İnsan ırkının gelişim sürecinde gerçekleştirdiği devrimler birçok alanda hayatımızı kolaylaştırmış olsa da doğaya ve sağlığımıza verdiği zararları günden güne hissetmeye başladık.
Ormanların azalması, fosil yakıtların artan kullanımı, sanayi devrimi, uzaya fırlatılan roketler gibi ve daha nice zararlı faaliyetler hava kirliliğine yol açmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre hava kirliliği, dünya genelinde dakikada 13 kişinin ölümünden sorumludur ve küresel düzeyde ölüme yol açan çevresel risklerin en başında yer almaktadır. Hava kirliliğinden en çok gelişmekte olan ülkeler etkilenmektedir.
Soluduğumuz havadaki ana kirleticiler; kükürt dioksit, azot dioksit ve ozondur. Bu zararlı maddeler, vücudumuzda özellikle solunum sistemi başta olmak üzere, kalp-damar ve sinir sistemlerinde de ciddi sağlık sorunlarına yol açmakta ve yaşam süremizi kısaltmakta, hayat kalitemizi bozmaktadır. Hava kirliliğinin bütün dünyada kalp-damar hastalıklarından kaynaklı ölümlerin %19’undan sorumlu olduğu belirlenmiştir.
Kirli hava vücudumuzda birçok organa zarar vermektedir. Nörolojik etkileri doğrudan veya dolaylı olabilmektedir. Kısaca bu etkileri değerlendirelim.
Uyku kalitemizi negatif yönde etkilediği yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Horlama ve hırıltılı solunum gibi uykudaki solunumsal semptomların ozon ve kükürt dioksit gazları ile belirgin ilişkisi olduğu gösterilmiştir. Uyku kalitesinin bozulması özellikle uyku-apne sendromu gibi birçok hastalığa yol açmaktadır. Sinir sistemi ve kardiyovasküler sistem bu hastalıklardan olumsuz yönde etkilenmektedir.
Hava kirliliği, akciğerlerde immün yanıtı bozarak, kronik nörolojik hastalığı olan kişilerde hastalığın seyrini olumsuz etkilemektedir.
Kirli havada bulunan birçok zararlı partikül doğrudan merkezi sinir sistemine girerek nörotoksisite ve nöroinflamasyona neden olabilir. Nöroinflamasyon beyinde bulunan hücrelerin zarar görmesine sebep olmaktadır.
Uzun süreli hava kirliliğine maruz kalma ile bilişsel bozukluk ve nörodejenerasyon ilişkisi gösterilmiştir. Bilişsel bozukluk özellikle unutkanlık semptomu ile karşımıza çıkmaktadır fakat bu sürecin sonunda ilerleyici nörodejeneratif (demans, parkinson gibi) hastalıklar karşımıza çıkabilir. Ayrıca; yapılan çalışmalarda hava kirliliği nörolojik hastalıkların hastaneye yatma riskini ve hastanede kalma süresini artırmıştır.
Son olarak yapılan çalışmalarda, hava kirliliğinin; ruhsal hastalık riskinde artışa, mevcut ruhsal hastalıklarda kötüleşmeye, psikiyatrik nedenlerle hastane başvurularında ve yatışlarında yükselişe neden olan faktörlerden biri olduğuna, ayrıca intihar düşüncesi ve eylemiyle de ilişkisine işaret etmektedir.
Sonuç olarak; soluduğumuz her nefes çok önemlidir. Kirli hava bize uzun dönemde zarar vermektedir. Havamızı kirletmemeye özen gösterelim.
Sağlıklı günlere…