Organ nakli sürecinde yaşadıklarını anlatan Dr. Levent Yücetin, “Gece bir telefon açıyor, kendisi için uyumlu organ bulunduğunu söylüyorsunuz. İnsanlar organ bulunduğuna inanamıyor. Çığlık atanlar, ağlayanlar, inanamayıp uzun süre sessiz kalanlar oluyor” dedi.
Türkiye’de her yıl binlerce kişiye organ yetmezliği teşhisi koyuluyor. Bunlardan bazıları, nakil olabilirken, bazıları ise uygun organ bulunamadığı için hayatını kaybediyor. Özellikle karaciğer nakli bekleyen hastaların bekleme sürelerinin kısa olması nedeniyle hayatını yitirme oranı, böbrek nakli bekleyenlere göre daha yüksek oluyor. Binlerce kişi de canlı vericiler ve beyin ölümü gerçekleşen kişiden alınan organlar sayesinde nakil olup hayatlarına devam ediyor.
MERKEZ ÇALIŞANLARININ ZOR GÖREVLERİ
Beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin ailesine organlarını bağışlayıp bağışlamayacaklarını sormak, organ bekleyenleri arayıp haber vermek veya nakil için çağrılan 3 kişiden yalnızca 1’inin nakil olabileceğini söylemek ise organ nakil merkezlerinde çalışanlara düşüyor. Merkezde görev yapan sağlık çalışanları zaman zaman duygusal, zaman zaman kötü, zaman zaman keyifli anlar yaşıyor.
‘KARACİĞER HASTALARININ BEKLEME SÜRESİ ÇOK AZ’
Ülkedeki sayılı organ nakli merkezlerinden olan Medical Park Antalya Hastanesi’nde de her yıl yüzlerce hasta organ nakli oluyor. Hastanenin Organ Nakli Merkezi Koordinatörü Dr. Levent Yücetin de bu zorlu görevi üstlenenlerden biri. Organ nakli bekleyenlerle yaşadıklarını anlatan Dr. Yücetin, bir hastanın sağlığına kavuşmasıyla tüm zorlukları unuttuklarını söyledi.
Türkiye ve dünyanın birçok yerinden hastaların organ nakli için hastanelerine geldiğini söyleyen Dr. Yücetin, “Sağlık Bakanlığı’nın bekleme listesinde 22 bin kişi böbrek, 1700 kişi karaciğer, 500 kalp, 120 civarında da akciğer bekleyen hastamız var. 22 bin sayısı, bir stadyum kapasitesi kadar. Karaciğer bekleyen 1700 kişi sayısal olarak az gibi gözüküyor ancak karaciğer hastalarının bekleme süresi çok az. Maalesef karaciğer nakli şansı bulamayanların çok azı 1 yıl kadar yaşayabiliyor. Böbrek hastalarının diyaliz şansı var. Karaciğer hastalarının tek şansı canlı nakil” dedi.
‘2021’DE SADECE 7 KİŞİYE KARACİĞER NAKLİ YAPABİLDİK’
2021 yılında toplam 550 organ nakli yapıldığını söyleyen Dr. Yücetin, “Biz çok yüksek sayıda nakiller yapmamıza rağmen 2021 yılında gerçekleştirdiğimiz 174 karaciğer naklinde sadece 7 kişiye kadavradan nakil yapabildik. Aynı yıl, karaciğer nakli bekleyen bazı hastalarımızı ise maalesef uygun organ bulunamadığından kaybettik. Karaciğer bekleme listeleri maalesef artmıyor. Bazı hastalar listeye giriyor, bazı hastalar çıkıyor. Listeden çıkanların çoğunluğu maalesef vefat ediyor. Bu kadar tecrübeli merkezlerin olduğu bir ülkede organ bağışındaki azlık nedeniyle hastalarımızı kaybediyoruz” diye konuştu.
‘2 KARDEŞTEN 1’İNE NAKİL YAPABİLDİK’
Görevlerinden birinin de beyin ölümü gerçekleşen kişilerin ailelerine organ bağışıyla ilgili bilgilendirme yapmak olduğunu söyleyen Dr. Yücetin, “Ülkenin neresinde, hangi noktasında hangi hasta organ için en uygunsa sistem onu seçiyor. Biz bir organ için olumsuzluklara karşı 3 kişi çağırıyoruz. Sağlık Bakanlığı tarafından bize teklif edilen bir böbrek vardı. Böbrek ailenin organ bekleyen 16 ve 18 yaşındaki çocuklarına çıktı. Burada seçimi bakanlık kriterlerine göre yapmak zorundayız. Birine nakil yapabildik, maalesef diğer kardeş organ bulunamadığı için bir süre sonra vefat etti. Eğer daha fazla organ bağışlansaydı, belki iki kardeş de yaşamlarına devam edecekti” dedi.
‘İNANMAYIP TELEFONU KAPATIYORLAR’
Görev yapan koordinatörler olarak birçok duygu yüklü an yaşadıklarını belirten Dr. Levent Yücetin, ilk olarak ölümün soğuk yüzüyle karşılaştıklarını söyledi. Yücetin, “O anda acısı olan aile ile ‘Yakınınızın organını bağışlar mısınız’ diye görüşmek zorunda kalıyoruz. Bu, zaman kavramı olmayan bir görev. Bakanlığın uygun gördüğü hastaları davet etme süreci başlıyor. Gece bir telefon açıyorsunuz. Telefonu açan kişiye organ çıktığını söylüyorsunuz. Bunun üzerine çığlık atanlar, ağlayanlar, uzun süre sessiz kalanlar oluyor. İnsanlar organ bulunduğuna inanamıyor. Bazen telefonu kapatıp hastane üzerinden arayıp teyit etmeye çalışanlar oluyor. ‘Şaka yapmıyorsunuz, beni kandırmıyorsunuz değil mi?’ diye arıyorlar. Çığlık çığlığa ağlayarak gelenler oluyor” diye konuştu.