İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Tarih maalesef şahsi emellerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirenlerle, bunu da bir şekilde izah etmeye çalışanlarla doludur. İYİ Parti’de bin odasında bin fitne mumu yanan ve sarayın karanlık dehlizlerinden çıkan sözde siyasete yer yoktur” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, siyasette normalleşme söylemlerine ilişkin, “Normalleşme alana yeni anayasa bedava’ diye vapurda tarak satan işportacılar gibi bağırıp duruyorlar. Gerçeklerin farkındayız. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, namıdiğer ‘Tek adamın borazan müdürlüğü’ eliyle davulla zurnayla ilan edilen şeylerin neye hizmet ettiğini de bilmekteyiz. Herkes emin olsun ki bu rozeti onuruyla taşıyanlar milletin vekili olduğunu bir saniye bile unutmayanlardır ve bu rozeti şerefiyle taşıyanların imza attığı hiçbir kalemden, şer ve musibet peydah olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Bizim siyasete bakışımız şudur; nasıl ki hukukta normlar hiyerarşisi varsa siyasette de çıkarlar ve vicdanlar hiyerarşisi vardır. Bu hiyerarşinin en tepesinde ise milletin ortak çıkarı ve ortak vicdanı yer alır. Bunun dışındaki bütün meseleler de onun altında yer alır” diye konuştu.
‘TUTULACAK TEK EL, MİLLETİN NASIRLI ELİ’
Devletin varlığının, milletin varlığı ve istiklaliyle bir bütün olduğuna işaret eden Dervişoğlu, “Müştereken deruhte ettiğimiz devlet görevinin anlamı da bu şarta, yani milletle olan ahde tabidir. Bu ahitle de iki vebali omuzlayacağınıza dair büyük bir söz vermiş olursunuz. Bir yükünüz milletin oyunun vebalidir. Bir yükünüz ise milletin güveninin vebalidir. O taşınan yükler bırakılırsa, o yol artık siyaset yolu değildir. İsmi veya şekli ne olursa olsun şahsi ikbal ve istikbal yoludur. Tarih maalesef ki şahsi emellerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirenlerle, bunu da bir şekilde izah etmeye çalışanlarla doludur. İYİ Parti’de bin odasında bin fitne mumu yanan ve sarayın karanlık dehlizlerinden çıkan sözde bir siyasete yer yoktur. Bizim siyasetimizde tutulacak tek el, milletimizin nasırlı elleridir. Bakılacak tek göz, milletimizin şuurlu gözleridir. Bakacağımız tek yüz, sevdalısı olduğumuz milletimizin yüzüdür. Allah hiçbirimizi milletimizin yüzüne bakamayacak ve onun huzurunda utanacak hale getirmesin” ifadelerini kullandı.
‘HAKÇA VE İNSANCA ZAM YAPIN’
Tarım ve hayvancılık üretimine ilişkin önerilerde bulunan Dervişoğlu, ardından ekonomi yönetimine eleştiri getirerek, “Bu bayramın ilk günü, 16 Haziran 2024 aynı zamanda Babalar Günü. Evlerimizin çınarları, babalarımızın günü. Peki o babalar, bayramı bayram gibi yaşayacaklar mı? Evlatlarına bayram harçlığı verebilecekler mi? Yahut evlatlar babalarına bir gömlek alabilecek mi? Mutfağında tenceresi kaynamazken, yarın yiyeceği yemeği düşünürken, ay sonu ödeyip ödemeyeceği belli olmayan kirasını, taksitlerini ve faturalarını hesap ederken, evladına vereceği bayram harçlığı ve karne hediyesi bile kabusa dönüşmüşken, babalar ne yapacak? Eğer babaların çocuklarına bayram harçlığı verebilmesini, karne hediyesi alabilmesini, ailelerin mutlu bayramlar yaşayabilmesini, huzurla o sofraya oturabilmesini tasalanmadan bir tatil yapabilmesini istiyorsanız, adına ‘İstikrar programı’ dediğiniz bu gaddarlıktan vazgeçin. Vatandaşı yoksullukta eşitleyen bu ekonomi politikasından vazgeçin. Asgari ücrete, emekli maaşlarına hakça ve insanca zam yapın” diye konuştu.
‘VİCDANDAN YOKSUN GEÇİRDİĞİN SON BAYRAM OLSUN’
Dervişoğlu, Ankara’da öldürülen Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmeye ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Babalarından sevdiklerinden ayrı bir bayram geçirecek olan Ateş ailesine, Bengisu’ya ve Banuçiçek’e ve Ayşe kardeşime ayrıca iyi bayramlar diliyorum. Bu bayramın adaletten yoksun geçirdikleri son bayram olmasını yürekten temenni ediyorum. Dilerim ki Sayın Erdoğan yaptığın o görüşmede, Ayşe Ateş’in gözlerinin içine bakarak dünya lideri olduğun makamında her yargı sürecine parmağını sokabildiğin kudretinle, ‘Evet ben bu ülkenin tek adamıyım, Cumhurbaşkanıyım ama katillere dokunamıyorum’ dememişsindir. O kızların halini hatırını sorarken de babalarının neden öldüğünü bile yazmayan adı iddianame kendi ibraname olan bir tomar kağıt parçasını düşünür ve bu vebalden nasıl kaçacağını idrak edersin. Bizim gerçek sahibi olduğumuz hikayenin nakaratı olmayı becerebilseniz keşke. Senin de bayramın kutlu olsun Sayın Erdoğan, vicdandan yoksun geçirdiğin son bayram olsun. Allah hidayet nasip etsin inşallah.”