Kafayı takmak üzerine…Geçen aylarda birisi bana “Sen yoksa takıntılı mısın?”dedi. Bunu öyle dehşet içinde söyledi ki korkudan ”yok öyle bir şey ”dedim. Fakat üzerinde düşünmek için bol bol vaktim oldu…
Şu sonuca vardım; evet ben takıntılıyım. Bazen bir kitaba takılıyorum, bitirmeden rahat nefes alamıyorum mesela ,içinde yeni öğrendiğim kelimeler varsa ezberleyene kadar tekrar ediyorum. Kitap bitiyor ve ben uzatıp hayalimde yeni sonlar yeni maceralar yazıyorum tadını çıkara çıkara.
Bazen bir resme kafayı takıyorum. Önünde saatler harcıyorum. Gözümü kapattığımda en ince ayrıntısına kadar canlandıracak kadar çok seyrediyorum onu velhasıl çok hoşlanıyorum o resimden. Bazen bir şarkı, bir müzik, bıkmadan usanmadan dinliyor söylüyorum ve rahatsızlık duymuyorum çünkü o şarkıyı seviyorum sevdiğim için kafaya takıyorum.
Bazen bir hayal canlanıyor gözümün önünde uzak diyarlarda, evirip çevirip ,inşa edip,bozarak artık bu hayalden bıkıncaya kadar kafayı takıyorum. Bir notaya, bir müziğe, bir şarkıya, klasik, rock, pop kafayı takıyorum.
Fikrimce kafayı takmak gerekli; sindirinceye, özümseyinceye kadar, tüm hücrelerine DNA’na işleyinceye kadar. Takıntı buysa eğer takıntılıların ilahesiyim. Ve halimden gayet memnunum.
Sonra görüşürüz dostlar!