İnandığını savunmak! Bu hafta sosyal medyanın konusu Hz. Adem ve Hz. Havva’nın cahilliği konusu, geçen haftalarda Hz. Meryem’in iffeti sosyal medyaya konu olmuştu.
Konu dini bir konu olduğu, konuşulan kişiler seçilmiş kişiler olduğu için ister istemez inanan insanlar cevap verme hakkını kendinde buluyor, öyle olmadığına dair kanıtlar sunuyorlar. İnsan inandığı konu hakkında kendi inandığı gibi kanıtlar öne sürüyor ancak inanmayan karşı taraf kolayca o kanıtı yok sayabiliyor.
Hz. Meryem’in iffeti meselesi, Hz. Adem’in cahilliği meselesi inanan bir insan için tarafsız olunamayacak bir konu. Bizler Kur’ana ve hadislere inanan bir topluluğuz. Haliyle kanıtlarımız gözü kapalı ayetlerimiz. Ama ayet ve hadisler ışığında sunulan kanıtlar inanmayan bir insan için bir şey ifade etmiyor. Nasıl ki inanmayan bir insanı hal diliyle etkilemek önemlisi ise bu konuda da öyle.
Karşı iki taraf oluşturmak istemesem de maalesef inanan inanamayan, kabul eden etmeyen ayrımı dünya var olduğundan beri var. Bizler Hz. Meryem’in iffetini de Hz. Aişe’nin iffetini de ayet ve hadislerden öğrendiğiniz gibi, Hz. Muhammed’in ümmiliği içinde derin bilgisini de Hz. Adem’e de her şeyin öğretildiğini de ayetler ile biliyoruz. Ayrıca ayetlerde geçen herkesin cahil olması, bilgisiz olması bu yansıtılmak istenen konu ile ilgili değil bence.
Öyle insanlar var ki gözü kapalı bir şekilde gerçeği görmezler, görmek istemezler. Bakara suresi 7. Ayet tam da bu insanlar içindir. Nasıl ki Kabe’nin sahibi Kabe’yi koruduysa peygamberlerini de koruyacak diye bu konuda sessiz kalmak, tarafını belli etmemek ne kadar doğru? Bir hadisinde peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İman 78)
O yüzden elimizden dilimizden ne geliyorsa doğruyu, doğru kanallar aracılığıyla anlatmalı, görevimizi yerine getirmeliyiz. Malum elinin altında internet olan bir kişi her türlü bilgiye anında ulaşabilmektedir. Doğruyu, yanlışı ayırt edemeyen insanlar ve çocukların yollarını kaybetmemesi için sahih bilgilerin paylaşımı inanan insanlara kalmaktadır.
Allah peygamberini korur diyerek, olayları çarpıtmayın öyle demek istememişlerdir diyerek sessizce beklemek, ömrü boyunca doğruyu anlatmak için eziyet çeken peygamberin ümmetine yakışmaz.