönünce kemerimi Yörük obamıza götürmeyi diliyorum. Aynı zamanda köyümüze gittiğinde baba yadigarı rahmetli Ahmet Ak’ın kabrine götüreceğim. Hayalim buydu. Kabrinde ona armağan edeceğim ve ruhuna bir Fatiha okuyacağım” dedi.
‘BAŞPEHLİVANLIĞA ÇIKTIĞIMDA YAYLADA HAYVAN GÜTTÜM’
Başpehlivanlığa 2018 yılında çıktığını belirten Şimşek, “Başpehlivanlığa ilk çıktığım zaman Antalya’ya gittiğimde yaylaya hayvan gütmeye çıktım. Orada hayvan güderken sosyal medyada paylaşım yapmıştım. Bana başpehlivan olduğumu, Antalya’da gezmem gerektiğini söylediler ama ben de başpehlivan olsam da işimi bırakamayacağımı söyledim. Sevdiğim ortamdayım, dağda gezmeyi seviyorum. Hayvancılıkla geçiniyoruz. Biz hayvancılıkla uğraştığımız için et önümüzden eksik olmuyor. Koyun yoğurdu, keçi peyniri, keçi sütü, keçi yoğurdu, inek yoğurdu ile besleniyoruz. Köy yumurtası var. Her şeyin doğalı var. Soframıza konan her şeyi kendimiz üretiyoruz” diye konuştu.