Bursa’nın Orhangazi ilçesine bağlı Gedelek Mahallesi, Türkiye’nin turşu ihtiyacının büyük bölümünü karşılıyor. 2 bin nüfuslu mahallede, 50 imalathanede 2 bin kişiye istihdam sağlanırken, yılda 60 bin ton turşu ihracatı yapılıyor.
Yaklaşık 550 yıl önce Yavuz Sultan Selim tarafından vakıf köyü olarak kurulan ve ‘turşucu köy’ olarak bilinen Orhangazi ilçesinin kırsal Gedelek Mahallesi’nde kış sofraları için hazırlıklar başladı. Mahalle, Türkiye’nin turşu ihtiyacının büyük bölümünü karşılıyor. Mayıs ile ekim ayları arasında on binlerce ton turşuyu yapmak için yoğun mesai harcanan mahalledeki 50 imalathanede geleneksel yöntemlerle, kış sofraları için üretim hız kesmeden devam ediyor.
Adı turşu ile özdeşleşen 500 haneli, 2 bin nüfuslu Gedelek, 2 bin kişiye de istihdam sağlıyor. Bunlardan yüzde 80’ini ise kadınlar oluşturuyor. 70 yıldan bu yana dededen toruna miras haline gelen ve bugün üçüncü kuşak tarafından üretilen Gedelek turşusu 2017 yılında ise coğrafi işaret belgesi ile tescillendi. Gedelek’te ağırlıklı olarak salatalık, lahana ve biberler tamamen doğal yöntemlerle turşu haline getiriliyor.
YILDA 60 BİN TON ÜRÜNÜN TURŞUSU KURULUYOR
Çevre il ve ilçelerden gelen ürünlerin turşu haline getirildiği Gedelek’te, yılda 60 bin ton üründen turşu yapıldığını söyleyen Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erol Hatırlı, “Gedelek’te 50 tane imalathanemiz var. Ürünler genelde yakın çevre illerimizden geliyor. Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Kütahya, Afyonkarahisar ve ilçe olarak da Yenişehir’i söyleyebilirim. En çok salatalık, biber ve lahana turşusu yapılıyor. Karışık turşuda da bunun içine havuç ilave ediliyor. En çok üretilen ve tüketilen turşu türleri bunlardır. Biz sorduğumuzda her şeyin turşusunu yaparız diyorlar. Turşusu olmayacak, sebze ve meyvenin olmadığını söylüyorlar” ifadelerini kullandı.
Gedelek’in Türkiye’nin en büyük ve en çok turşu üretimi kapasitesine sahip mahallesi olduğunu söyleyen Hatırlı, sadece iç pazara değil, yurt dışına da üretim yapıldığına dikkat çekerek, “250 milyon liralık kısmı iç pazara veriliyor. 10 milyon dolarlık kısmında da ihracat gerçekleştiriliyor. En başta Almanya, sonra İngiltere, Güney Afrika, Katar ve Kuveyt’e ihracat yapılıyor” dedi.
‘TURŞU GÖÇÜ’ NÜFUSU İKİYE KATLIYOR
Sezonla birlikte mahallenin nüfusunun ikiye katlandığını söyleyen Gedelek Mahallesi Muhtarı Mehmet Dönmez, “Köyümüzün nüfusu yaz-kış değişiyor. Yaklaşık olarak 2 bin nüfusu var. 500 hane. Ama yazın 5- 6 bin civarına çıkıyor nüfus. Üretim merkezlerinde çalışanlarla nüfus artıyor. Bir de bizim burada çift ikametli vatandaşlarımız var. Turşu yapıp, İstanbul, Ankara, İzmir’de satıyorlar. Yaz mevsiminde burada turşularını yapıp dönüyorlar. Zaten İstanbul’un turşusunun yüzde 99’unu Gedelek karşılıyor. Mahallenin yüzde 90’ı turşudan bir şekilde para kazanıyor. Etraftaki köylerden gelip çalışıyorlar. Gedelek köyü çevreye büyük bir istihdam sağlıyor. Türkiye’nin her yerinden sebze geliyor. Burası İstanbul hali gibidir. Sebzeler gelir, turşu yapılır ve İstanbul ile Türkiye’nin çeşitli yerlerinde satışa sunulur. Özellikle perakende de damak tadı olarak köy usulü, ev usulü yapıldığından üzerine turşu yoktur” diye konuştu.
‘İNSANIN BİLE TURŞUSUNU YAPARIZ’
Turşunun limonla mı, sirke ile mi daha iyi kurulduğu yönündeki tartışmalara da üretim çeşitliliği ile son noktayı koyduklarını söyleyen Dönmez, şunları söyledi:
“Limonla yapılan turşularımız ayrı, sirke ile yapılan turşularımız ayrı. Ama en iyisi Gedelek’in ustalığı. 70 yıllık bir tecrübe var. Bu az bir tecrübe değil. Bizim suyumuzu da Türkiye’nin her yerinde gezseniz bulamazsınız. Turşu için sanki Allah bu suyu bize özel verdi. Kalsiyumu, mineralleri yüksek. Tam turşu için ideal bir su. Biz her şeyin turşusunu yaparız. İnsanı bile getirsinler, hemen turşusunu yapalım gönderelim.”
En çok tercih edilen turşuların ise bamya ve sarımsak turşusu olduğunu belirten Dönmez, “Son zamanlarda bamya turşusu sürüm yapıyor. Yemek yapıyorlar. Sarımsak turşusu ise her derde deva. Sarımsak turşu olmadan evvel yediğinde insanları rahatsız eder. Turşu olduktan sonra hiçbir özelliğini kaybetmez, fakat yediğin zaman karşındakini de rahatsız etmez. O yüzden çok tercih ediliyor” dedi.