Her şey sahte; İnsanlar, olaylar, yüzler, bedenler, bedenlerin içindeki ruhlar…Hepsi sahte; Duygular, üzüntüler, kin, nefret, hırs, arzu, matem… Her şey illüzyon; sanki biri gelecek parmağını şıklatacak ve sahte olan her şey pufff…
Kaybolacak gibi değil mi ?
İşte iyi ve güzel olanın ya da kötü ve kokuşmuş olanın kalıcı olmadığını anladığımız o an hiçbir şeye körü körüne bağlanamaz duruma geliyorsunuz. Hiçbir şeyin sahibi değiliz. Hiçbir şey bizde kalıcı değil. Mutluysanız; bilin ki geçici bir duygu. Kimse daima mutlu hissedemez. Bilin ki geçici ve bu durumun keyfini çıkarın. Üzgünseniz; bilin ki geçici bir üzgünlük durumu bu kendinizi paramparça yapmanıza gerek yok.
Hırslıysanız; bilin ki her neyse hırsınız sadece zaman geçirdiğiniz bir meşgale. Bu hırsın size zarar vermesine izin vermeyin.
Öfkeliyseniz; bilin ki öfkeniz işe yaramayan kof bir soyutluk.
Peki ne yapalım? Her şeyi boş mu verelim?
Anda kalın. Anın tadını çıkarın. Hiçbir duygunun sizi esir almasına izin vermeyin. Yaşadığınız, hissettiğiniz stresi, üzüntüyü, negatif her şeyi kendinize yük etseniz de geçecek yük etmeseniz de geçecek. Anın kıymetini bilin. Sakinlikle geçmesini bekleyin.
Bazen güzel bir müzik eşliğinde sıcak bir çay içmek ya da bir soba ateşinin başında kestane yemek ya da oltayı denize atıp balık beklemek anın daha huzurlu geçmesi için yeterli. Mutluysanız, aşıksanız, huzurluysanız keyfini çıkarın. Çünkü bilin ki bu da geçici. Aşk yerini sabit bir sevgiye bırakana kadar bütün hücrelerinizde hissederek yaşayın. Anda kalın.
Yani demem o ki dostlar bu fani dünyada hiçbir şey bizim değil. Hiçbir şey de kalıcı değil. Her şey illüzyon.
Sonunda ölümün olduğu bir dünyada hiçbir şey çok da önemsemeye değer değil aslında. Negatiflere fazla takılmadan, pozitifleri ise bütün hücrelerimizde hissederek yaşayabilmek dileğiyle.