Samsun Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde görülen ‘güneyli yakut renkli arı kuşu’ Türkiye’de görülen 500’üncü kuş türü oldu.
Güneyli yakut renkli arı kuşu (Merops nubicoides) Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ornitoloji Araştırma Merkezi tarafından yürütülen ve Fransa Küresel Çevre Fonu (FFEM) tarafından desteklenen Kızılırmak Deltası İzleme ve Veri Yönetimi projesi kapsamında gerçekleştirilen arazi çalışması sırasında, kuş araştırmacısı Nizamettin Yavuz tarafından fotoğraflandı. Bu kayıt, Türkiye’ye 500’üncü kuş türünü, Kızılırmak Deltası’na da 365’inci kuş türünü kazandırmış oldu.
‘NORMAL DAĞILIM ALANININ DIŞINA ÇIKMIŞ’
Arazi çalışmaları sırasında türü gözlemleme fırsatı bulduğunu söyleyen OMÜ Ornitoloji Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, Türkiye’de gözlenen 500’üncü türün, bilinen en kuzey kaydının Uganda’da olduğunu ve burada gözlemlenmesinin son derece sıra dışı ve beklenmedik bir gözlem olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Yavuz, “Ülkemizde yaygın olarak bulunan yaz göçmeni bir tür olan arıkuşu sürüsüyle birlikte Kızılırmak Nehri kıyısında yeni biçilen bir tarla yakınlarında diğer arı kuşları ile havada böcek avlayarak beslendiklerinden, uzun uzun izleme şansı yakaladık. Bizler için keyifli anlardı. Göçmen olan bu tür, Sahra’yı hiç aşmamış. genelde mart ayında bulunduğu alanı terk ederek kuzeye doğru göçler yaptığı biliniyor. Ama ilk defa bu kadar kuzeyde kaydedilmiş. Muhtemelen bu birey diğer arı kuşlarını takip ederek normal dağılım alanının epey dışına çıkmış” dedi.
Kızılırmak Deltası’nın kuş tür çeşitliliği açısından Türkiye’nin en zengin alanı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yavuz, “Yaklaşık 25 santim boya, 45 gram ağırlığa sahip güneyli yakut renkli arı kuşu, yakut rengi tepesi ve kuyruk altı, kiremit kırmızısı sırtı ve pembemsi alt gövdeyle kolayca tanınabilecek bir kuş türüdür. Kızılırmak Deltası’nın sahip olduğu kumul, göl, akarsu, çayırlık, sazlık, çalılık, subasar orman, tarım alanları gibi pek çok farklı habitata sahip olduğunu, dolayısıyla tür çeşitliliğinin de bu oranda oldukça zengindir. Biyoçeşitliliğin korunması için her tür ve boyutta doğal alanın korunması gerekiyor.
Biyoçeşitlilik kaybının sağlığımız başta olmak üzere birçok şeyi tehdit edebilir. Biyolojik çeşitliliğin gelecek nesiller için muazzam değere sahip küresel bir varlık olduğu giderek daha fazla kabul görmekte, ancak bazı insan faaliyetleri nedeniyle türlerin sayısı önemli ölçüde azalmaktadır. Bu konuda kamu eğitimi ve farkındalık çalışmaları oldukça kıymetli” diye konuştu.