CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırı davasında 36 sanık saldırılarla ilgili savunma yaptı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2019 yılında Ankara’nın Çubuk ilçesinde şehit cenazesinde uğradığı saldırıya ilişkin 36 sanığın yargılanmasına devam edildi. Kılıçdaroğlu’na saldırı davasında sanıklar duruşmada, dönemin TBMM Başkan Vekili Levent Gök’e yapılan saldırılarla ilgili savunma yaptı.
Çubuk 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanıklar ve avukatlarıyla Kılıçdaroğlu’nun ve diğer şikayetçilerin avukatları katıldı. Kılıçdaroğlu’na saldırı davasında; duruşmada savunma yapan sanık Gülbeyaz Onbaşı, şehidi küçüklüğünden beri tanıdığını ve o gün çok üzgün olduğunu ifade ederek, Levent Gök’e vurmadığını söyledi. Salonda bilgisayardan görüntüleri izletilen Onbaşı, “Görüntülerdeki kişi benim, Gök’e vurmadım. Sadece sol elim kaldırıp o tarafa doğru bağırdım” dedi.
ÇELİŞKİLİ İFADELER
Sanık Ömer Faruk Sarıgün de olaylar başladığı sırada kadınların Levent Gök‘e vurması üzerine, Gök’ün de kadınlara ağır küfürler ettiğini duyduğunu ve bunun üzerine sinirlenip Levent Gök’e vurduğunu söyledi. Olay anına ilişkin görüntüleri izletilen sanık Sarıgün, görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu ancak olay esnasında sinirden vurup vurmadığını hatırlamadığını aktardı. Bunun üzerine söz alan şikayetçi avukatı Celal Çelik, sanığın kollukta verdiği beyanla duruşmadaki söyledikleri arasında çelişki olduğunu, ilk ifadesinde küfür hadisesinden bahsetmediğini ama duruşmada küfrettiğini iddia ettiğini söyledi. Çelik, müvekkilinin o dönem TBMM Başkan Vekili olduğunu ve Meclis’te nezaketiyle tanındığını, bu sözlerini kendisinin söylemesinin imkansız olduğunu ifade etti.
Şikayetçi sıfatıyla ifade veren CHP Ankara Milletvekili Levent Gök de o dönem başkan vekili olduğunu, TBMM‘yi temsilen şehit cenazesine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte katıldığını söyledi. Gök, köye geldiklerinde provakasyonla karşılaştıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
“Araçtan indiğimiz andan itibaren sürekli hakaret ve küfürlere maruz kaldık. Devlet bürokrasisinde ülkemizin güvenliğini sağlayacak herkes oradaydı. Bir şehit cenazesinde yapılacak en büyük saygısızlığı bu sanıklar yaptı. İmam, toplumu ikaz etmek durumunda kaldı ama dinleyen olmadı. Küfürler, hakaretler devam etti. Telaffuz edemiyorum ama akla gelebilecek bütün küfürler edildi. Bizim dinimize ve geleneklerimize göre şehit cenazesi kutsaldır.
Biz şehidin cenazesinin konulduğu top arabasının arkasından giderken cenazeye katılan protokol, top arabasının arkasından gelmedi. Binlerce kişi etrafımızı kuşattı. Hakaretler, fiziki saldırılara dönüştü. Genel başkana saldırılar başlayınca kendisini korumaya çalıştım, çeşitli yerlerime darbeler aldım. Güvenlik güçleri de bize yardımcı olmadı. Ben orada yere düşsem şu an hayatta değildim. Dava başka bir seyirde devam ederdi. Bu bir linç girişimidir. Sanığın ifade ettiği gibi küfretmem söz konusu değildir. Ben orada can havliyle kendimi korumaya çalışıyordum. Görüntülerde de bu durum açık bir şekilde görünüyor.”
Levent Gök’ün beyanının ardından söz alan avukat Çelik, “İşbu derdest dosya üzerinde sanıkların eylemleri ‘yakın, öldürün, gömün’ şeklinde ifade edilmişken kastedilen eylemin müvekkillere yönelik öldürmeye teşebbüs olduğu açıktır. Eylemin öldürmeye teşebbüs olduğu değerlendirmesi için dosyanın ağır cezaya görevsizlik kararıyla gönderilmesini talep ediyoruz” dedi.
Avukatların beyanının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, görevsizlik kararının reddine ve bazı sanıklara uygulanan adli kontrol şartlarının devamına hükmederek, davayı 27 Ocak 2022’ye erteledi.