Kendi hayatını yaşamayı seçmek bencillik mi? Dün akşam bir film seyrettim. Filmdeki ana karakterin sevgilisi, onun için yapılan fedakarlıklara karşılık, onunda fedakarlık yapmamasını bencillik olarak adlandırıyordu.
Oysaki oyuncunun canlandırdığı karakterin aslında tek istediği, çevrenin etkisi altında kalmadan hayatını yaşayabilmekti. Peki birinin olduğuna nasıl karar veririz? Ya da gerçekten insanın kendi hayatını yaşayabilmesi “Biz”olmaktan mı geçmeli?
Bencillik kelimesinin sözlük anlamına bakalım. Başkasını dikkate almadan kendi çıkarları doğrultusundaki davranışların tümü olarak tanımlanmış. İnsanların çıkarları doğrultusunda yaptığı davranışlar ve söylemler gerçekten bencillik midir? Yoksa biz işimize gelmeyen her davranışa bencillik diyor olabilir miyiz?Şöyle kişisel bir analiz yaptım kafamda. Ancak şunu söyleyebilirim ki sonuç benim içinde şaşırtıcı ve aydınlatıcı oldu. Emin olun tıpkı eski patronumun sık sık söylediği gibi “Amerika’yı yeniden keşfettim sanki” Şaka bir yana ilk aklıma gelen bunca zaman hangi davranışları bencillik olarak nitelendirmiş olduğumdu. O kişiler bu kelimeyi hak edecek ne yapmış olabilirlerdi?
Elbette bencil olduğunu kabul eden kimse yoktur. Genelde neden bu kadar bencilsin denildiğinde “Kendini düşünmek suç mu?”cevabını verirler. Bu cevap kilit noktasıdır aslında. Düşünün bakalım bizim bencillik olarak nitelendirdiğimiz ama onların normal saydığı davranışlar nelerdir? Burada yapmamız gereken bir empati durumu var.
Ben filmdeki fedakarlık ve istenmeden yapılan yardımları ele aldım. Toplum olarak pek çoğumuz fedakarlık göstermeyen yada başka insanlara yardımlarını esirgeyen kişileri bencil olarak nitelendiririz. Neden peki? Kendimden örnek verecek olursam ben hayatım boyunca herkes için fedakarlık yapmış ve istesin istemesin herkese yardım etmiş biri olarak yaptığım fedakarlıkların ve yardımların bazılarının sadece zaman ve enerji kaybı olduğunu gösteren sonuçlarla karşılaşmışım. Bu sonuca ulaşmak bende hangi duyguyu uyandırmış biliyor musunuz?
Kırgınlık hatta zaman zamanda kızgınlık hissettirmiş. Beni bu davranışlara zorlayan sebep duygusallığımdı. Fedakarlık yapmam gerektiğine inandığım olayların içerisinde yer alan kişilerin hepsi bunu talep etmişler miydi? Neredeyse evet. Hepsi bu fedakarlığımı yada yardımlarımı hak etmiş miydi? Hayır. Kendi kendime karar vermiş ve uygulamıştım. Sonuç pek çok insan gibi beni de memnun etmemişti. Gereksiz fedakarlıklarla ve ödünlerle hem zamanımı hemde duygularımı harcamıştım.
Üstelik tüm bu eylemleri yapmayanlara “bencil” demiştim şimdi mutsuzdum. Öyleyse haksızdım. Onların duygusal yada fiziksel kayıpları yoktu. Zamanlarını gereksiz fedakarlıklara ve talep edilmeyen yardımlara harcamadıkları için kırgın yada kızgında değillerdi. Yani bir bakıma bu öngörüydü ve kendilerini korumayı seçmişlerdi. Dolayısıyla fedakarlık veya gereksiz yardımları yapmamak bencillik değildi. Esas bencillik, kendi hayatları yerine başka insanların hayatlarını kolaylaştırmayı seçmelerini istemekti. Herkesin hayatı kendine kimse kimse için fedakarlık yapmak veya ödün vermek zorunda değil. Çünkü bu hayata tek başımıza geliyoruz. Her ne kadar bir topluluk içerisinde etkileşimle yaşıyor olsak da önceliğimiz tabi kide kendimiz olmalı. Zira bize bahşedilen hayattan sadece biz sorumluyuz.