8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde çeşitli sivil toplum kuruluşları basın toplantısı düzenledi. STK’lardan yapılan ortak yazılı açıklamada, “Kadınlar, sistematik hak ihlallerinin korkunç sorunlarıyla boğuşmaktadır” denildi.
İHH Kadın, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği, Doğu Türkistan Nuzugum Kültür ve Aile Derneği ve Uluslararası Mülteci Hakları Derneği tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda açılış konuşmasını İHH Kadın Başkanı Ayşe Münevver Taşcı yaptı. Sırp işgali sırasında Bosna’da ve iç savaş sürecinde Suriye’de kadınlara yapılan tecavüz ve işkencelerin Doğu Türkistan’da da yaşandığını söyleyen Taşçı, “Doğu Türkistan’da 1949’dan bu yana Çin işgali devam ediyor. Doğu Türkistanlılar korkunç zulümlere maruz kalıyor. ‘Mavi Gözyaşı’ sloganıyla düzenlediğimiz basın toplantımızla tüm dünyaya sesleniyoruz.
Toplama kamplarında kadınlar, çocuklar ve tüm Doğu Türkistanlılar işkencelere maruz kalıyor. Çinlileştirme ve asimilasyon politikaları çok yoğun bir şekilde sürüyor. Doğu Türkistan’ın dışındaki Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz memleketlerindeki aileleriyle hiçbir şekilde irtibata geçemiyor. Ailesinden kim öldürüldü, kim yaşıyor, kim hapiste bu konuda dahi hiçbir bilgiye sahip değiller.”
“ZULME RIZA GÖSTERMEK, ONA ORTAK OLMAKTIR”
Taşçı’nın ardından Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Hukuki Destek Koordinatörü Av. Zeynep Ertekin söz aldı. Doğu Türkistan’daki bin 300’den fazla toplama kampında 1 ile 3 milyon arasında insanın tutulduğunu söyleyen Ertekin, “Soykırım suçunun çok açık bir örneği yaşanıyor. Yapılan insan hakları ihlalleri dünya kamuoyunda bilinmesine rağmen sessiz kalınıyor. Çin, uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor. Doğu Türkistan’daki zulümlerin durması için tüm uluslararası kuruluşları, Uluslararası Yargı Mahkemesi’ni göreve davet ediyoruz. Zulme sessiz kalmak ve rıza göstermek ona ortak olmaktır” dedi.
ZULÜM 74 YILDIR SÜRÜYOR
Konuşmaların ardından, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Kadın Kolları Başkanı Münevver Özuygur tarafından basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, kadın hakları ihlallerinin en yaygın olduğu dönemlerden birinin yaşandığı belirtilerek, “Kadınlar, özelikle Suriye, Yemen, Libya, Filistin, Mısır, Afganistan, Keşmir ve Myanmar gibi birçok ülkede işgalin, göçün, savaşın, çatışmanın ve bunların beraberinde sistematik hak ihlallerinin korkunç sorunlarıyla boğuşmaktadır. Doğu Türkistanlı kadınlar da Çin’in işgal sürecinin başlamasıyla birlikte tam 74 yıldır sistematik bir şekilde büyük hak ihlalleri yaşamaktadır. Burada çok acı bir gerçek daha var ki o da ne kadar acı çekerlerse çeksinler ne kadar zulme maruz kalırlarsa kalsınlar seslerini duyurmaya hiçbir şekilde imkan bulamadılar. Süresiz bir şekilde açık ve kapalı hapishanelerde yaşıyorlar” denildi.
“KADIN HAKLARI ÖRGÜTLERİ YAŞANAN İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE SESSİZ”
Kadınlara yönelik yapılan hak ihlallerine uluslararası kadın hakları örgütlerinin sessiz kaldığı belirtilen açıklamada, “Kadın hakları savunucusu sistemler tarafından kadın haklarına yönelik suçlar diye tanınan fiziksel şiddet, cinsel şiddet, sözlü şiddet, duygusal şiddet, psikolojik şiddet ve ekonomik şiddetin her türlüsü Doğu Türkistanlı kadınlara uygulanmaktadır. Eşlerinden, ana-babalarından ve çocuklarından ayrı konulmak, yakınlarının ölü mü diri mi olduğunu bilmeden yaşamaya mahkum bırakılmak, Doğu Türkistanlı on binlerce kadının yaşadığı büyük travmalardan bazıları” ifadeleri kullanıldı.
ULUSLARARASI TOPLUM SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMELİ
Açıklamanın son bölümünde ise, Çin’in Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerinin uluslararası hukuka göre soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar kategorisinde olduğu belirtildi. Açıklama şu cümlelerle sona erdi:
“BM ve BM üyesi tüm devletler Çin’in yapmış olduğu bu suçları durdurmakla baştanbaşa sorumludur. Tüm kadınları, Doğu Türkistanlı kadınlara ses olmaya, dayanışmaya davet ediyoruz. Çin’in işlediği bu soykırım suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı yargılama başlatılmasını ve Çinli yetkililerden sorumluluğu olanların yargılanması ve cezalandırılması için uluslararası toplumun üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmesini talep ediyoruz. İslam ülkeleri Doğu Türkistan’ın sesine ses olmalıdır. Ellerindeki imkân ve güçleri ile bu zulmün durdurulması için Çin’e etkili yaptırımlar uygulamalarını talep ediyoruz.”