Çoğu zaman aileleri zorlayıcı bir süreç olarak bilinen iki yaş sendromu, bebeklikten çocukluk dönemine ilk adımların atılmaya başlandığı 1,5 ile 3 yaş aralığında görülen bir dönemdir.
Aslında bütün sağlıklı çocuklarda olması beklenir ve psikolojik gelişimin bir parçası olarak görülür. Tek başına var olmanın mümkün olmadığı ve anneye bağımlı bir dönem geçiren çocuk, konuşup yürümesinin ardından anneden yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar.
Çocuk artık ben merkezli bir döneme girer ve kendisini çevresine kanıtlamaya başlar. Artık ayrı bir birey olduğunun farkına varmaya başlamıştır. Kararlarının doğruluğunu ailesine ve çevresine ispatlama çabası içine girer. Bu dönemde sağlıklı bir gelişim gösteren çocuğun, agresif tavırlar sergilemesi, sürekli her şeye hayır demesi, öfke nöbetleri geçirmesi aslında gayet normaldir.
İki yaş sendromu süresince ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocuğa uygun bir şekilde yaklaşmak, onu anlamaya çalışmak ve sınırlar çizebilmek oldukça önemlidir. Onlarla doğru iletişim kurmanın ilk kuralı oyun oynamaktır. Sözel bir biçimde çocuğa anlatılamayan duygular ve düşünceler oyunun içinde kurgulanıp çocuğa güzel bir şekilde aktarılabilir.
İki yaş sendromu döneminin, aslında çocukların kişilik gelişiminde çok önemli bir yeri vardır. Onlar sınırlı kelime dağarcıkları ve sınırlı tecrübeleriyle varlıklarını dış dünyaya anlatma çabası içindedirler. Duygusal olarak da tam gelişimlerini tamamlamadıkları için genelde kendilerini ağlayarak ifade ederler. Bunların yanında; bağırma, nesneleri fırlatma, kendini yere atma ve çevresindekilere vurma şeklinde davranış gösterebilirler. Sıklıkla ebeveyni ile inatlaşıp söylediğinin tam tersini yaparlar. Eğer aynı şekilde karşılık verilirse gerginlikleri daha da artar. Bu durumda ebeveyn sakin kalmalı ve çocuğun duygularını ifade etmesine müsaade etmelidir.
Ebeveynler bu dönemde çoğu zaman nasıl davranacaklarını bilememekte ve çözüm bulmakta bir hayli sorun yaşamaktadırlar. Çocuğun hem duygusal hem de zihinsel gelişiminde pozitif etki bırakmanın ilk kuralı sakin kalmaktır. Bu dönemde otoritenin kim olduğunu göstermeye çalışmak yanlış bir davranıştır. Çünkü bu yaş grubu otorite kavramını henüz bilmedikleri için durumu anlamakta zorlanırlar. Fakat bu durum önce ‘hayır’ denen bir şeye çocuğun ısrarlı tutumu sonrası ‘evet’ denmesini gerektirmez. Bu durumda ailenin tutarlı olması gerekir. Birinin ‘hayır’ dediğine diğeri’ evet’ dememelidir.
Bu dönemin sağlıklı bir şekilde sürmesi için çocuk ne çok sınırlanmalı ne de tamamen özgür bırakılmalıdır. Onlarla iletişim kurarken ironi içeren cümleler kurmamalı, net ve basit cümleler kullanılmalıdır. Çocukla iletişim esnasında onun boy hizasına inilerek konuşulması ona kendisinin dikkate alındığını gösterir ve bir birey olduğunun farkındalığını yaşatır.
Gelişimlerini desteklemek adına onlara yalına uygun görevler verilmeli ve bu konuda cesaretlendirilmelidir. İki yaş sendromu asla bir hastalık değildir. Çocuk zihinsel ve duygusal olgunluğa eriştiğinde sendrom sona erecektir. Bu dönem ebeveynler tarafından ilk ergenlik dönemi olarak görülmelidir. Bu durumda zorluk yaşayan ailelerin bir uzmandan yardım almaları, çocuğun bu dönemi rahat atlatmasına yardımcı olacaktır.