Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesine HDP’ye kapatma davası ile ilgili iddianame gönderdi. AYM iddianameyi inceleyecek.
15 üyeden oluşan AYM’nin 3’te 2 çoğunluğu sağlanırsa HDP kapatılacak ya da hazine yardımından mahrum bırakılacak. Kürt siyasi hareketi 1990 yılında siyasi serüvenine başladı. 2009 yılına kadar 7 kürt partisi kapatıldı, 2 partide kendini fesih etti.
Albert Einstein‘ın meşhur bir sözü var. “Aynı yöntemi defalarca izleyip bundan farklı sonuçlar bekleyenler ahmaklardır” diye. HDP ve türevi partiler siyaset arenasında oldukları yakın tarihimiz boyunca terör örgütü PKK ile arasına sınır koyamadığı için kaybeden tarafta oldu. Oysaki yola; Biz Kürt halkının sorunlarını silahla değil siyasetle çözüleceğine inanıyoruz, dese kandille arasına mesafe koysa Türk siyasetinde üvey evlat olma sıfatından kurtulur ve kapatılma tehlikesi yaşamazdı. Ama HDP ile PKK arasında organik bir ilişki var.
Öyle ki Gara’da esir alınan bir askerimizin kanser hastası annesi AK Parti milletvekili Öznur Çalık vasıtasıyla HDP’li Pervin Buldan’la temas kuruyor. Pervin Buldan PKK’lı bir teröristle temas kuruyor ve ondan ” Esirlerin sağlık durumu iyi bir süre misafir edilecekler” mesajını alıyor. Sonrasında olanlar malumunuz. O asker ve beraberindeki 12 devlet görevlisi düzenlediğimiz kurtarma operasyonunda PKK tarafından şehit ediliyor.
HDP eş başkanı Demirtaş 2015 Kobani olaylarında Kürt halkını sokağa dökülmeye isyana çağırıyor. Yaşanan sokak olaylarında yüzlerce vatandaşımız ölüyor yada yaralanıyor. Bundan sonra Kürt siyasetinin parti kapatılmasıyla karşı karşıya gelmemesi için yapması gereken; içine Türkiye topraklarını da alan Kürdistan devleti kurulması rüyasından vaz geçmeleri, Kandille aralarında ki organik bağı sona erdirmeli, Kürt halkının sorunlarını sadece siyasi mecrada çözeceklerine söz vermelidirler.
Mısırla Normalleşme Adımları
Geçtiğimiz ay Türk heyeti Mısırlı yetkililer ile görüşmek üzere Kahire’ye gitti. Bu önemli bir gelişmeydi çünkü yıllardır Mısır-Türkiye ilişkilerinde sorunluydu. Bu uzunca bir süredir hükümetler nezdinde yapılan ilk görüşme oldu. Bu hamleye iki ülke arasında atılan normalleşme adımı da diyebiliriz. Türkiye son yıllarda komşularıyla ya da bölge ülkeleriyle kavgalı bir siyaset izliyordur.
Ama İngilizlerin meşhur bir sözü vardır. ” Dış politikada aşk yoktur, çıkarlar vardır” Mısır politikamızı anlamak için son yıllarda Mısır’da neler yaşandı ona da bir bakmak gerekiyor. 2012 yılında Tunus’ta başlayan ve tüm Ortadoğu’yu saran Arap Baharından Mısır’da etkilendi. Kahire’de Tahrir meydanına toplanan on binlerce Mısırlı, ülkeyi on yıllardır dikta ile yöneten Hüsnü Mübarek’i protesto etti. Görevi bırakmasını talep ettiler ve ülkeye demokrasinin gelmesini istediler. Mübarek halkın baskısına dayanamadı ve görevinden istifa etti.
Mısır tarihinde ilk kez başkanlık seçimleri yapıldı ve göreve Mursi geldi.2013 yılında Kahire’ye gittiğimde konuştuğum halk demokrasi geldiği için çok memnundu. Mursi’den memnundular ve Mübarek’i lanetle anıyorlardı. Seçimle iş başına gelen Mursi’yi sadece Mısırlılar değil hükümetimiz de çok seviyordu. Türk-Mısır ilişkileri çok güzel bir dönemi yaşıyordu. Ancak aradan bir kaç yıl geçtikten sonra general Sisi darbe yaptı ve devlet başkanı Mursi’yi hapse atıp kendisi başkanlık koltuğuna oturdu. Mısır demokrasisi için Arap Baharı ölü doğan bir bebek gibi oldu maalesef.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sert tepki gösterdi ve ” Darbeci Sisi” dedi. Erdoğan fevri bir tavır gösterdi ve Mısırla köprüleri attı. Mısırla ilişkilerimiz koptu. Olaya duygusal yaklaşan Erdoğan’ın yanıldığı bir nokta vardı. O da; Dış politikada aşk yoktur çıkarlar vardır. Geç de olsa Erdoğan hatasından döndü ve Mısır’a geçen hafta bir heyet gönderdi. Bu normalleşme adımıydı. Yalnız unutmamalıyız ki Mısır’ı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri destekliyor. Bu iki ülke Mısır’a ekonomik destek veriyor. Türkiye’nin bu saydığım iki ülkeyle arası kötü. O yüzden bu iki ülkenin Mısır’ın Türkiye ile barışmasını istemez. Ancak Mısır da denge politikası güdüyor ve Türkiye ile çatışmak istemeyecektir.
Libya ile deniz yetki alanları anlaşması yaptık ve Türk kıta sahanlığı ile Libya kıta sahanlığını birleştirdik. Eğer Mısır ile normalleşme sağlanırsa benzer bir anlaşmayı Mısırla yapabilirsek; Doğu Akdeniz’de söz sahibi çok güçlü bir konuma gelebiliriz. Mısır’a yaptığım seyahatte gördüm ki; kahvelerde içilen çaylar aynı, dinimiz aynı insanlarımız örf ve adetlerimiz benzer.
Kahire’de Selahaddin Eyyubi’nin yaptırdığı bir kale var. Kalenin surlarının içinde adeta küçük bir şehir var. Camisi, müzesi vs. Orada Mısır askeri müzesine gittiğimde giriş koridorunda ki manzara beni çok etkilemişti. On metrelik bir koridor. Ve koridorda sağlı sollu dizimiş ay yıldızlı al bayrağımız. Mısırlılar kendilerine tarih boyunca hükmeden ülkelerin bayraklarını müzelerinde sergiliyorlardı. Mısır yüzyıllarca Türk egemenliğinde kalmış ve toplumlar birbirinden etkilenmiş. Mısır halkı kardeş bir halk. O yüzden zaman Mısırla yeniden normalleşme zamanıdır diyorum.