Çocuğunu bu hayatta başarılı ve mutlu görmek her anne babanın en büyük isteğidir. Bazen farkında olmadan onun karşılaşabileceği sorunları en aza indirmek amacıyla çaba harcarlar. Mutsuz olup üzülecek diye endişelenirler.
Çocuğunun karşılaşacağı muhtemel sıkıntı ve problemleri o karşılaşmadan ortadan kaldırma isteği duyarlar. Fakat bu davranış, çocuğunun yerine geçerek onun yüzleşeceği sorunları çözmeye kalkarak, çocuğunun zorluklarla baş edebilme becerisini kazanamamasına sebep olur. Böylece hayatta her hangi bir sorunla karşılaştığında kendi çabası ile bu durumdan kurtulabilme bilincini kaybedecektir. Sürekli gelip birinin problemini çözmesini bekleyecektir. Her hangi bir kurtarıcı bulamadığı takdirde çöküntüye uğraması kaçınılmaz olacaktır. Böyle bir şeyin alışkanlığa dönüşmesi oldukça sakıncalıdır. Yetişkin olduğunda böyle bir karakter özelliği taşırsa ikili ilişkileri olumsuz etkilenir.
Aslına bakıldığında çocukların yaşlarına uygun bir oranda hüzün hissini yaşamaları ruhsal gelişimleri için destekleyici olmaktadır. Anne babalar, çocuklarını olumsuz duygulardan kurtarmak yerine bu duyguları yaşamalarına müsaade etmeli ve bu duygulara alan açmalıdırlar.
Çocukta kaygı uyandıran ve onu endişeye düşüren düşüncelerden kurtarmaya yönelik gösterilen çaba çocuğun kaygısını daha da arttırabilir.
Bu nedenle ebeveynler çocuğun duygularının farkında olmalı ve ona ölçülü bir şekilde destek vermelidir. Çocuğa içinde bulunduğu durumdan nasıl çıkabileceğine dair sorular yöneltebilirler. Böylece çocuk durumun geçici olduğunun farkına varacak ve olumlu düşünmeye yönelecektir. Çocuğuna zor zamanlarında tavsiye vermeyi değil, onu doğru düşünceye yöneltmeyi başaran anne babalar, çocuğunun kötü günlerle baş edebilme becerisini geliştireceklerdir.
Sonuç olarak anne babaların çocuklarının hayattaki zorluklara karşı deneyim kazanmalarına ölçüyü gözetmek kaydıyla alan açmaları gerekir. Böyle zamanlarda çocuğa yol arkadaşlığı yapmak ona yapılacak en büyük destektir.