Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail yönetimi bir cinnet hali içindedir. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşananları aratmayan bir gaddarlık sergilenmektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Gazze’de 7 Ekim tarihinden beri kelimenin tam anlamıyla bir vahşet, bin yıl önceki Haçlı işgalinde, 80 yıl önceki İkinci Dünya Savaşı’nda yaşananları aratmayan bir gaddarlık sergilenmektedir. İsrail yönetimi askeri ve silahlı sivilleri ile ‘bir atışta iki ölü’ diyerek hamile kadınları, daha doğmamış bebekleri ile birlikte katletmekle övünen bir cinnet hali içindedir’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen ve 3 saat 10 dakika süren Kabine Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ”Cumartesi gecesi Berlin Olimpiyat Stadı’nda oynanan Euro 2024 hazırlık maçında Almanya karşısında tarihi bir galibiyete imza atan A Milli futbol takımımızı canı gönülden tebrik ediyorum.
Millilerimiz deplasmanda 72 yıl sonra gelen 3-2’lik skorla hepimizi hem büyük bir sevinç hem de oynadıkları oyunun güzelliğiyle tarifsiz bir gurur yaşattılar. Gurbetçi kardeşlerimizin coşkuyla milli takımımızın yanında yer almaları da bizim için ayrıca anlamlıydı. Berlin Olimpiyat Stadını adeta bayram yerine çeviren tüm gurbetçilerimize buradan şükranlarımı sunuyorum. Millilerimizin inşallah bu başarı çıtasını daha da yukarıya taşıyarak 2024 Avrupa Şampiyonası’nda bizlere yeni zaferler tattıracaklarına inanıyorum’’ dedi.
KKTC’NİN TEŞKİLATA GÖZLEMCİ ÜYE OLMASI TARİHİ BİR ADIMDI
Erdoğan, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için verdikleri mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürdüklerini vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son kabine toplantımızdan bu yana içeride ve dışarıda birçok etkinliğe, zirveye, görüşmeye, açılış törenine iştirak ettik. Kazakistan’ın ev sahipliğinde Türk Devri temasıyla Astana’da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatının 10’uncu zirvesinde Türk dünyası olarak birliğimizi, beraberliğimizi dayanışmamızı bir kez daha perçinledik. Teşkilatımızın hem üye sayısı hem işbirliği alanı hem de kurumsallaşma açısından kat ettiği mesafeden memnuniyet duyuyoruz.
Merhum Gaspıralı İsmail Bey’in 1 buçuk asır evvel hayalini kurduğu ‘Dilde, fikirde işte birlik’ idealine adım adım yaklaşıyoruz. Macaristan’ın ardından geçen sene Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Anayasal ismi ile teşkilata gözlemci üye olması tarihi bir adımdı. Böylece Kıbrıs Türkü kardeşlerimize uygulanan tecridin kırılması yanında Türk dünyasının Kıbrıs halkına olan desteğini de ortaya koymuştuk. Bu vesile ile geçen hafta 40’ıncı kuruluş yıldönümünü gururla kutlayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimizin 15 Kasım Cumhuriyet Bayramını tekrar tebrik ediyorum.”
‘FİLİSTİN’DEKİ MAZLUMLARIN ACISI NASIL BİZİM ACIMIZSA TÜRKMENLERİN SIKINTISI DA BİZİM SIKINTIMIZ’
Erdoğan, Türkiye olarak sadece ülke sınırları içinde değil; yurtdışında da mazlumun, mağdurun, ezilenlerin zulme ve baskıya uğrayanların yanında olduklarını vurgulayarak, “AFAD’ımızla, Kızılay’ımızla, dünyanın en zor coğrafyalarında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızda ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşuyoruz. Türkistan’dan Afganistan’a, Balkanlardan Afrika’ya kadar nerede gözü yaşlı gönlü kırık kimse varsa Türkiye’nin şefkat eli ortadadır. Filistin’deki mazlumların acısı nasıl bizim acımızsa Uygur kardeşlerimizin, Ahıska Türkü, Kırım Tatar’ı, Kerkük Türkmen’i kardeşlerimizin sıkıntısı da aynı şekilde bizim sıkıntımızdır.
Hiçbir ayrım yapmadan bunların hepsi ile yakından ilgileniyoruz. Her kim Türkiye’yi soydaşlarının derdine sırtını dönmekle itham ediyorsa çok açık söylüyorum; ya gafildir ya cahildir ya da yabancı güçler namına çalışan 5’inci kol elemanıdır. Türkiye’nin soydaş ve akraba topluluklarına yönelik hassasiyeti zirveye bizim dönemimizde çıkmıştır. İnşallah bundan sonra da her daim kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz’’ dedi.
‘İSRAİL YÖNETİMİ BİR CİNNET HALİ İÇİNDEDİR’
Erdoğan, konuşmasında İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına değinerek, şöyle devam etti:
“İsrail’in 7 Ekim’den beri süren ahlaksız ve alçak saldırıları altında hayatta kalma mücadelesi veren Gazze halkına da bu anlayış ile sahip çıkıyoruz. Şimdiye kadar Gazzeli kardeşlerimize ulaştırılmak üzere 11 uçak dolusu malzemeyle, bir sivil insani yardım gemisini Mısır’a gönderdik. Böylece Gazzeli kardeşlerimiz için toplam 800 tona varan insani yardım malzemesini bölgeye sevk etmiş olduk. Mısır makamları ile iş birliği içerisinde yardım malzemelerinin Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye ulaştırılmasını sağlıyoruz.
Biliyorsunuz; İsrail suyunu, yakıtını, elektriğini, iletişimini komple keserek Gazze halkını sadece öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda taammüden hastaneleri bombalayarak Gazzelilerin direniş azmini de kırmaya çalışıyor. Gazze’de 7 Ekim tarihinden beri kelimenin tam anlamıyla bir vahşet, bin yıl önceki Haçlı işgalinde, 80 yıl önceki İkinci Dünya Savaşı’nda yaşananları aratmayan bir gaddarlık sergilenmektedir. İsrail yönetimi askeri ve silahlı sivilleri ile ‘bir atışta iki ölü’ diyerek hamile kadınları, daha doğmamış bebekleri ile birlikte katletmekle övünen bir cinnet hali içindedir.”
‘BİLHASSA HASTANELER İSRAİL MEZALİMİNİN SEMBOLÜ OLMUŞTUR’
Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanlarına tepki göstererek, “Çocukları, daha ağzı süt kokan sabileri, onların anne ve babalarını, yaşlı erkek ve kadınları; uçaklarla, tanklarla, toplarla bombalayarak üzerlerine mermi yağdırarak öldürmenin adı savaş değildir. Bunun adı barbarlıktır, eşkıyalıktır, devlet terörüdür. Netenyahu, İsrail halkı nezdinde tamamen yitirdiği itibarını hastaneleri okulları, ibadethaneleri bombalayarak yeniden kazanma çabasındadır.
Bilhassa hastaneler, İsrail mezaliminin sembolü olmuştur. Gazze’de hizmet veren neredeyse tüm hastaneler İsrail’in saldırıları sebebiyle yıkıldı ya zarar gördü ya da kullanılamaz hale geldi. Gazze’nin en büyük sağlık tesisleri olan El Ehli Baptist ve Şifa hastanelerinde yaşanan vahşeti hepimiz takip ettik. Bu hastanelerle ilgili İsrail’in ortaya attığı iddiaların tamamen safsatadan ibaret olduğu anlaşıldı. Ama buna rağmen Âkif’in ‘tek dişi kalmış canavar’ diye tarif ettiği güya medeni dünya İsrail’in hastanelere yönelik saldırılarını sessizce seyretti. Hatta savaş hukukunun açık ihlali olan hastane saldırılarına ‘İsrail’in kendini savunma hakkı’ diyerek destek veren ülkeler gördük’’ diye konuştu.