Hep duyarız, “Nereye gidiyor bu gençlik” diye. Gençler ne istiyor? biz bu giden gençliğin ne istediğini ve problemlerini bir kaç soruda ele alacağız.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, ülkemizde ki 15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 893 bin 750 kişi olarak kaydedildi. Genç nüfusun yüzde 51.3’ünü erkek nüfus, yüzde 48.7’sini ise kadın nüfus oluşturuyor. Peki yaklaşık 13 milyon genç ne istiyor ? Saygınlık, güven, hoşgörü, eğitim, gelişim, belki de iyi bir kariyer ?
Yaklaşık 2015 yılından itibaren gençlerle beraber olan biri olarak ülkemizde ki en büyük problemlerden biri olarak gördüğüm, gençlerin istismar edilmesidir. Ne demek bu istismar peki ? İstismar, gençleri kariyer, iş veya kayrılma umudu verilmesi olarak ifade edebiliriz. Biraz daha açıklamak gerekirse, sen gel biraz burada iş öğren duruma göre seni ilerde işe alabiliriz. Ya da sen gel şu çalışmayı yürüt seni yurt dışında şu projeye göndeririz gibi umutlar vererek gençlerin zamanının ve enerjilerinin çalındığı en büyük kul hakkıdır. Bu gençleri uzakta aramanıza gerek yok etrafımızda binlercesi var…
Sakarya Üniversitesi Ebelik öğrencisi olan İlkin Kurtulmuş’a göre gençler olarak yaşadığımız en büyük sorun “heves kırıcılığı” ne zaman ki bir yenilik, güzellik yapmak istese gençler, hemen ” e sen gençsin tabi bilmem kaç yıl daha çalış sonra kalacak mı bu idealistliğin, bende başlarda yenilikçiydim de ne oldu, deneyimsizsiniz, her şey öyle güllük gülistanlık olmaz” gibi laflar duymak feci şekilde gençlerin önünü kesiyor. Belki eski kötü düzeni değiştirmek istiyor hop bir taş, belki bir güzellik katmak istiyor hop bir engel. Hep bir umutsuzluk aşılamak ve ‘ileride senide göreceğiz’ tavrı. Bu bizleri aşırı derecede yoruyor ve birçoğumuz bir zaman sonra bunlara inanmaya başlıyoruz. Diyerek kendilerini sürekli aşağı çeken insanların olması gençlerin önündeki en büyük engellerden…
Sürekli duyarız çevremizdeki insanlardan, özellikle de büyüklerimizden “Siz, bizim geleceğimizsiniz, yarınlarımızsınız.” Bu sözü söyleyen insanlar bana genellikle gençleri ayak altında çekmek için söyleme gereksinimi duyduğu kanısı uyandırır bende. Gençler, yarınlar olmak istemiyor, bugünden yarını inşa etmek, bugünden elini taşın altına koymak, bugünden sorumluklar alarak yarınlara iyi bir şekilde hazırlanmak istiyor. Gençler kendilerini güvenilmesini, sorumluluk verilmesini, hata yapmak, hatalardan ders çıkararak öğrenmek istiyor. Bunu her istediğinde karşısında hep “siz bizim geleceğimizsiniz” sözünü söyleyen büyüklerini buluyor.
Ülkemizde her yıl ortalama 797 bin genç üniversiteden mezun olup, kepini fırlatıp, diplomasını almakta. Peki sonrası? Gençlerin üniversiteden sonra karşısına çıkan en büyük problem iş tecrübesi istenmesi. Gençler, tecrübe isteyen firmalar yerine, gençlere değer veren firmalar arıyorlar. Kendilerini geliştirebilecekleri, geliştirirken öğrenebilecekleri ve en önemlisi severek çalışacakları firmalar arıyorlar. Ancak genellikle tecrübesiz oldukları için verilen tüm sorumlulukları kabul ederek verilen görevin altında ezilerek, mutsuz ve stresli bir zaman geçiriyorlar.
Denizli Gönüllü Gençlik ve Spor Derneğinin genç kurucusu olan Tayyibe Alhayes’e göre ise problem, öğrenilmiş çaresizlik! Gençler sürekli imkan olmadığından, fırsat verilmediğinden, zamanlarının olmamasından yakınıyor. Bulunduğum bir çok gençlik çalışmasında bu durumdan şikayet eden gençlerle sohbet ettim. Sözler hep şöyle bitiyordu. Zaten yapamam, zaten izin vermezler, neyi değiştireceğim ki? Dünyayı ben mi kurtaracağım sanki? Ama onum yok. Ama bunum yok. Düşünmek bile zor geliyor bazen, niye düşüneyim ki. İmkansızlıklara o kadar takılıyoruz ki imkanları hep kaçırıyoruz. Mücadele ruhumuzu kaybettiğimizi düşünüyorum. Aklıma şu söz geliyor. “Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısın. ” Yani işin özü gençlerin sorunlarının çözümü yine gençler. Sorun olmaktan ziyade çözüm olmaya odaklanmalıyız. Üreten, araştıran ve inandığını savunan.
Sonuç olarak baktığımızda ise gençlerin ortak noktada ki en büyük problemi yeterli saygıyı ve değeri görememeleri olduğunda karar kılıyoruz. Gençlerin kendilerine ket vuracak kişilere değil, kendilerini ileriye götürecek büyüklerine ihtiyacı var. Unutmayalım ki hep söylediğimiz Gençler bizim geleceğimizdir sözü ancak onları bugünden hayata dahil edebildiğimizde iyi bir geleceğimiz olacaktır.