Psikiyatri Profesörü, Psikoterapist Engin Geçtan’ın ‘İnsan Olmak’ üzerine yazılan bir kitaptan bahsetmek istiyorum size…
2018 yılında 86 yaşında hayata veda eden İzmir doğumlu Psikiyatri Profesörü, Psikoterapist Engin Geçtan’ın ‘İnsan Olmak’ adlı kitabı ilk olarak 1983 yılında Adam Yayınevi tarafından basılarak okurla buluşmuş. İlk baskının ardından kitap defalarca basılarak 2022’lere değin raflarda yerini almaya devam ediyor…
Yazarın dört kitabından biri olan ‘İnsan Olmak’ kitabı adı ile de dikkat çekiyor. Yazarın dili, anlatımı, konuları aktarımı anlaşılır ve akıcı. Modern insanın bunalımlarına, davranış bozukluklarına, kuşaklar arası karşılaştırmalarla günümüz insanının hayatına, olaylar ve olgular karşısında insanın duygu değişimlerine sebep-sonuç ilişkisi ile ışık tutan Geçtan, gerçekten iyi geliyor…
İnsan olmak kolay değil, Geçtan bu durum tespitini birey ve toplum çerçevesinde ele alıyor. Kitapta; Ana-Baba-Çocuk, İnsanlardan Korkmak, Öfke ve Düşmanlık, Değersizlik Duygusu, Kaygı, Sorumluluktan Kaçış, Yalnızlık, Ortak Yaşam İlişkisi, Nevrotik Kısırdöngü, Yaşam ve Ölüm, Kendini Yaşamak gibi ana başlıklarda terapi tadında çıkarımlara yer veriliyor.
Bu haftaki yazımda size kitabın Ana-Baba-Çocuk bölümünden bahsetmek istiyorum.
Kişiliğimizin temelinin çocukluğumuzda atıldığını hepimiz öğrendik artık. Hepimizin tramvalarının büyük çoğunluğu çocukluk dönemlerinden geleceğe taşınıyor. Anne ve babalarımızın bizleri ne kadar bilinçli yetiştirdiklerini sorgularken, çoğu zaman biz de kendi çocuğumuzu onların bizleri yetiştiriş tarzlarını uygularken buluyoruz.
Sınırlamalar ve kısıtlamalarla büyütülen bir kuşaktan geliyoruz. Geçtan, Anne-Baba-Çocuk başlığında çok önemli noktalara değiniyor ve farkındalık yaratıyor: “Çocuğa tanınan en önemli haklardan biri de oyundur. Bazı ana-babalar kaygılı insanlar oldukları ve dış dünyayı tehlikeli bir yer olarak algıladıkları için, aşırı bağımlılık eğilimleri olan bazıları ise çocuğun kendilerinden koparak ayrı bir dünya oluşturmasına dayanamadıkları için çocuğu oyundan engeller. Bazen de çocuk, daha çok kırsal kesimde gözlemlendiği gibi, ekonomik nedenlerle çok erken yaşta işe koşulur. Nedeni ne olursa olsun, çocuğun oyundan engellenmesi, onun yaşama katılmasını ve grup içinde ilişki kurmayı öğrenebilmesini engeller. Oyun, çocuğu yetişkin yaşamın etkinliklerine hazırlar, toplumsallaşma süreci için gerekli ortamı hazırlar.”
Çocuk yetiştirirken onun bizden –anne ve babadan- bağımsız bir birey olduğunu kabul ederek yetiştirmemiz gerektiğine vurgu yapan Geçtan’ın bu bölümdeki en çarpıcı tespiti ise bana göre şu: “Geleneksel aile, bireyselleşmeye olanak tanımayan bir yapıya sahiptir.” İnsanı düşünmeye iten, kendimizin bireyselleşme sürecini hatırlatan ve ‘gerçekten de böyle, bu doğru’ dedirten bir tespit.
Çarpıcı bir diğer cümle de: “Ana-babalarımızdan alacaklı olduğumuz bir gerçek olsa da, geçmiş yeniden yaşanamaz. Unutmamak gerekir ki, onların da ana babaları vardı ve kuşaktan kuşağa aktarılan sorunlardan kimin sorumlu tutulabileceği sorusunun da yanıtı yoktur.”
***
Geçtan’ın ‘İnsan Olmak’ kitabını hayatımı ve kendimi sorguladığım bir zamanda çok sevdiğim bir arkadaşımın önerisiyle aldım. Bu hafta Ana-Baba-Çocuk kısmından alıntılarla başladım. Devamı da gelecek bir sonraki haftalarda.
Okumak ve en önemlisi de bilinçli okumalar yapmak, o andaki ruh haline, koşullarına uygun okumalara yönelmek insana iyi geliyor.
Eğer hayatını sorgularken bulmaya başladıysan kendini, Geçtan’ın bu kitabını ben de sana öneriyorum…
Önerirken de yanından kalemini eksik etmemeni tavsiye ediyorum ki bu sana kitapla bütünleşme imkanı sağlayacaktır. Kendi cümlelerini seçmenin, başlıklarda kendini bulmanın ve altını çizdiğin cümleleri yine yeniden okumanın sana iyi geleceğini unutma…
Bazı kitaplar başucudur… Bu kitap da bana göre kesinlikle öyle.