Birim 731 (Unit 731), Japonya’da 731. Birlik olarak bilinen tarihi bir askeri birimi ifade edebilir. Bu birim, II. Dünya Savaşı sırasında Japon İmparatorluğu’nun Unit 731 adlı gizli bir biyolojik ve kimyasal savaş birimi olarak faaliyet gösterdi.
Birimin liderliği Shiro Ishii tarafından yapılmıştır. Unit 731, insan deneyleri ve biyolojik silah geliştirmek amacıyla korkunç deneyler yapmıştır. Bu birimin faaliyetleri savaş suçları olarak kabul edilmiştir.
Unit 731’in faaliyetleri, Japon İmparatorluğu’nun II. Dünya Savaşı sırasında Çin’e karşı yürüttüğü saldırgan politikanın bir parçasıydı. Japon kuvvetleri, Çin’i işgal etmiş ve çeşitli savaş suçları işlemişti. Unit 731 ise biyolojik ve kimyasal savaş araştırmaları yapmak adına insan deneyleri ve diğer korkunç uygulamalarda bulunarak, Çinli siviller ve savaş esirlerine işkence etmişti. Bu tür faaliyetler uluslararası toplum tarafından kınanmıştır.
Neden Çin?
Japon İmparatorluğu’nun Çin’e karşı saldırgan politikaları ve işgali, 1930’ların sonlarından itibaren başlamıştı. Çin, Japonya’nın genişleme çabalarının hedeflerinden biri oldu çünkü Japonya, kaynaklarını artırmak ve bölgesel gücünü genişletmek istiyordu. Çin-Japon Savaşı (1937-1945) bu sürecin bir parçasıydı ve Japon işgali sırasında birçok sivil ve askeri mağdur yaşandı. Bu dönemde, Unit 731 gibi birimler, biyolojik ve kimyasal savaş araştırmaları yapmak amacıyla Çinli siviller ve savaş esirleri üzerinde korkunç deneyler gerçekleştirdi.
Bu olaylar, Japonya’nın Çin’e yönelik saldırgan politikaları ve savaş suçlarına karışmasının bir sonucudur. Unit 731 gibi birimler, bu politikaların bir parçası olarak faaliyet göstermiş ve savaşın etkilediği Çinli bireylere büyük acılar yaşatmıştır.
Bu birimin faaliyetleri arasında şunlar bulunmaktadır:
- 1. İnsan Deneyleri: Unit 731, Çinli siviller ve savaş esirleri üzerinde acımasız deneyler yapmıştır. Bu deneyler arasında enfeksiyon testleri, soğuk hava deneyleri, organ çıkarma işlemleri ve biyolojik silah testleri bulunmaktadır. Özellikle cinsel hastalıkların enjekte edilmesi gibi insan haklarına aykırı uygulamalar da bulunmuştur.
- 2. Biyolojik Silah Geliştirme: Unit 731, biyolojik silahların geliştirilmesi üzerine odaklanmıştır. Zehirli gazlar, bakteriler ve virüsler üzerinde araştırmalar yapılmış ve bu maddelerin askeri amaçlar için nasıl kullanılabileceği üzerinde çalışılmıştır. Sıtma ve sarı humma gibi birçok hastalık insanlara özellikle enjekte ediliyordu.
3. Savaş Esirlerine İşkence: Unit 731, savaş esirlerine ve masum sivillere karşı sistematik bir işkence politikası uygulamıştır. Bu, hem bilimsel deneyler hem de düşman güçlerini zayıflatma amacını taşıyan bir stratejidir.
Unit 731’nin üyeleri ve liderleri, II. Dünya Savaşı’nın ardından Tokyo Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanmadı. Bu durum, ABD ile Japonya arasındaki stratejik ittifak ve Sovyetler Birliği ile soğuk savaş dönemindeki jeopolitik dinamikler nedeniyle gerçekleşti. Unit 731 üyeleri, Amerikan işgal kuvvetleriyle işbirliği yaparak bu deneyin verilerini koruma karşılığında birçok ülkece üstünlük sağladılar.
Bazı Unit 731 üyeleri daha sonraki yıllarda Japonya’da önemli pozisyonlara yükseldi. Bu durum, savaş suçlarına karşı tam bir yargı sürecinin gerçekleşmemesine ve birçok mağdurun adalet bulamamasına neden oldu. Unit 731 ve benzeri birimlerin faaliyetleri ve bu birimlerde yer alanların sorumluluğu hala tartışma konusudur. Unit 731 üyelerinin yargılanmaması, bazı stratejik ve siyasi faktörlere dayanmaktadır. II. Dünya Savaşı’nın ardından ABD, Japonya ile stratejik bir ittifak kurma eğilimindeydi ve Sovyetler Birliği ile soğuk savaş dönemindeki gelişmeler de bu süreçte etkili oldu.
Suçlular Neden Yargılanmadı?
Unit 731 üyeleri, Amerikan işgal kuvvetleriyle işbirliği yaparak kendi bilimsel verilerini koruma karşılığında bağışıklık kazandılar. ABD, bu bilgileri ele geçirmek istedi ve bu nedenle Unit 731 üyeleriyle mahkemeye gitmek yerine onlarla anlaşma yolunu tercih etti.
Ayrıca, Japonya’nın soğuk savaş döneminde ABD’nin müttefiki olarak değerlendirilmesi, savaş sonrası dönemde tam bir yargı sürecini engelledi. Bu durum, savaş suçlarına karşı tam bir adaletin sağlanmamasına ve mağdurların tatmin edici bir yargı süreci görmemesine neden oldu.