1880 Üsküdar doğumlu olan Osman Zeki Üngör, ilk müzik eğitimini 1891 yılında e Osmanlı saray bandosu olan Mızıka-yı Hümayun’a girerek başlatmış oldu.
Sultan II. Abdülhamid tarafından keşfedilen Osman Zeki Bey, Kemancı Vondra Bey’den keman, Aranda Paşa’dan da müzik nazariyatı dersleri aldı. Eğitimin tamamlayan Osman Zeki Bey, Makam-ı Hilâfet Filarmoni Muzikası’nda başkemancı olarak atandı. Bu orkestra önceden yalnızca askeri marşlar çalarken Osman Zeki Bey tarafından senfoni orkestrası olarak yön değiştirdi ve Birçok ünlü bestecinin keman konçertolarını Türkiye’de çalan ilk Türk kemancı oldu.
İkinci Meşrutiyetin ilanından önce genç yaşında binbaşı rütbesine yükselen Osman Zeki Bey, rütbesinin teğmene düşürülmesinden sonra Saffet Bey yönetimindeki orkestrada başkemancılığa devam etti. Mızıka- yı Hümayun ile birlikte ilk kez Avrupa turnesine çıktı. Saffet Bey’in işi bırakması üzerine 1917’de saray orkestrasının şefliğine atanan Osman Zeki Bey, Avrupa turnesi dönüşünde orkestrayı bağımsız bir kadroya kavuşturdu ve ilk defa saray dışında halka yönelik konserler verdi.
12 Mart 1921 yılında Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı’nın yazılmasından sonra 1922 yılında bestelenmesi için Maarif Bakanlığı tarafından davet edilen 24 besteciden biriydi. Osman Zeki Bey’in eseri beşinci seçilirken; Ali Rıfat Bey’in alaturka şeklinde bestesi birinci seçildi. Ancak 1930 yılında Maarif Bakanlığının resmî kurumlara gönderdiği bir genelge ile uygulamada değişiklik yapıldı ve o güne kadar Ali Rıfat Bey’in bestesi ile seslendirilen güfte; Osman Zeki Bey’in Batı tarzı bestesi ile seslendirilmeye başladı; devletin resmî marşı hâline geldi.
1930 yılından bu yana kimi zaman derin duyguyla kimi zaman gururla söylediğimiz bu marşın bestecisi olan Osman Zeki Üngör, tam donanımıyla Osmanlı/Türkiye Devleti’ne büyük hizmetler vermiştir. İstiklal Marşı’nın yazılması hakkında bir çok yazı olacağı için bestelenmesi hakkında kısa bilgiler vermek istedim. Ancak yazan Mehmet Akif Ersoy’un sözleriyle bu yazımı bitirmek istiyorum. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.
Sürç-i Lisan Ettiysem Affola. Bir dahaki okumalarda görüşmek dileğiyle.