Geçmişten günümüze tiyatro.. Tiyatro düşüncesi, insanlık tarihi ile beraber ilerlemiş, içinde bulunduğu tarihin siyasal ve toplumsal koşullarından etkilenerek gelişimini sürdürmüştür.
Bu süreçte örneğin Antik Yunan’da estetik kaygı güdülmüş, Antik Roma’da ise insanları topluma kazandıran bir araç olmuştur. Bu yazıda da tiyatroya tarih boyunca yüklenen işlevler ele alınmıştır.
Bu dönemin düşüncesinin odağı insan ve insanın doğayla ilişkisi olmuştur. Nihayetinde de sanat kavramı hakkında pek çok düşünce ortaya atılmıştır. Örneğin, Platon, ”Devlet” adlı eserinde sanatın toplumu eğittiğine değinir. Toplumu eğitmeyen tiyatroyu zararlı bulmaktadır.
Antik Yunan’da tiyatro düşüncesinin ritüel yapısı değişerek farklı bir boyut kazanmıştır. Tiyatroya eğitim amacı yüklenmiştir. Bu noktada tiyatroda insana zarar veren duygular işlenmiş, seyircinin bu duyguları yaşayarak tüketmesi istenmiştir. Bunun sonucunda da seyirci katarsis yaşayacaktır.
Aristo’ya göre katarsis kavramı, insanın kendisine zarar veren duygulardan arınma hali olarak tanımlanmıştır.
Tiyatroda Doğu-batı kültür medeniyeti etkileşimi oldukça fazladır. Eski Türk tarihine bakarsak meddah, köy seyirlik oyunları, orta oyunları, karagöz ve Hacivat Türk tiyatro tarihinin tiyatroculuğunu geliştirmesini sağlamışlardır. İnsanlar tiyatroya çok merak salmış ve günden güne tiyatro ve tiyatro oyunculuğuna olan merak artmıştır.
Türkiye’de tiyatroyu incelemek istediğimizde geleneksel ve modern olmak üzere iki döneme ayırabiliriz. Geleneksel Türk tiyatrosu yazılı bir metne dayanmayan, doğaçlama olarak oynanan oyunlardır. Şarkı, dans ve söz oyunları yer alır. Güldürü ön planda olsa da oyunların ders verici bir yanı da vardır. Kostüm, dekor ve ışık geleneksel tiyatroda yok denecek kadar azdır. Karagöz ve Hacivat, orta oyunu, meddah, köy seyirlik oyunları örnek olarak verilebilir.
Modern tiyatronun Türkiye’ye gelmesi ise Tanzimat döneminde olmuştur. Batılılaşma çabalarının etkisinin görüldüğü bu yıllarda, Güllü Agop tarafından Osmanlı Tiyatrosu isminde bir topluluk kurulmuştur. Dönemin ünlü edebiyatçılarının yazdığı oyunlar ve yabancı dillerden Türkçe’ye kazandırılmış çeviriler bu topluluk tarafından Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelenmiştir.
Eleştirel-gerçekçi yaklaşım Cumhuriyet’in ilk yıllarında yazarların en çok tercih ettiği biçim olmuştur. Siyasi, ekonomik, kültürel sorunlar ve işçi-köylü kesimin sorunları 1950’li ve 1960’lı yıllarda ağırlıkla işlenmiştir. 1980’li yıllarda dönemin siyasi ortamının de etkisiyle oyun yazarlığında bir durgunluk yaşanmıştır.
Önemli yazarlarımız arasında, öz ve biçim konusuna yenilikler getirmiş Haldun Taner, bulvar komedisi olarak adlandırılan güldürü oyunlarının yazarı Haldun Dormen, töre güldürüsü tarzındaki oyunlarıyla Musahipzade Celal ve üretkenliğiyle Türk Tiyatrosu’na önemli katkılarda bulunmuş Turgut Özakman sayılabilir.
Tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır
-William Shakespeare
Yazımı tiyatro sürecimde beni en çok etkileyen alıntılardan biriyle bitirmek istedim. Tiyatronun hayatınızın bir köşesinde sizlere dokunabilmesi dileğiyle