İçsel alev; her varlığın ruhunu güçlendiren bir güç, asla pes etmeme azmi, yaşama ve devam etme azmidir.
Hayat önümüze ne getireceği belli olmayan, her anını kontrol edemediğimiz ve bizi ummadığımız yerlere götürebilen olgu.
Dünyaya gelmeyi ve hayata başlamayı biz seçmiyoruz, seçemiyoruz. Bir anda sınırsız kavramla dolu olan, kendisi de içindekiler kadar eşsiz olan ancak tek bir kelimeye sığdırmayı başardığımız hayatın içine bırakılıyoruz bir anda.
Başladıktan sonraki süreci ise tamamen olmasa da etkileyebiliyor ve değiştirebiliyoruz. Aldığımız kararlar gideceğimiz yolları belirliyor, yolların devamındaki kavşaklar ise yeni yolları, bazen de çıkmaz sokakları belirliyor. Hayat bizi nereye götürürse götürsün seçim bize düşüyor.
Seçimler aksiyona dönüşüyor, aksiyonlar sonuca, sonuçlar da yeni seçimlere. Hayattaki karar döngüsünü bu şekilde özetleyebiliriz. Ancak karar verme süreci bu kadar basit değil.
Bir karar verdikten sonra aksiyona geçmek için motivasyona sahip olmamız gerekiyor. Zira motivasyon insanı ileri taşıyan bir etken.
Motivasyonumuzu yüksek tutmak iyidir ancak her zaman yüksek bir motivasyona sahip olamamamız gayet normal. Çünkü hayat düz bir yol değil, inişleri ve çıkışları var, insanın karşısına sürekli yeni engeller ve fırsatlar çıkıyor ve bunlar motivasyon seviyemizi etkiliyor. Belki de hayatın güzel yanı budur, belirsizliklere ve farklı imkanlara gebe olması. Ne dersiniz ?
Peki bu zorlu süreçte motivasyonumuzu nasıl koruyabiliriz? Bu hepimizin zaman zaman cevabını aradığı önemli bir soru. Motivasyonumuzu koruyabilmek için öncelikle bu işi neden yaptığımızı hatırlamalıyız. Neden, bizi sonuca varma konusunda kamçılayan en önemli etkendir zira bir amaç insana yol gösterir ve fedakarlık yapma, çalışma ve başarma isteği verir.
Neden kavramını ele almak için yalnızca kendi içimize bakmak her zaman yeterli olmayabilir. Aynı zamanda çevremizdeki etkenlere ve sevdiğimiz kişilere bakmamız gerekir. Aradığımız neden içselleştirdiğimiz bir olgu veya durum olabilir. Veya derinlere gömdüğümüz bir hatıra. Ancak aradığımız nedeni kendi içimizde bulamayabiliriz de. Bu aşamada değer verdiğimiz insanlar karşımıza çıkar. Sevdiğimiz biriyle paylaştığımız duygular, anılar, deneyimler veya sevdiğimiz birinden öğrendiğimiz bir bilgi aradığımız neden olabilir. Özetlemek gerekirse nedenimizi bulma serüveni kendimizi ve sevdiklerimizi tanımaktan geçer.
Peki ya amacımıza olan inancımızı kaybedersek ? Burada benim ‘içsel alev‘ olarak tanımladığım olgu ön plana çıkıyor. İçsel alev; her varlığın ruhunu güçlendiren bir güç, asla pes etmeme azmi, yaşama ve devam etme azmidir. Kendi içsel alevimizle temas kurduğumuz zaman içimizdeki kıvılcımı yeniden yakabiliriz ve asıl amacımızı hatırlayarak motivasyonumuzu yeniden kazanabilir ve başarıya ulaşabiliriz. Aynı zamanda içsel alevimizle kurduğumuz temas sayesinde kendimizi tanıma ve kendimizle barışık olma konusunda gelişme kaydedebiliriz.
Değinmek istediğim son bir nokta var. Herkesin içsel alevinin kaynağı farklıdır. Birisine heyecan ve amaç veren bir olgu başkasında hiçbir duygu uyandırmayabilir. Ama asıl önemli olan kendi içsel alevimizle temasa geçmek ve ondan faydalanabilmek, onu canlı tutabilmektir.
Unutmayın, bu alevi uzaklarda aramanıza gerek yok. Cevap içinizde. Onu bulup ortaya çıkarmak sizin elinizde.