“Hayır” diyebilmek, duygusal zekânın bir yansımasıdır. Sınırlarınız, kim olduğunuzdur. Hayır demek, kendi ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı farkında olmak için önemlidir.
İyi bir sınırlama kendinizi güvende hissetmeyi sağlar, özgüveninizi artırır. İnsanlar hayır dediklerinde daha fazla özgürlük ve kişisel kontrol hissederler. “Hayır” demek, kaba veya saygısız olduğunuzu göstermez. Sınırlar başkalarını kontrol etmek için değil, kendi iyiliğiniz içindir.
Neden “EVET” diyoruz?
Hayır demenin bencillik olduğunu düşünürüz. “Hayır” dediğimizde ilişkilerimizin zedelenebileceğini düşünürüz, hatta ilişkilerin bitme noktasına gelebileceğinden endişe duyarız ve bu kaygılar hayır dememizi engeller. Çevremizdeki kişilerin bizi kabul etmesi için, onaylanmak için her şeye evet deme zorunluluğu hissederiz. Yalnız kalma ve terk edilme riskini hissettiğimizde evet deriz. Çatışmalardan kaçınmak, uyumlu olmak isteriz.
Sınırlarımızı belirlemek ve onlara sahip çıkmak, duygu ve düşüncelerimizin görülmesine, ihtiyaçlarımızın karşılanmasına, ilişkilerimizden beslenebilmemize, kendimizle daha şefkatli bir ilişki kurmamıza ve yaşamımızdan daha fazla keyif almamıza olanak sağlar.
Hayır diyememek, bedensel ve ruhsal sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen durumları beraberinde getirir. İşlerin üstesinden gelinememesi ve zaman yönetiminin sağlanamaması sonucu, kişiler yaşadıkları stres ve gereksiz öfkeyle başa çıkmak zorunda kalırlar. Bu durum özgürlüğün azalmasına ve yaşamın daha da karmaşık bir hale gelmesine sebep olur.
Özgüvenimizi yükseltmek için öncelikle kendimize güvenmek ve kendimizi kabullenmek, kendimizi sevip kendi değerimizi korumak önemlidir. Kişisel sınırlar, başkaları tarafından manipüle edilmek, kullanılmak veya ihlal edilmekten kendimizi korumak için oluşturduğumuz fiziksel, duygusal ve zihinsel sınırlardır.