1999 Marmara depreminde, İstanbul’da Anadolu yakasında yaşıyorduk. Gece korkunç bir gürültüyle uyandık binanın duvarları çatırdıyordu.
Kardeşimin anne ölüyor muyuz dediğini hatırlıyorum, giyindik aşağı indik komşumuzun bahçesine geçtik yere oturmuştum yer sallanıyordu toprak hala hareket ediyordu. 10 gün çadırda kaldık komşularımızla aramızda görünmez bir bağ oluşmuştu.
Kocaeli ve Sakarya’da yüzlerce insan hayatını kaybetmişti. O dönem Sakarya’ya taşınacaktık ve ben nakil işlemleri için bir gece kuzenimle Sakarya’ya geldim. Sakarya hayalet bir şehirdi ışıklar yok yıkılmış binalar uçuşan tüller hala gözlerimin önünden gitmiyor. Elmas Otel’in harabeleri hala duruyordu. Zihnimden çıkaramadığım manzaraları yıllar sonra 11 il yaşadı.
Korku ve acının nasıl bir duygu olduğunu anlayabiliyorum. O gece her şey son kez yaşandı. Son kez yemekler yenildi uyumaya gidildi. Ertesi gün okula gitmek için küçük Ayşe çantasını hazırladı. Ahmet amca dükkanını açacaktı. Serpil birkaç gün sonra düğünü olacaktı. Zaman durdu yaşadığınız evlerin duvarları eceliniz oldu. Ecel ihmalkarlıktan kimilerinin çıkarlarından geliyorsa ne acı değil mi amaçları para, çıkar, haksız kazancı rehber edinmiş insanlar oldukça bu acılar her dönemde karşımıza çıkacaktır.
Deprem hayatın bir gerçeği ve ülkemiz deprem ülkesi bunu biliyoruz. Ama insanların eceli yeni aldıkları evler oldu. Deprem gerçeğini bilen ülkemiz bunun için ne yapıyor. Deprem sonrası açılan davalar içeri atılan mühendisler şantiye şefleri ve müteahhitler giden canlar geldi mi?
Dükkan genişletmek için kesilen kolonlar buna izin veren mal sahipleri ve yıkılan binaların altında çıkan canlar. Ben Elmas Otel’i hiç unutmuyorum taş taş üstünde kalmamıştı sadece tabelası duruyordu. Ve ben bu harabeyi haftalar sonra gördüm. Hatay, Maraş, Adıyaman, Antep ya da Malatya hepsi aynı duyguyu aynı acıyı yaşadı.
Biz merhametli bir toplumuz deprem sonrası yardımlar bunu gösteriyor. Görünmez bağlarla bağlandık. Kumbarasındaki parayı cebindeki harçlığı üstündeki montu gönderen insanlar da bu ülkenin evladı. Madencilerimiz haftalarca aç susuz çalıştılar bir tek cana ulaşabilmek için saatlerce enkazda çalışan sağlık ekipleri gönüllüler hiç biri unutulmaz. Enkazı kaldırmak için batıdan kuzeyden her şehirden çıkan iş makineleri tekerlekleri yere değmeden son sürat giden o arabaların görüntülerini unutmuyorum. Hepsinin emeğine yüreğine sağlık .
Binlerce insanın mezar taşında ölüm tarihi aynı acılar taze yürekler sessiz. İnsanız bir şekilde yaşamak zorundayız hayıflanmak dövünmek zamanı değildir. Gün birlik olma zamanıdır bu ülke hepimizin ve biz tek yürek tek millet olmuş ender bir toplumuz.
Akıllanma zamanı geldi tedbir sizden taktir Allah’tan ben yıllardır deprem çantasıyla uyuyorum zaman zaman mevsimler geçiyor içindekiler değişiyor. Hiçbir şeyin elbette garantisi yok ama artık eğitim ve bilinçlenmenin artığı bir zamanı yaşamalıyız . Depremlerde ölenlere rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Merhamet ve sevgi misafiriniz olsun .