Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Doğan, “İzmir Körfezi’ne sirkülasyon kanalı açılırsa temizlenme süreci hızlanacak” dedi.
İzmir Körfezi’nin, hızlı nüfus artışı, sanayileşme ve suların arıtılmadan denize verilmesiyle birlikte 1960’lı yıllarda Akdeniz’in en kirli noktalarından biri haline dönüştüğünü belirten Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Doğan, “İç ve orta körfezin kuzey kısmında yaklaşık 13 kilometrelik bir sirkülasyon kanalı açılması planlanıyor. Açılırsa temizlenme süreci hızlanacaktır. Evsel ve sanayi atıklarının denize karışmasını engellersek körfez biyolojik iyileştirme ile kendi kendini temizleyecektir” dedi.
İzmir Körfezi’nin doğal yapısı itibarı ile denizin karaya doğru yaklaşık 80 kilometre girinti yaptığı, özellikle iç körfeze doğru sığlaşan bir yapı ile temsil edildiğini söyleyen Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Doğan, insan kaynaklı bir etki olmasa dahi suların ısınmaya ve ışık şiddetinin artmaya başladığı ilkbahar dönemlerinde nehir ve derelerden gelen besleyici elementlerin etkisi ile körfezin iç kesimlerindeki sığ alanlarda aşırı alg (su yosunları) oluşumlarına sahne olabileceğini kaydetti.
20’nci yüzyılın sonlarına kadar kirlenmenin artarak devam ettiğine dikkati çeken Prof. Dr. Doğan, “İzmir Körfezi’nin jeolojik olarak içeri doğru sığlaşan bir yapısı var. Sığlık ve derelerin getirdiği besleyici elementler yüzünden oldukça kırılgan bir yapıya sahip. Hiç insan yaşamasaydı dahi denizde alg patlamaları yaşanabilirdi. Bu kırılgan yapıya ilave olarak yaklaşık 5 milyon insanın getirdiği kirlilik yükleri durumu kötüye götürüyor maalesef.
1950’lerden sonra hızlı nüfus artışı, sanayileşme, suların arıtılmadan körfeze bırakılmasıyla 1960’lı yıllarda Akdeniz’in en kirli yerlerinden biri haline geldi. Daha sonra Büyük Kanal Projesi’nin devreye alınmasıyla 2000’de ciddi anlamda bir iyileşme meydana geldi ve körfezde suyun berraklaşmasını gördük. Bu durum bizim çalışmalarımıza da yansıdı” dedi.
‘BÜYÜK KANAL PROJESİNDE KAPASİTE ARTTIRIMI’
Kirliliğin önüne geçmek için çalışmalar yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Doğan, su arıtma kapasitesinin arttırılmasına öncelik verildiğini kaydederek, “2000 yılındaki temizleme performansı devam etseydi şu an farklı bir görüntü olurdu. Çalışmalar var, mevcut Büyük Kanal Projesi’nin kapasitesinin arttırılmasına çalışılıyor. Keşke adımlar daha önce atılsaydı. Maalesef zaman zaman suların arıtılmadan denize bırakıldığına şahit oluyoruz. Bu durum uydu görüntülerine de yansıyor. Buna bizzat kendim de şahit oldum. Bunlar sosyal medyaya da yansıyor” diye konuştu.
‘İÇ VE ORTA KÖRFEZİN KUZEY KISMINA YAKLAŞIK 13 KM’LİK KANAL’
Körfez temizliği konusunda sıra dışı projelere ihtiyaç duyulduğunu belirten Prof. Dr. Doğan, “Arıtma projeleri 5 milyon değil 20 milyon insana göre planlanmalı ki gelecekte şu anki sıkıntılar yaşanmasın. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU), yağmurlu havalarda sokak sularının kanalizasyona karışıp suların arıtılmadan denize karışmasının önlenmesi için çalışmalar yürütüyor.
İç ve orta körfezin kuzey kısmında yaklaşık 13 kilometrelik bir sirkülasyon kanalı açılması planlanıyor. Açılırsa temizlenme süreci hızlanacaktır. Sirkülasyon projesi kapsamında yürüttüğümüz çalışmada kanal bölgesinin mevcut durumunu inceliyoruz. Kanal devreye girdikten sonra iyileşmenin derecesini görebilmek için bu verilerle karşılaştırma yapabileceğiz. Evsel ve sanayi atıklarının denize karışmasını engellersek körfez biyolojik iyileştirme ile kendi kendini temizleyecektir ” dedi.