Güz Sonatı(Autumn Sonata) filmi, yönetmen Ingmar Bergman’ın 1978 yılında yayınladığı İsveç- Alman yapımı drama filmi olarak karşımıza geliyor.
Genel itibariyle incelediğimiz zaman film aile ilişkilerinin kopuk noktalarını çarpıcı bir şekilde izleyiciye yansıtıyor. Özellikle bu durum anne-kız ilişkisi bağlamında inceleniyor. Çocukluktaki yaşantılarımız, travmalarımız ileriki hayatımızın temellerini oluşturuyor. Kendimize göre şekillendirdiğimiz kimlik çocukluk yaşantılarından mutlaka etkileniyor. Filmde yer alan bir replik bu durumu şu şekilde yansıtıyor:
“Kişi nasıl yaşaması gerektiğini öğrenmeli. Her gün üzerinde çalışıyorum. En büyük engelim kim olduğumu bilememem. Kör gibi el yordamıyla arıyorum. Eğer birisi beni olduğum gibi severse, sonunda kendime bakmaya cesaret edebilirim belki.”
Hayatımız boyunca aradığımız benliğimiz ve zaman zaman yoğun bir şekilde hissettiğimiz değersizlik duygusunun aslında çocukluk yaşantılarından etkilendiğini net bir şekilde yansıtan olay örgüsü, filmde izleyiciye içten bir şekilde hissettiriliyor. Eva karakterinin çocukluğunda, hayattaki tek amacı başarıları olan annesiyle gelişen kopuk ilişkisi, ileriki yaşamında travmalarla ve değersizlik hisleriyle kendini belli ediyor.
Hiç şüphesiz ki filmin en çarpıcı sahnesi Eva’nın annesi Charlotte ile olan hesaplaşma sahnesidir. Özellikle bu sahnede Eva’nın yaşadığı mutsuzlukla beraber aslında annesinin de kendi içinde incinmiş olduğunu hatta sevgiye aç olduğunu görüyoruz. Eva’nın söylediği bu replik bu durumu şu şekilde yansıtıyor:
“Annenin mutsuzluğu kızının mutsuzluğudur.”
Baktığımız zaman insanın duygusal ihtiyaçlarından olan sevmek ve ilgi duygusunu kişi, ilk güvenli bağlanmasını oluşturduğu ailesinde hisseder. Bu duygu eksik olduğu zaman belki de nesiller boyu devam eden ve çocukluktan başlayarak kişiyi ilerde etkileyecek travmalara dönüşür. Bu durumu anne rolündeki Charlotte karakterinin şu sözleriyle görüyoruz:
“ Hiç olgunlaşamadım. Yüzüm ve vücudum yaşlandı. Anılar ve tecrübeler elde ettim ama içimde henüz doğmamıştım bile.”
Bu bağlamda inceleyecek olursak film, günümüzde dahil olmak üzere aile ilişkilerinin bu kopuk noktalarını izleyicide derin bir şekilde hissettirerek, kişinin kendisini ve bu ilişkilerini sorgulamasını sağlıyor.