Aslında bu yazımın başlığı Gazoz mu Efsane mi? olmayacaktı, ta ki TV’de Fenerbahçe’nin eski teknik direktörü Vitor Pereira ile tekrar anlaştığını görene kadar.
Herkese Merhabalar,
Öncelikle böyle bir internet haber sitesinde bana da yer verdikleri ve aralarına kabul ettikleri için Haberton.com ailesine teşekkür ederim.
Ben 31 yaşında, 5 yıl futbol hakemliği 5 yıl amatör futbolculuk ve hali hazırda amatör olarak antrenörlük yapan birisiyim. Ömrümün yarısından fazlası futbolun içinde geçmiştir. Yazılarımda da aklımın yettiğince, dilimin döndüğünce futbolun dillendirilmeyen yönlerini , söylenmeyen yanlışlarını ele alacağız. Ama sadece futbolla değil sporun her branşıyla ilgili yazılarımız olacaktır…
Aslında bu yazımın başlığı farklı olacaktı, ta ki TV’de Fenerbahçe’nin eski teknik direktörü Vitor Pereira ile tekrar anlaştığını görene kadar.
Gerçekten Ali Koç sağ gösterip sol vurmuştu. Portekiz ya da Alman ekolü derken tüm spor camiası boşta olan olmayan tüm hocalar için adet loto çekmiş ama kimse amortiden Pereira’nın vuracağını tahmin etmemişti. (Ya kimse gerçekten Ali Koç’un kafasındaki Fenerbahçe’yi bilmiyor ya da Ali Koç farklı bir şeyler deniyordu…)
Kim edebilirdi ki… 2015-2016 sezonunda savunma futbolu oynatıyor diye adeta kovalanan (Mourinho gelse savunmanın önüne otobüs çekse bizim taraftarlar yine beğenmez) ama oysa ki ligde son iki deplasmanda 5 puan kaybetmese şampiyon olabilecek, UEFA son 16’da Mehmet Topal’ın kırmızı kartı olmasa çeyrek finale çıkacak bir takımın hocasının tekrardan geri geleceğini kimse tahmin edemezdi. Sonuçta sezon başı en azından 4 büyük takımın şampiyonluk parolasıyla yola çıktığı, Avrupa’da bırak şampiyonlar ligini UEFA’da bile gruptan çıkmaların hayal olduğu futbol iklimimizde; Avrupa’da son 16 ligde de 2. olmak başarısızlıktan öte bir şey değildir herhalde…
İşte böyle bir durumda ”Gazoz Olma, Efsane Ol” sözü geldi aklıma. Vitor Pereira iyi kötü bir Fenerbahçe efsanesidir ! Ayrıca Galatasaray’ın başında efsanesi Fatih Terim, Beşiktaş’ın başında da yine efsanesi (hem de ilk sezonunda düşük bütçeyle takımını şampiyon yapan) Sergen Yalçın var… Bakalım bu efsanelerden hangisi ipi göğüsleyecek, hangileriyle gazoz kapağı gibi sezon sonu gelmeden yollar ayrılacak. Hep birlikte yaşayıp göreceğiz…
GENCİZ AMA TECRÜBESİZİZ
Önce futbolda Euro 2020, sonra da basketbolda Olimpiyat Elemeleri bizim için hayal kırıklığıyla geçti. Futbolda Avrupa’da üst düzey oynayan şampiyonluk yaşayan oyunculardan kurulu Milli Takım bırak galibiyeti puan bile alamadan, sadece 1 gol atarak turnuvayı tamamladı. Sonra da tecrübesizliğimizin kurbanı olduk denildi.
Bırakın kardeşim bu tatavayı. Euro 2016’daki 24 takımın 23’ü 32 – 33 yaş ortalamasıyla oynuyordu da bir tek biz mi genç ve tecrübesiz kaldık. Fransa takımı 22 yaşındaki Mbappe, İngiltere 21 yaşındaki Sancho, Ukrayna 18 yaşındaki Zabarni ile oynuyor da bizim oynamamız niye tecrübesizlik olsun… Üstelik oyuncularımız Juventus, Liverpool, Leicester, Fransa şampiyonu Lille gibi takımlarda oynuyorken…
Bizim tek eksiğimiz turnuva oynamayı bilmemek. Fatih Terim (ki çok severim kendisini) Adanalı geleneğiyle ”ya herro ya merro” deyip toplu hücum oynatırdı, Şenol Güneş de Trabzon’lu milliyetçi zihniyetiyle olsa gerek ” Çanakkale Geçilmez” oynamak istedi. Ama böyle turnuvalarda önemli olan oyunu rölantide tutup, ne çok hücum ne çok savunma yapıp, gerekirse 0-0’ı oynayabilmektir. İşte bizim beceremediğimiz, tecrübesiz olduğumuz kısım budur. Yani tecrübesizliğimiz sahadan değil saha kenarından kaynaklanmaktadır.
12 Dev Adam’a gelirsek… Cedi, Furkan, Ersan NBA’de yıllarını geçirmiş, Ömer Faruk NCAA’den NBA’e göz kırpmış, Alperen draftlara katılmaya hazırlanıyorken, Sertaç ve Buğrahan Ergin Ataman okulunda gelişip Euroleague şampiyonu olmuşken, bu takıma tercübesizliğimizin kurbanı olduk demek de yanlış bir düşünce olur… Kanada ile final oynarız diye bekleyip, Kanada elenince ayağımıza kadar gelen Olimpiyat Bileti finaline bile çıkamamak, ancak bu takımı kafa olarak hazırlayamayan kenar yönetiminin tecrübesizliğidir…
Yani tecrübesizlik saha içinden değil yine saha kenarından kaynaklanmaktadır…
İlk yazımın sonuna gelirken, tekrardan bana bu fırsatı veren Haberton.com adresine teşekkür ediyorum. Keyifle okumanızı ve ilgiyle takip etmenizi bekliyorum…