Göçmek ihtiyaç olmuş insanlara. Göçebe ruhlar halinde dolaşıyoruz dünyanın üzerinde, evrenin içinde. İz bırakan göçebe ruhlar…
Dalından bir yaprak düştü; şimdi kim bilir nerde? Belki bir yere sürüklendi belki toprağa karıştı bilmiyoruz. İnsanlar da bir yaprak gibi sürekli bir yerden başka bir yere sürükleniyor hayatın içinde.
Göçebe ruhlarız evrende. Bir gün bir yere başka gün başka yere konan… Hayatın akışına göre sürükleniyoruz.
Düşlerimize, meşguliyetimize göre vardığımız yerler değişiyor çoğu kez. Her zaman da istediğimiz yere de varamıyoruz gerçi, o da başka mesele.
Dünya küçük dedikleri bu olsa gerek. Herkeste bir telaş, bir tasa varken de kimse anımsadığınız yerde anımsadığınız şekilde durmuyor. Dünyanın kanunu olsa gerek sürekli bir değişiklik içindeyiz.
Bugün buradayız fakat yarın nerede olacağımızla ilgili bir garanti yok. İster yer olarak ister konum olarak.
İnsanoğlu konargöçer şekilde devamlılığını bir şekilde sağlıyor. Kimin hangi taşın altından çıkacağını kestirmek zor. Hiç ummadığınız yerlerde hiç ummadığınız insanlarla karşılaşmak mümkün.
En önemlisi de sürekli bir sirkülasyon içinde olmak. Sürekli bir akış ve hareketlilik var. Gün içinde bile ne kadar çok yerde bulunabiliyoruz. Sabit durmak insanın doğasına da aykırı olsa gerek. Bu döngünün içinde geçtiğimiz ve bulunduğumuz her yeri de değiştiriyoruz ister istemez; olumlu veya olumsuz yönde. Kimi göçerken gül bahçesi bırakıyor kimi de dikenlerle dolduruyor geçtiği yerleri; orası da insanların kişiliğine kalmış biraz.
En nihayetinde göçebe ruhlarken iyi veya kötü bir iz bırakıyoruz arkamızdan. Bıraktığımız iz neyse onunla da hatırlanıyoruz. Sonunda bitecek bir hayat var elimizde bir de ruhumuz var sonunda. Şu an nerede olmamız gerekiyorsa orada olmak lazım belki de.
Hayatın bizi sürüklediği yerden çok olmak istediğimiz yerlere özlemimiz. Bıraktığımız yerlerde vardı bir eksik veya bir fazla demek ki. Göçmek ihtiyaç olmuş bir yerde de insanlara. Göçebe ruhlar halinde dolaşıyoruz dünyanın üzerinde, evrenin içinde. İz bırakan göçebe ruhlar…