Sevgili okuyucularım yine yeni bir şiir kitabıyla karşınızdayım. Bu haftaki kitap tanıtımının ismi: “Hiç yoktan iyidir”.
Şiir kitabında, yazar kitaba başlarken şair değilim, ama duygularım ve ilham kaynağım geldiğinde zaman, zaman yazıyorum diyor. Descartes, Sartre’a, Socrates, Nietzsche‘ye felsefi sayıklamalarla şiire başlıyor; yer yer şiirinde ölüm teması ve yaşam kavgası, konularını işliyor bazen kısa bir şiir, bazen de uzun bir şiiri yazmış, şiirlerinde çok çok, yaşamda gördüğü olumsuzlukları iğneleyici bir dille işlemiştir.
Askerde eşine, şiirli mektup yazmıştır. Karacaoğlan’dan, günümüzün kirlendiğini, maneviyatın kalmadığını ve ozanlığın öneminin bittiğini yine iğneleyici bir dille söylemiştir. Aylan bebeğin diliyle, insanoğlunu neden uyandırdın derken, Mustafa Işık’ta Aylan bebeği, insanlığın koca gemisi olarak söylüyor.
Felsefi sayıklamalar 2 “çıkmaz sokaklara sapabilirim. ‘saparken’ kelimenin uyumuna uyar.
Yeteneklerim sınırlı olsa da; Birden fazla eylemi aynı anda yapabilirim; ‘yaparken’ kelimenin uyumana uyar.”
Felsefi sayıklamalar 4 “Baktım arkama kimse yok! ‘… arkamda kimse yok’ anlamın akışına uyar.
Meğer ben bugüne kadar ‘son cümlesini okuyucunun zihnine bırakmışsın.”
Masal “Rüyaymış meğer Bir rüya ki dünyaya değer bir rüya ki, dünyaya değer! Yazılması gerekir.”
Kum tanesi şiirin evrende minik bir kum tanesine benzetmiş kendini. Yürekteki savaşta, Dostoyevski’ye atıfta bulunarak, nefsiyle kendisi arasında savaşı işlemiştir.
“Hazan mevsiminde insanoğlunun, doğum büyüyüp, son mevsimini yani ölümünü işlemiştir.”
“Yalnız ağaçta, insanoğlunun, kendi yaratıcısından ümidini kesip, yalnızlaştığını, ağacın dilinden insanlığa söylemiştir.”
“Ölüm şiirinde, kendisinin veya yakınlarının hazırlık yapmadan ansızın gelip, Azrail’in gelip canını almasını işlemiştir. Zorba şiirinde, adaletin olmadığını işlemiştir. Bir masaldı çocukluğum şiirinde, masaldan çıkıp kendine has devirlerde yaşayıp ömrünün biteceğini işlemiştir. Yazımı burada tamamlarken sürç-ü lisan ettimse af ola, kalın sağlıcakla kalın.