Kadına şiddetle savaş! Bugün Dünya Kadına Yönelik Şiddette Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Ve biz kadınlar olarak bugünden hiç hoşlanmıyoruz.
Böyle bir günün var olması dünya çapında en utanmamız gereken mevzudur.
Çünkü tecavüz, dayak alıkoyma, duygusal şiddet, sapkınlık bunların olmaması gereken bir dünya kurmamız lazımken biz bunlara karşı mücadele ediyoruz. Kamu spotu olarak da her yerde “Kadına şiddette hayır” yada “ARTIK BU SON” gibi sloganlarla kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz.
Ne kadar çalışıp çabalasak da ülkemizde kadın ölüm sayısı yıllık 285 olarak tespit edilip hepsi ortak noktada buluşmuştur. Eski eş, saplantılı bir aşık, yada hayal gücü geliştirmek amaçlı nedensiz nedenler ile bir çok kadının hayali yarım kaldı. Burada sayısızca isim sayabilirim. Bazılarımız en yakınlarımız olup acısını en derinden yaşasak da hepsi için göz yaşı döküyoruz. Öldürmenin affı olmamalı.
Biz günlerce yürüyüşler yapsak da sloganlar atıp sayfa sayfa yazı da yazsak malesef ki mahkeme de bir kravat indirimi kolaylıkla sağlıyor, öldürmenin nedenini ise güçlü bir şekilde ifade edilirse cezasız yok sayılıyor. O yüzden bir anne babanın görevi çok daha fazla artıyor. Eskiden sevmeyi saygı göstermeyi ahlakı çocuklara anlatırken yanına şimdi kadınlar nasıl sevilmeli, şiddetin ne kadar zararlı olduğunu ve en önemlisi istediğimiz olmayınca bir insanı öldürmememiz gerektiğini anlatmak gerekiyor.
Bunun yanı sıra 771 kadının ise şiddete uğradığı söz konusu dur. Şiddetin mazereti kabul edilemez. “Haklı hiç bir şiddet yoktur.” 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü belirlenmesinin nedeni 1960 yılına Dominik Cumhuriyetinde olan olaya dayanmaktadır. Ülkeyi yöneten Rafael Trujillo’ya karşıtlığıyla bilinen Mirabal Kardeşler adlı üç kız kardeş, Trujillo’nun: “Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler” şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra boğazlanıp dövülerek vahşice öldürüldüler.
Ancak kardeşlerin ölümü gazetede bir kazadan dolayı olduğu yazınca 1981 yılında toplanan kurul kararı 25 Kasımı ilan eder. Yıllardır süren mücadele her geçen gün daha çok artmaktadır. Herkesin söylediği şu ‘idam getirilmeli , en ağır cezaların verilmesi gerekiyor’ gibi düşüncelerinin yanı sıra;
- Bilinçli bireyler yetiştirilmeli
- Kitap okumanın artması
- Psikolojik sorunları olanların tedavi edilmesi ve topluma yararlı bir hale gelmeden bırakılmaması
- Tehdit unsuru olan insanların hemen cezalandırılması
- Merhamet ahlak sevgi saygı kavramları bilincinde bireyler yetiştirmek.
Eğer bunlar yapılır ise daha güzel bir hayat bizi bekliyor olabilir. Biz kadınlar olarak bunu başaracağız..
Ve ben inanıyorum ki bu mücadeleyi biz kazanıcagız …