Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘Hukuk Eğitimi Sempozyumu’nun ilk gününde; 14 akademisyen, 4 oturumda katılımcılarla bir araya geldi.
Aralarında yabancı konukların da bulunduğu akademisyenler, hukuk eğitimini bilimsel yönden ele alırken, sempozyumun son oturumunda hukuk fakültesi öğrencileri görüşlerini sundu.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ve Danıştay Başkanı Zeki Yiğit’in katılımıyla açılışı gerçekleştirilen ‘Hukuk Eğitimi Sempozyumu’, akademisyen ve hukukçuların katıldığı oturumlarla devam etti.
Açılış sonrası ilk oturumda Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Üyesi Prof. Dr. Cumhur Şahin başkanlığında ‘Hukuk Eğitimine Genel Bakış’ konusu ele alındı. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Feridun Yenisey’in çevrim içi katıldığı oturumda; İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Bahri Öztürk, Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel ve Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Fatma Gül Demirel sempozyumda aralarında hakim savcı adayların da bulunduğu katılımcılara hitap etti.
YENİSEY: ADLİYE, BARO, ÜNİVERSİTE ENTEGRE EĞİTİM YAPMALI
Programa çevrim içi katılan Prof. Dr. Feridun Yenisey, pandemi döneminde ve sonrasında, üniversitelerin tümünün teknolojinin geliştirmesi zorunluluğu ortaya çıktığını söyledi. İnsanları birbirine bağlayan teknolojinin hukuk eğitiminde de aktif kullanılması gerektiğini anlatan Yenisey, “Adliye, baro, üniversite entegre bir eğitim yapmalı, hepsi birlikte çalışmalı. Uygulama teoriden kopmasın, teori de uygulamadan kopmasın. Bilişim teknolojisi ile hukuk da iç içe gelmesi gerekiyor. Bundan sonraki hukukta yapılacak bir reform, bilişim teknolojisi ile ilgili olacaktır, diyorum” dedi.
ÖZTÜRK: HER HUKUK FAKÜLTESİNDE MUTLAKA DURUŞMA SALONU OLMALI
Prof. Dr. Bahri Öztürk de hukuk eğitimin temel sorunlarını ve çözüm önerilerini değerlendireceklerini belirterek, Adalet Bakanlığı ve YÖK’ün birlikte ‘Hukuk eğitimi reform çalışma grubu’ diye bir çalışma başlatması gerektiğini vurguladı. Öğretim üyesi ve kalitesi üzerinde durmadan hukuk fakültesinden bahsetmenin mümkün olmadığını kaydeden Öztürk, “Her hukuk fakültesinde mutlaka bir duruşma salonu olmalıdır ya da adliye ile irtibatlı olmalıdır. Adliyeden, barodan kopuk hukuk fakültesi sağlıklı bir eğitim öğretim yapamaz. Uygulamadan kopuk, masanın başına geçmiş, kurduğu hayalleri kağıda dökmüş, ondan sonra da öğrencinin kafasına boca eden kişiye ben ‘öğretim üyesi’ demem” diye konuştu.
YÜCEL: HUKUK EĞİTİMİNE ÇOK YÖNLÜ BAKMALIYIZ
Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel ise hukukun salt kavramlardan ibaret olmadığını, tüm kavramların insana dokunarak anlam kazandığı söyledi. Kişi mahkum olup ceza infaz kurumuna girdiğinde, o kişinin kavram değil insan olduğunun bilincinin öğrencilere aşılanması gerektiğini vurgulayan Yücel, “Sadece klasik eğitsel bakımından değil çok yönlü bir şekilde hukuk eğitimine bakmamız lazım. Hukuk eğitimi; lisans öncesi, lisans ve lisans sonrası olmak üzere çoklu açıdan değerlendirilip ortaya konulması lazım” dedi.
Sempozyumun Prof. Dr. Feridun Yenisey başkanlığındaki son oturumda, çeşitli üniversitelerin hukuk fakültesi öğrencileri de programa çevrim içi katıldı. ‘Öğrencilerin Perspektifinden Hukuk Eğitimi’ konusuna yapılan oturumda, hem akademisyenler hem de öğrenciler hukuk eğitimine ilişkin görüşlerini paylaşarak fikir alışverişinde bulundu.