Roman yazarı Talat Yalçın, yazarı olduğu “Kaçış Yok Serisi” hakkında Haberton’a konuştu. Yalçın” Kaçış Yok serisini yazmaktaki amacım, insanoğlunun durdurulamaz bir güç arzusuyla vahşi bir kaplan gibi zayıfları ezme telaşına dikkat çekerek bir nebze olsun uyarmaktı” dedi.
2014 yılından bu yana roman yazarlığı yaptığını belirten Yalçın, yazdığı ilk iki eserinin henüz bitmediği için yayınlanmadığını söyledi.
Yazar Talat Yalçın sözlerine şöyle devam etti;
2016 yılında yazımı başlayan tarihi kurgu romanım Sürgün, 2019 yılında yayınlandı ve satışa sunuldu. Aynı tarihlerde kaleme aldığı diğer eserim o gün ki ismiyle “Virüs,” 2020 yılına gelindiğinde değişikliğe uğradı.
2020 yılında Koronavirüs pandemisi başlamıştı ve Virüs isimli eserim birçok noktada bu salgına benziyordu. Haliyle eserde temel bazı değişikliğe gitmekle birlikte yeni bir kurgu hazırladım. Lakin yeni kurgum tek kitap için çok geniş olacağından bu romanı iki eser olarak yazmayı planladım. İlki İstila 2020 yılının son aylarında satışa sunuldu, Kıyamete Karşı, serinin ikinci romanı ise bugünlerde internet satış platformlarında satışa çıktı.
Kaçış Yok serisini yazmaktaki amacım, insanoğlunun durdurulamaz hızla tüketim ve yok etme bir yandan da güç arzusuyla vahşi bir kaplan gibi zayıfları ezme telaşına dikkat çekerek bir nebze olsun uyarmaktı. İstila ile başlayan çılgınca heyecan okuyucularımın deyimiyle tadında kalmıştı. “Devamı ne zaman çıkacak?” sorularıyla çokça karşılaşıyordum ama en iyi şekilde ve gerçek manada bir roman ortaya koyabilmek için titizlikle kurgumu, dil ve anlatımımı yeni romanıma da yansıtmaya çalıştım. Eserim hakkında kurduğum bazı cümleleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
“En kötü günlerin romanlarda kalması dileğiyle diyerek yazmaya başlamıştım. Gerçekten de daha kötüsü olmadan önce insanlığın durup düşünüp öyle hareket etmesi gerekmektedir. Aksi hâlde doğamızın geri dönülemez noktasına eriştikten sonra insanlığın yaşamı ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalacak. Buna müsaade edilmemeli.”
2020 yılında Virüs isimli metnimi yeniden masama aldığımda iki farklı duygu yaşadım. Tam olarak kısıtlamaların hayatımıza girmeye başladığı, şehirlerin sokaklarına sessizliğin ve bazı endişelerin yerleştiği o kara günlerde iki farklı duygu benimleydi.
İlki; bir kurgu olarak ele aldığım olayın üç aşağı beş yukarı gerçeğe dönüşmesi ve bu salgın yüzünden milyonlarca insanın ölümü, tüm dünyanın buhranı yaşaması beni derinden üzdü. Yaşadığım ikinci duygu ise, gerçek olabilecek kadar güzel bir kurgu yapabilmiş olmamın bana verdiği buruk bir sevinçti. Elbette insanların öldüğü bir ortamdan sevinmek mümkün değil lakin buruk da olsa bu duygu o günlerde benimleydi.
İşte bu nedenle, “Kaçış Yok Serisi” ana ismiyle yazdığım İstila ve Kıyamete Karşı romanlarım büyük bir heyecanın, yüksek aksiyonun, yoğun duygunun anlatıldığı romanlar oldu. Eserlerim hakkında daha fazla detay vermek doğru olmayacaktır ancak okuyucularımdan çok güzel tepkiler aldığımı memnuniyetle belirtmek isterim. Okuyucularımın “İstila” romanım için gönderdiği veya sosyal medya yoluyla yaptıkları paylaşımlardan hatırladığım kadarıyla bazı cümleler şöyleydi.
“Bir obsesif olarak cümle hatası bulamadığı için teşekkür ederim.”
“Bir sonraki sayfada beni ne bekliyor acaba diyerek hızlı hızlı okuyorum. Bittikten sonra yeniden okuyacağım.”
“Ama hocam böyle olmaz ki, şimdi macera ve heyecanın devamını merak ediyorum, devam kitabı ne zaman çıkacak?”
“Kitabı bitirdiğimde son sayfayla birbirimize uzunca süre bakıştık. Ben ne yaşadım diye kendime sorarken anlatımınıza hayran kaldım. İnşallah en kısa zamanda devam kitabını da okumak nasip olur.” Gibi onlarca mesaj beni yazmaya motive ederken, diğer okurlara da eserim hakkında bilgi verdi.
Kıyamete Karşı romanım da inşallah okuyucuyu doyuran, bekleyenlerin beklentilerini karşılayan ve maceranın sonunu merak edenlere de aradıkları cevapları veren bir eser olacak. Ana tema ve eserimin asıl amacını da kıymetli okurlarım kendileri bulmalılar. Çünkü kitaplar okundukça güzeldir.