İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alper Şener, 15 Eylül’den itibaren gece gündüz arasındaki ısı farklarının artmasıyla birlikte solunum yolu enfeksiyonu şikayetiyle başvuruların arttığını belirterek, “Kas eklem ağrısı hastalıkları ayırt edici bulgulardır. Çünkü RSV, nezle, parainfluenza gibi hastalıklarda kas eklem ağrısı meydana gelmiyor. Gripte ve Covid-19’da kas eklem ağrısı olduğu için hasta mutlaka istirahat etmek durumunda kalır. Sersemlik hissi oluşur. Bol sıvı alma ihtiyacı meydana gelir” dedi.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görevli Prof. Dr. Alper Şener, son dönemde gece ve gündüz saatleri arasındaki hava sıcaklıklarının değişmeye başlamasıyla birlikte artan üst solunum yolları şikayetleri konusunda uyarılarda bulundu.
Grip ve Covid 19’u ateş, burun akıntısı, öksürük, kırgınlık gibi soğuk algınlığı semptomlarıyla ortaya çıkan RSV yani Respiratuar Sinsisyal Virüs’den ayırmanın bazı yolları olduğunu belirten Prof. Dr. Şener, “İklim kuşaklarının değişmesiyle birlikte kış dönemi solunum enfeksiyonlarının görülme sıklığı ve zamanı da değişti. Gece gündüz arasındaki ısı farkları 15 Eylül’den sonraki periyotta değişime başladı. Bu süreci viral enfeksiyonlar açısından kış dönemine hazırlık dönemi olarak kabul ediyoruz. 65 yaş üstü vatandaşlar, çocuklar ve çalışan popülasyonda ısı farklarından kaynaklanan, solunum yolu enfeksiyonu bulgularını taklit eden tablolarla karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi.
‘HASTALIKLARI AYIRT ETMEK HEM KOLAY HEM ZOR’
Burun akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi reaksiyonların enfeksiyon ya da alerjiyle karıştırılabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şener, bu hastalıkları ayırt etmenin en belirgin yolunun kas ve eklem ağrıları olduğunu ifade etti. Halk arasında grip olarak bilinen influenzada kuru öksürük, burun akıntısı, genizde ve boğazda yanma, batma hissiyle birlikte ses değişiklikleri oluşabildiğini, bu semptomlara kas ve eklem ağrılarının da mutlaka eşlik ettiğini belirten Prof. Dr. Şener şöyle konuştu:
“Bunları birbirinden ayırt etmek hem kolay hem de zor. Bunların birkaçı bir aradaysa grip benzeri hastalık diyoruz. Bir ya da ikisi olup diğerleri yoksa grip olabilirsin, diyoruz. Ama gribi ve Covid 19’u diğerlerinden ayırt etmek önemli. Çünkü bu iki hastalık için tedavimiz var. Grip için de Covid 19 için de belli hasta gruplarına tedavi veriyoruz. Bunları diğerlerinden ayırt etmek için ateş, kas, eklem ağrısı olup olmadığına bakmalıyız.
Çünkü diğer solunum yolu enfeksiyonları RSV, nezle, parainfluenza gibi hastalıklarda kas eklem ağrısı meydana gelmiyor. Parainfluenza daha çok ses kısıklığı ile devam eder. Kas eklem ağrısı meydana gelmez. Nezlede kas eklem ağrısı, ateş de olmaz, burun tıkanıklığı daha belirgin olur. Bu hastalarda halsizlik meydana gelmez. Ayakta geçirilen bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Gripte ve Covid-19’da kas eklem ağrısı olduğu için hasta mutlaka istirahat etmek durumunda kalır. Sersemlik hissi oluşur. Bol sıvı alma ihtiyacı meydana gelir.”
‘BAZILARI ISI DEĞİŞİMİNE BAĞLI REAKSİYONLARDIR’
Bazen benzer tabloların birbirini taklit edebildiğini belirten Prof. Dr. Şener, burundan alınacak sürüntüyle kesin teşhisin konulabildiğini söyledi. Hızlı antijen testleriyle birlikte hastalıkların birkaçına bakan solunum yolu tarama testleri bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Şener, tek bir örnekle tanı koymanın mümkün olduğunu hatırlattı.
Özellikle çocuklarla ilgili uyarılarda bulunan, bu hastalıklardan en ağır seyredenin Covid -19 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şener, “Okul zamanı başladı. Kreş ve ilkokula başlayanlarda bu şikayetler çok fazla olacak. Çünkü ısı değişimleri fazla. Hapşırık, burun akıntısı, burun tıkanıklığı gibi şikayetlerin hepsi solunum yolu enfeksiyonu değildir. Bunların ciddi kısmı ısı değişimine bağlı meydana gelen reaksiyonlardır. Takipte 3 gün boyunca öksürük, hapşırık, burun akıntısı, kas eklem ağrısı, ateş devam ediyorsa çocukta da yetişkinlerde de şikayetleri ciddiye alıp herhangi bir viral solunum yolu enfeksiyonu hastalığı olup olmadığına bakmak gerekiyor” dedi.
‘C VE D VİTAMİNİ BAĞIŞIKLIĞI DİRİ TUTMAK İÇİN GEREKLİDİR’
Bu mevsimde alınacak takviyelerin tamamıyla hastalığı engellemeyeceğini, daha hafif atlatılmasını sağlayabileceğini kaydeden Prof. Dr. Şener, “Kışa girilmesiyle birlikte C vitamini içeren meyve sebzeler daha yoğunlaşıyor. Yeşil yapraklı sebzeler ve limon, mandalina, portakal C vitaminini yoğun içerir. Tüketimi biraz arttırmak yeterli olabilir. Ama hastalık tablosu varken vitamin almak şikayetlerin hafif atlatılmasını sağlar. Tavuk suyu, et suyu, kemik suyu ve meşhur kelle paça gibi çorbalar hastalık şikayetlerini azaltır ancak virüsü almanızı engellemez. Bağırsaklardaki akıllı bakterilere olumlu katkısı olur. Güneşin kaybolmasıyla birlikte D vitamini almayı öneriyoruz. D vitamini bir hormondur. Belli aralıklarla en az 3 ayda bir kan düzeyi takibiyle, takviyeye ya da ara vermeye gerek olup olmadığına bakmak gerekir. C ve D vitamini bağışıklığı diri tutmak için gereklidir. Ama hasta olmayı engellemez. Şikayetleri daha hızlı atlatmanıza katkısı olur” diye konuştu.