Son zamanlarda edebiyat camiasında herhangi bir hareketlilik yoktu. Özellikle Ankara ve İstanbul odaklı edebi akımlara odaklanan tüm kalemler, ne eleştirecek ne de övecek herhangi bir topluluğa rastlamıyordu.
Bunu bir şekilde absorbe edecek yeni bir haber Kahramanmaraş’tan geldi. Depremin yerle bir ettiği büyük acıların yaşandığı bu şehrin bir köşesinde sessiz sedasız büyük emeklerle oluşan” Dört Ufuk Çizgisi” adı altında bir edebi akım ortaya çıktı. Bu bu akım gazete ve dergilere verdiği manifestolarını şu şekilde açıkladı:
“Kalemlerin insanları iyileştireceği ve hiçbir sınır tanımayacağı, sanatın sanat için dahi yapılamayacağını, sadece amacın ürünü ortaya koymak olduğunu, ortaya koyulan ürünün hiçbir şekilde eleştirilemeyeceğini çünkü bunu kaleme alan kim varsa kendi gerçekliğini yarattığını ve bu gerçeklik doğrultusunda hareket ettiğini bildirdi.”
Türk edebiyatında 50 yıldan fazla süredir herhangi bir akım manifestosunu açıklamamıştı. Böyle bir açıklamanın depremin yaşadığı bölgeden ve edebiyat şehri olan Kahramanmaraş’tan gelmesi de dikkatleri bu şehrin üzerine çekti. Bu tip hareketlerin bizim edebiyatımıza katkısı ne olabilir? Durağan bir şekilde ilerleyen yazı dünyası bir şekilde yeni bir çelişki ile karşılaşarak onun yanında ya da karşısında taze eserler ortaya koyup halkın duyabileceği seviyede tartışmalar oluşturarak hem edebiyatı gündeme getirir hem de yeni bir yol ortaya koyar. Entelektüel camiada bitmişliğin tükenmişliğin temellerini yıkar. Klasik olma yolunda ilerleyen kitaplardan öte kitlelerin yeni çıkan kitaplar üzerine odaklanmalarını sağlar. Canlılık ve hareketlilik meydana getirir.
“Dört Ufuk Çizgisi” akımını biz meydana getirdik. Umarım, bu hareketle birlikte daha farklı eserlere ve yeni söylemlere doğru yönelim olur. Tekrardan sayfaları karıştırmanın, ilkeleri sorgulamanın çırası yanar. Bu da yeni nesilde yazma isteği olan ve bir şekilde bir köşede karalamalar yapan gençleri yazın dünyasına dahil eder. Kendi fikirlerini söylerken kendi ilkelerini de oluşturmalarına yardımcı olur. İyi ya da kötü suyu hareketlendirip acılığını alır, içilebilir kıvama getirir. Tabii bunların gerçekleşmesi için bu tip hareketlerin gazeteler ve dergiler aracılığıyla desteklenip sosyal medyada kitlelere ulaşmayıp bu tartışmaya daha fazla eleştirmenin katılmasının sağlanmasıyla olur.