Prof. Dr. Emel Cabı Ünal, “Türkiye’de 0-18 yaş arasındaki grupta her yıl 3 bin yeni kanser tanısının saptanmakta olduğunu biliyoruz” dedi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Cabı Ünal, “Kanserin ortaya çıkışı tek bir faktöre bağlı değil. Ama çocukluk yaş grubunda öncelikle kanser gelişiminde genetik şifrelerimiz çok önemli ve belirleyici. Akraba evlilikleri, kanser yatkınlık geni taşıyan bireylerin varlığı o ailelerde kanser vakalarının birikimine yol açıyor” dedi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Onkoloji Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Ünal, 4 Şubat’ın ‘Dünya Kanser Günü’ olduğunu hatırlattı. Ünal, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nün, dünyada kanser farkındalığı yönünde yayınlar yapmak, halkı bilinçlendirmek ve bu konuda önlem ve tedavi planları sunarak halkı bilgilendirmek için Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü tarafından belirlenmiş bir tarih olduğuna dikkat çekti.
Ünal, “Kanser hastalıkları açısından ülkemiz yüksek gelir düzeyine sahip ülkelere benzer oranda kanser kayıtlarına sahip. Ve 0-18 yaş arasındaki grupta bulunan çocuklarda Türkiye’de her yıl 3 bin yeni kanser olgusunun saptanmakta olduğunu biliyoruz. Ve yine dünyada ise çocuklarda yılda 175 bin yeni kanser olgusu bildirilmekte. Kanserin ortaya çıkışı tek bir faktöre bağlı değil. Kanser çok basamaklı bir patogenez. Ama çocukluk yaş grubunda öncelikle kanser gelişiminde genetik şifrelerimiz çok önemli ve belirleyici. Akraba evlilikleri, kanser yatkınlık geni taşıyan bireylerin varlığı o ailelerde kanser vakalarının birikimine yol açıyor. Ama çocuklar için ise öncelikle enfeksiyonlardan söz etmemiz lazım” dedi.
‘RAHİM AĞZI VE BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ARTIŞ VAR’
Ünal, çocukların aşı ile korunabilmesi için bağışıklama programlarının düzenli uygulanması gerektiğine vurgu yaparak, “Bunların başında örneğin Hepatit B aşısı geliyor. Karaciğer kanserine yol açan bir virüstür bu. Ve 1984 yılında Tayvan’da, Türkiye’de ise 1998 yılında bağışıklama programına alındı. Ve bütün doğan bebekler aşılanmaya başlandı. Ayrıca rahim ağzı kanserini de çok önemsiyoruz. İnsan Papilloma Virüsünün (HPV) yol açtığı bir hastalık ve bunun için cinsellik aktif olmadan önce çocukların aşılanmaları gerekiyor. 9 yaşından itibaren aşılamaya başlıyoruz. Çünkü hem rahim ağzı kanseri hem baş boyun kanserlerinde artış var ‘HPV’ dediğimiz virüse bağlı. Bunun da aşılaması söz konusu” diye konuştu.
‘SEBZE-MEYVE TÜKETİMİ ÖNEMLİ’
Kansere karşı doğru beslenmenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Ünal, “Bir kere mevsime göre sebze-meyve tüketimi çok önemli. Türkiye bu açıdan çok şanslı bir ülke. Her mevsimde sebze ve meyve üretiliyor. Sera üretimleri ya da tütsülü besinlerin tüketimini istemiyoruz. Çünkü bu tür besinlerle beslenme gerçekten de bağışıklık sistemini etkileyebiliyor. Fermente süt ürünlerini; özellikle kefir, ayran, peynir, yoğurt gibi tüketimleri destekliyoruz. Bağışıklık sistemini kontrol altına alabilmek ve gelişimini desteklemek için beslenmede mevsimine göre sebze ve meyve tüketimi öncelikli. İsli gıdalardan, füme gıdalardan, salamura gıdalardan da kaçınılmasını önermekteyiz” dedi.
‘AİLELERİN ÇOCUKLARI İÇİN DİKKATLİ OLMALARI GEREKİYOR’
Ünal, çocuklar için kanser tarama programlarının olmadığından yakınarak, “Ama ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili olarak boyunda şişlik, vücudunun herhangi bir yerinde şişlik, 2 haftadan daha fazla sürüyorsa bu konuda dikkatli olmaları lazım. Uzayan öksürükler, vücutta herhangi bölgede kanama belirtilerinin olması, göz bebeğinde parlama çocukluk çağı kanserlerinde var olan belirti ve bulgularda ailelerin uyanık olması lazım. Örneğin ergen çağına gelmiş bir çocukta bir eklem şişliğinin varlığı ve bunun 2 haftadan uzun sürmesi kemik tümörünün araştırılmasını gerektiren bir durum” ifadelerini kullandı.