Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Meclis Başkan Vekili Mahmut Arıkan, Kahramanmaraş’ta fabrikalarda çalıştıracak işçi bulunamadığını söyledi.
Kahramanmaraş’ta depremlerin ardından, tekstil sektörü başta olmak üzere birçok fabrika afiş ve sosyal medya ilanlarıyla işçi aramaya başladı. Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Meclis Başkan Vekili Mahmut Arıkan, ”İnsanlar fabrikalardan yüksek ücret veren inşaat sektörünü tercih etti. Sanayi sektöründe ciddi işçi açığı var. Kahramanmaraş genelinde 2022 Aralık’ta SGK’ya kayıtlı işçi sayısı 172 bin 436 iken, Aralık 2023’te bu rakam 155 bin 929’a geriledi ve yüzde 30 düşüş oldu” dedi.
6 Şubat 2023’te meydana gelen 2 büyük depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta birçok sanayi tesisi de hasar aldı. Bazı fabrikaların yerine yenileri yapılırken, depremleri az hasarla atlatan tesisler ise tadilatların ardından üretime başladı ancak işçi olmadığı için birçok tesis de üretim kapasitesini düşürmek durumunda kaldı. Şehirde yaşanan işçi açığı nedeniyle İŞKUR’da şu an Kahramanmaraş genelinde 468 iş ilanı yer alıyor. Ancak birçok fabrika İŞKUR’un yanında fabrikaların duvarlarına da yol kenarlarına astıkları afişler ve sosyal medyadan verdikleri ilanlarla işçi bulmaya çalışıyor.
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkan Vekili Mahmut Arıkan, Kahramanmaraş’ın tekstil, çelik mutfak eşyası ve altın takı üretimi ile Türkiye’nin önemli sanayi şehirlerinden biri olduğunu ve şehirde ciddi işçi sıkıntısının baş gösterdiğini söyleyerek, “Şu anda tüm sanayi sektörü çalıştıracak eleman bulmakta sıkıntı çekiyor. Aynı zamanda bizim küçük sanayi sitesindeki esnafta da aynı problem var. Deprem öncesi bizim nüfusumuz 1 milyon 170 bindi. Depremden dolayı kalacak yerleri olamaması, çocukların eğitim durumundan dolayı birçok Kahramanmaraş halkı şehir dışına göç etti. Bunların etkisi var.
Kahramanmaraş genelinde 2022’nin Aralık ayında SGK’ya kayıtlı işçi sayısı 172 bin 436 iken, Aralık 2023’te bu rakam 155 bin 929’a geriledi. Ama bu arada erken emeklilik yasası EYT çıktı. EYT’den dolayı da bizim yetiştirdiğimiz nitelikli insan gücü çok erken yaşta emekli oldu. EYT’liler, daha önceden fabrikalarda çalışmak isteyenler, şu anda birçoğu çalışmak istemiyor. İnşaat sektöründe, Kahramanmaraş’ta tabii yıkılan binaların yerine yenisi yapılıyor. İnşaat sektöründe de ücretler fabrikalardan daha yüksek olduğu için oraları tercih ediyorlar, inşaat sektörünü tercih ediyorlar, bunun da etkisi var” dedi.
‘ALMANYA MODELİNİ UYGULAMAMIZ LAZIM’
Sanayicilerin çalıştıracak işçi bulamayışı nedeniyle fabrikaların üretim kapasitelerinin de düşmeye başladığını belirten Arıkan, şunları söyledi:
“Şu anda birçok fabrikada kapasite kullanım oranlarının yüzde 25 ile 30 arasında düştüğünü görüyoruz. Bunun sebebi eleman bulamamak. Bizim, eğitim sistemimizi masaya yatırmamız lazım. Çünkü bu problem her geçen gün daha kronik hale geliyor. Yani biz iyileşme beklerken tam aksine eleman bulamama problemimiz, sorunumuz daha da büyümeye başladı. Şimdi 4 yıllık üniversite mezunu gençlerimiz var. Türkiye’nin zannedersem vakıf ve devlet üniversitesi sayısı şu anda 240’ın üzerinde. Şimdi bu 4 yıllıklar Almanya’daki gibi bunların dörtte üçünü 2 yıllık meslek yüksekokuluna bizim çevirmemiz lazım.
Nitelikli iş gücünü ancak bu şekilde sağlayabiliriz. Yani Almanya modelini uygulamamız lazım. Çünkü nitelikli iş gücü 2 yıllık okul mezunları bugün 4 yıllık mezun olanlardan daha yüksek ücret alır ve bu gençlerimiz üretimle çalışmaya daha meyilliler. Ama 4 yıllık mezunlar maalesef üretimde çalışmak istemiyorlar. Bu gençlerimizi devletimiz yetiştirmiş. Ama gençlerimizin büyük bir kısmı maalesef kafelerde zaman geçiriyor, iş beğenmiyor, herkes masabaşı iş bekliyor. Yani bizim üretimde, fabrikalarda çalışacak nitelikli iş gücüne ihtiyacımız var. Ancak Türkiye’nin kalkınmasını, büyümesini, ihracatını artıracaksak daha büyük hedeflere koşacaksak, dünyanın gelişmiş 10 ülkesi arasına gireceksek, bu sorunu, bu problemi muhakkak çözmemiz lazım. Yoksa sanayici, şu anda kimse yatırım yapmaz. Çünkü çalışacak eleman maalesef bulunmuyor.”
‘TEKSTİL SEKTÖRÜ TÜRKİYE’DEN ÇIKIP GİDER’
Arıkan, sanayiciler olarak fabrikaların üretim yapmaması durumunda ülkeye hiçbir katkısı olmayacağını da belirterek, “Biz sanayiciler olarak bu kadar yatırım yaptık. Çünkü bunlar çalışırsa, bu fabrikaların, bu makinelerin bir değeri var. Çalıştırmadığınız makine, çalıştırmadığınız insanlar, bu üretimi yapmazsak ne olacak? Bu sektör Türkiye’den çıkıp gidecek. Şu anda tekstil sektörü bu sorunla karşı karşıya. Sadece bu değil. Birçok sektördeki, bizim sanayici arkadaşlarımıza, farklı sektörlerde emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren sanayicilerin hepsinin genel bir sorunu, genel bir problemi. Biz şu anda 40 kilometreye kadar işçi taşıyoruz. Biz köylere servis koyduk. Hatta hala köylerden eleman bulabilirsek servis koymaya razıyız. Ama oralarda da tabii elemanda maalesef zorlanıyoruz. Şu anda sanayiciler tabii fazla mesaiyle, zar zor üretimi, bazı makineleri de kapatıyoruz. Tabii tam kapasite çalışamıyoruz eleman yokluğundan dolayı’’ diye konuştu.
‘İŞÇİ BULAMADIĞIMIZ İÇİN YENİ YATIRIMLAR BİR SORU İŞARETİ’
Sanayici İsmail Kurtul da işçi açığın her geçen gün büyüyen bir sorun olduğunu belirtti. Kırsal mahallere servis koymalarına rağmen fabrikalarında çalıştıracak işçi bulmakta güçlük çektiklerini ifade eden Kurtul, şöyle konuştu:
“Kahramanmaraş’ta depremden sonra birçok sanayi tesisi güçlendirmesini ve yeniden inşasını sağlamış durumda. Fakat bu güçlendirme ve yeniden inşanın sonrasında biz çalışan bulmakta çok güçlük çekiyoruz. Yaklaşık 35-40 kilometre uzaklıktaki kırsal mahallelere servis koymamıza rağmen nitelikli ve niteliksiz işçi bulmakta çok büyük güçlükler çekiyoruz ve bundan dolayı da bazı tesislerimiz tam kapasite çalışmıyor. Yeni yapacağımız yatırımlarda açıkçası bizim için bir soru işareti. Çünkü halihazırdaki işletmelerde biz çalışan bulamazken, yeni yatırım da bizi düşündürüyor. Şu anda inşaat gibi gündelik yevmiyelerde çalışan insanlar var. Aynı şartları biz vermek istediğimizde, bu sefer de uluslararası pazarda rekabet edemez hale geliyoruz. O yüzden çalışan bulmakta hala güçlük çekiyoruz. Çözüm olarak daha rekabetçi kurlarla hem alım gücünü yükseltecek aynı zamanda da rekabetimizi engellemeyecek şartların oluşturulmasıdır.”