Yaşadığımız dönemleri zamansal sınır koyarak jenerasyon ya da kuşak diye ayırmışlar.
Her nesil, kuşak için eğilimleri, hassasiyetleri, uğraşları, zafiyetleri belirtilmiş. Jenerasyon; Soy, kuşak, nesil. Üretim, meydana getirme, üreme manasını taşır. Elbette yazımın ana teması nesiller arasında ki benzerlikleri, eşdeğer tutum ve davranışları incelemek ya da övgüler, yergiler yazmak değil, aksine tezat bir düşüncemi, savımı sizlere yazmak.
Sıkı takipçilerim bilirler ki genelleme yapmanın kolaycılık olduğunu ve asıl görmemiz gerek ayrıntılarda saklı cevheri, cevherleri gözden kaçırdığımızı vurgulayıp, dikkat çekeceğim.
Geçmişi fazla olmayan bir dönemde yıllara göre kuşaklar şu şekilde ayırt edilmiş;
- 1925-1945: Sessiz (Silent) Kuşak.
- 1946-1960: Baby Boomer (Bebek Patlaması)
- 1961-1980: X Kuşağı
- 1981-1995: Y Kuşağı
- 1996-2020: Z Kuşağı
Bilimsel bir araştırma, istatistik, sosyal, yaşamsal bir tespit olduğu için, önemli ve değerlidir. Bizlerin, ekseriyetin ise gözden kaçırmama adına irdeleme yapma halini, sorgulama yapma yetisini elden bırakmamasıdır. Zira genelleme yapmanın istatistik sonuçlarına bakarak sonuçların aynı çıkmasını ya da çok yakın olması gibi bir tutum içine girmemiz yanıltıcı ve aymazlıktır. Konumuz olmasa da örnek olarak güncel olarak yapılan ve binlerce, on binlerce denekle yapılan anketler ve sonuçlarının gerçeklerden çok uzak kalması.
Sessiz Kuşak (Silent Generation)
“Kendinden kaçan, yârim sessiz kuşak” şeklinde kötü şakalar yapmamamız, saygı göstermemiz gereken bir nesil, Sessiz Kuşak nesli. Ancak bu kötü şaka, adeta bu kuşağı tanımlıyor diyebiliriz. Kendi isteklerini bastırması öğütlenen, toplumsal olaylara karşı sessiz kalmanın ve görüşlerinin açıkça konuşmamalarının öğretildiği bir kuşaktan bahsediyoruz. Bu yüzden de adları “Sessiz Kuşak”. Herkes kendini kurtarır, olan yine sana olur” şeklinde büyütülen bu kuşağı, şu an dedelerimiz ve ninelerimiz oluşturuyor.
Özellikleri:
Uyumlu, kanaatkâr ve otoriteye saygılıdırlar. Mevcut düzeni değiştirmek veya karşı çıkmak yerine uyum sağlamayı tercih etmişlerdir.
Teknolojik gelişmelerin sanayi sektöründe yarattığı değişimlere ayak uydurmuşlardır.
İkinci Dünya Savaşı ve Büyük Buhran’ı görmüşlerdir.
Savaş ve yokluk görmelerinden dolayı; başarı, güç, daha iyi bir gelecek gibi hırsları vardır.
Diğer nesillere nazaran daha ciddi ve kaderci bulunurlar.
İşsizlik oranı; kendinden önce ve sonra gelen kuşaklara göre daha azdır. Ancak bu kuşaktaki kadınların %88’inin iş gücü olarak görülmediğini de belirtelim.
Sessiz Kuşak; 20.yüzyılda en genç yaşta ebeveyn olan kuşak.
Bebek Patlaması (Baby Boomers)
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünyada bebek doğum oranlarında büyük bir patlama yaşandı, “Bebek Patlaması” ismi de buradan geliyor. Bu nesil hala hayatın birçok alanında söz sahibi durumdadır.
Ancak gittikçe yaşlanıyorlar ve genç kuşaklarla çatışıyorlar. Yaptıkları eleştirilerin gençler tarafından basmakalıp bulunması sebebiyle, son yıllarda sosyal medyada “OK, Boomer” diye bir kalıp türedi. Bizdeki “yav he he” gibi bir şey. Evet, belki biraz saygısızca ama gençleri biraz daha anlamaya çalışsaydınız fena mı olurdu ey Boomers?
Özellikleri:
Kuralcı, çalışkan ve başarı odaklıdır.
Aynı anda anne, baba ve çocuklarına bakmak zorunda kalmışlardır.
Teknolojinin çok yavaş yaygınlaştığı bir dönemde büyüdükleri için, teknolojiye uyum sağlayamadıklarını söyleyebiliriz.
İş sadakatleri yüksektir, çalışmak için yaşamışlardır.
Doğum kontrol yöntemlerinin geliştiği bir çağda yaşadıkları için önceki kuşağa göre doğum oranları daha azdır.
Önceki nesillere göre çok daha rahat ortamda büyüdükleri için, dünyayı değiştirme ve toplumsal gelişmelerde söz hakkı bulma şansları olmuştur.
Siyasi görüşleri gençliklerinde genellikle sol eğilimdeyken, yaşlandıkça sağ eğilimli görüşlere yakınlaşmışlardır.
Genç yaşta uyuşturucu kullanımı, en çok bu kuşağa aittir.
X Kuşağı
Kendilerinden bir önce gelen Bebek Patlaması ve sonrasında gelen Y Kuşağına göre nüfusları daha azdır. Ayrıca bu birbirinden çok farklı ve sürekli çatışan iki kuşağın arasında kaldığı için kendilerine “ortanca kuşak” da denir. Bilirsiniz ki ortancalar hep dışlanır, görmezden gelinir. Oysa X Kuşağı güzel bir nesildir, duygulu ve anlayışlı insanlardan oluşur.
Özellikleri:
Şüpheci, rekabetçi, otoriteye karşı kısmen saygılı bir kuşaktır.
İş sadakatleri yüksektir, yaşamak için çalışma anlayışına sahiptirler.
Teknolojide, sanatta, siyasette büyük değişimlere şahit olmuş ve bunlara uyum sağlayabilmişlerdir.
Çeşitliliğe açık bir nesildir. Farklı ırk ve dinlerden insanlarla, önceki kuşaklara nazaran daha iyi anlaşırlar.
Daha iyi yaşam şartları için daha az çocuk anlayışı hâkimdir.
Bankalara en çok borcu olan kuşaktır.
Kadınların erkeklerden daha eğitimli olduğu ilk kuşaktır.
Aile fertleriyle büyümekten ziyade, arkadaşlarıyla birlikte büyümüşlerdir. Bu yüzden ailelerine olan bağlılıkları, önceki kuşaklara oranla daha azdır.
Y Kuşağı (Millennials)
“Sokakta oyun oynayarak büyüyen son kuşak” olarak tanımlayabileceğimiz, kendilerini pek çok şekilde “efsane nesil” olarak betimleyen insanların ait olduğu kuşak. Bu tutumları kimilerine ukalaca gelse de; bazı tecrübeleri son kez tadan, bazı gelişmeleri de ilk deneyimleyen nesildir. Hem sokakta oynayarak hem de sanal alemde sosyalleşebilmiş, hayatın bu iki farklı alanına tam anlamıyla hakim olan belki de tek kuşak olduklarını söyleyebiliriz.
Özellikleri:
Sorgulayıcı, tatminsiz ve girişimci ruhlu bir kuşaktır.
Otoriteye karşı saldırgandır, bu özellikleriyle önceki kuşaklardan keskin bir şekilde ayrılırlar.
İş ve sosyal hayat dengesini sağlamak öncelikleridir. Y Kuşağı için iş; keşfetmek istedikleri tecrübeler için maddi kaynak sağlayan bir araçtır.
Akranlarının görüşü, kendilerinden yaşça büyük insanların görüşünden daha önemlidir.
Dijital okuryazarlıkları yüksektir, kendilerini sosyal medyada iyi bir şekilde ifade ederler.
2016 itibariyle dünyada en çok nüfusa sahip olan nesil, Y Kuşağı olmuştur.
Kendini bir dini inanca ait hissetmeyenlerin oranı en çok bu kuşakta görülür.
Kendini LGBT olarak tanımlayan insanların oranı da en çok bu kuşakta görülmektedir.
Diğer nesillere göre; evlenme oranları daha düşük, ebeveynleriyle birlikte yaşama oranları yüksektir.
Z Kuşağı
İş hayatına atılmaları, oy verecek yaşa gelmeleri nedeniyle haklarında pek çok araştırma yapılmaya başlanan Z Kuşağı, aslında bildiğiniz normal insanlardan oluşuyor. Haklarında yapılan yorumlar; ya çok mükemmel bir nesil oldukları ya da komple işe yaramaz oldukları yönünde, ortası yok. Teknolojinin içine doğan bu kuşağın, çok genç olmaları nedeniyle (bazıları hala çocuk) ön görülemeyen bir yapıda oldukları söylenilebilir.
Özellikleri:
Yaratıcı, tüketici ve geleneksellikten uzak bir kuşaktır.
Y Kuşağı kadar olmasa da otoriteye karşı saldırgan hatta umursamazdır.
Teknoloji hayatlarının temelidir.
En bireyselleşmiş, en yalnız yaşam tarzını yaşayacakları ön görülmektedir.
Teknolojinin içine doğmalarına rağmen dijital okuryazarlıkları düşüktür. Bunun nedeni sosyal medyada gördüklerini direkt olarak “doğru” kabul etmeleridir.
Teknolojinin, hızın içine doğdukları için dikkat süreleri önceki nesillere göre düşüktür.
Diğer kuşaklara göre daha cesur, daha girişimci bir yapıları vardır.
Çok kültürlü bir dünyada yetiştikleri için; ırk, din, mezhep gibi nedenlerden dolayı insanları ayrıştırmaları beklenmiyor.
Alfa Kuşağı
“5 tane kuşak vardı, bu nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyiz. Ancak 10 15 yıl sonra çokça bahsedeceğimiz alfa kuşağını da tanıtalım istedik. Z’den sonra gelecek olan bu kuşağın, 2020 ve daha sonrası doğan insanlardan oluşacağı söyleniyor. Ancak uzmanlar, Z Kuşağının 1996-2020 arasında doğan kişilerden oluşup oluşmadığından emin değil. Bazıları Z Kuşağının 1997-2018 arası doğanlardan da oluştuğunu söylüyor. Bu durumun netlik kazanması için bir süre daha beklememiz gerekecek.
Özellikleri:
Bilimsel kaynaklarda ki, literatürde ki bu tanımlama ve özellikleri, yapı ve eğilimleri okuduk. Altını çizmeye çalıştığım, vurgu yapacağım tezim ise bilgi sahibi olup bilgi dağarcığımıza eklememizde hiçbir sakınca olmayışıdır. Etken, etkili olan ise, insanları yaşadığı yıllar ya da coğrafyaya göre, mensup olduğu millet, etnik kimlik, kavim ne ise ortak özellikleri ile yaftalamamak, kişiye özgü özellik, haslet, meziyet, doğru ve yanlışlar silsilesi ile görebilmektir. Genel gruplama yapmak, sınıflandırmak belki bilimsel bir yöntem olsa da anlama ve algılama çabamıza yanlış ve farklı verilerle hatalar yapmamıza etken olacaktır.
Bu satırları okurken hemfikir olduğum bazı okurlarım aklından şunu geçiriyordur; “evet doğduğum yıla göre şu kuşaktan olsam da, tutum ve davranışlarımla, düşünce ve ilkesel edinimlerim ile öteki kuşağa daha benzer haldeyim. Yaşadığımız hayatta ki başarılarımız ve mutlu olmaya yakın bir yaşam içinde yer almamız için resmi büyük görüp ayrıntıları da fark etmemiz gerekliliği vardır.