Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, “Gazetecileri dinlemeden basın yasası yapılmaz. Yasa temel insan haklarına, haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırıdır. Yasa toplumsal bir oto sansür dalgası yaratacaktır” dedi.
Meslek örgütleri, dezenformasyonla mücadele adı altında basın ve sosyal medyada yeni yaptırımların ön görüldüğü düzenlemeye karşı Ulus Atatürk Anıtı önünde yapılan protesto gösterisinde bir kez daha “Sansür yasasına hayır” dedi.
Ülke genelinde tartışmalara yol açan “Sosyal medya yasası” olarak bilinen Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul’dan sonra Başkent Ankara’da da meslek örgütü temsilcileri ve gazetecilerin yoğun katılımıyla protesto edildi.
Aralarında Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK-Basın İş Sendikası, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, KESK Haber-Sen, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın bulunduğu çok sayıda meslek örgütü sosyal medya ve dezenformasyon yasasına karşı çıktı. “Sansür yasasına hayır” sloganıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çankaya kapısı önünde planlanan protesto gösterisi gazetecilerin tüm girişimlerine rağmen valiliğin yönlendirmesiyle Ulus Atatürk Anıtı önüne taşındı.
Gazeteciler Cemiyeti’nin seçilmiş tüm kurulları, üyeleri ve il dışından farklı meslek örgütü mensuplarının bir araya geldiği eylemde, TBMM Genel Kurulu’na sunulacak olan Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ortak basın açıklamasıyla eleştirildi. “Özgür basın susturulamaz”, “Sansüre hayır” sloganlarıyla başlayan eylemde, gazeteciler sansüre dur demek için kalemlerini Atatürk Anıtı önüne bıraktı.
Medya Dayanışma Grubu adına Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin ortak basın açıklamasını okudu. Açıklamada gazetecilerin, meslek örgütlerinin görüşü alınmadan basın kanununda yapılan değişikliklerin kabul edilemez olduğunun altı çizildi. Cumhuriyet tarihinde basına yönelik en ağır yasal saldırı olarak nitelendirilen, basın tarihine kara bir leke olarak geçecek olan yasanın geri çekilmesi talep edildi. Toplumun haberleşme özgürlüğüne engel olacak ve hapis korkusu yayacak Anayasaya aykırı basın yasası reddedildi.
Meslek örgütleri adına ortak açıklamayı okuyan Bilgin, protestonun Meclis önünde yapılmasına izin verilmemesine tepki göstererek, “Eylemi TBMM önünde yapmak için girişimlerde bulunduk, gösteri hakkımız yasal olmasına rağmen bizlere burayı uygun gördüler. Sanırım bizi Meclisten uzaklaştırarak sesimizin TBMM’ye ulaşmayacağını zannediyorlar. Çünkü haksızlıklar karşısında susmayan basın, değil Ulus’a fizana sürülse sesini duyuracaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Gerek TBMM’de gerekse burada bugün bize destek vermek için aramızda bulunan muhalefet partisi milletvekillerine sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Umarım bu çabalar TBMM’de yasanın çıkmaması ve iade edilmesi için de başarıya ulaşır” dedi.
Bilgin, “Adı Basın Kanunu ama içinde basın yok, baskı var”
Dezenformasyonla mücadele kapsamında hazırlanan tasarı konusunda gazetecilere ve meslek örgütlerine söz hakkı tanınmadığını ifade eden Bilgin, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Basın Kanunu yenileniyor. Adı Basın Kanunu ama içinde basın yok baskı var. Adı Basın Kanunu ama içinde gazeteciliği geliştirmek yok hapis cezası, kapatma, internet basınına ağır denetim ve basın kartı iptalleri var. Haftalarca Meclis’te iktidar ortaklarına ‘Gazetecileri dinlemeden, dışlayarak bir basın yasası yapılamaz’ dedik, öneriler verdik, itiraz ettik ama nafile.
Tek bir cümlemizi bile dikkate almadılar. Bu nedenle ülkemizin en büyük basın meslek örgütleri olarak Türkiye’nin dört bir yanından buraya geldik. Basın tarihinde belki de bir ilki gerçekleştirerek tüm meslek örgütleri olarak bir dayanışma örneği gösterdik. Basın tarihine geçecek bu kareye imza attık. Yasayı geri çekin, basın yasalarını gazetecilere danışarak yapın diyoruz. Dinlemediler. Sanmayın ki bizler dezenformasyonun önlenmesini istemiyoruz. Ama bunun yolu yasadaki gibi hapis cezasından geçmez. Onurlu bir Yargıtay Hâkimi de Adalet Komisyonunda açıkça uyararak, bu yasanın uygulama sırasında yargıda karmaşa ve keyfilik yaratacağını söyledi. Ama onu da dinlemediler…” sözlerine yer verdi.
“Yasada yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler var”
Yasayla sadece gazetecilerin değil tüm toplumun haber alma ve ifade özgürlüğüne müdahalede bulunacak maddelerin yer aldığını, son yıllarda ekonomik sıkıntılarla boğuşan medyanın özellikle bu yasayla daha fazla dar boğaza gireceğinin altını çizen Bilgin, “Yasada yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler vardır. Öyle ki Anadolu basını hiçe sayılmış, gözden çıkarılmıştır. Anadolu’daki yaklaşık bin gazete, yaşam kaynakları olan resmi ilanları büyük oranda kesilerek, kapanmakla karşı karşıya bırakılacaktır.
Basın ilanlarının dağıtımına ilişkin değişikliklerle yazılı basına kilit vurduracak olan düzenleme, meslektaşlarımızın özlük haklarında da hiçbir iyileştirme içermiyor. Bunları söyledik, anlattık, yazdık ama dinlemediler. Bu yasa temel insan haklarına, haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırıdır. Yani Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa ile güvence altına alınan haklarımıza aykırıdır. Bu yönüyle sadece gazetecilerin özgürlüklerine değil tüm toplumun özgürlüklerine engeldir. Yanlış bilgiyi alenen yayma suçu oluşturup üç yıl hapis cezası getiren bu yasa tüm toplumu yazmaktan, eleştirmekten, sosyal medyada mesaj paylaşmaktan alıkoyacaktır. Yasa toplumsal bir otosansür dalgası yaratacaktır. Bu nedenle sadece gazetecilerin sorunu değildir” diye konuştu.
“Bu eylem tünelden çıkıştaki son yol ayrımıdır”
Son olarak yasanın uygulamada yol açacağı sorunlara işaret eden Bilgin, “Seçimlere bir yıl kala bu yasanın getirilmesi manidardır. Bu hapis cezaları toplumu yıldırmak için getirilmiştir. Yasa nasıl, kime, niçin uygulanacak? Bu uygulama Yargıtay üyesinin söylediği gibi yargıda pek çok karmaşaya ve soruna yol açacakken kabul edilmesi durumunda karmaşa nasıl önlenecektir? sorularını defalarca sorduk ama Mecliste bize hiçbir yanıt vermediler. Bu nedenlerle basın meslek örgütlerinin gücünü göstermek için buradayız. Bu eylem tünelden çıkıştaki son yol ayrımıdır. Hep beraber sesleniyoruz, bu yasada gazeteciler yok, gazetecilerin görüşleri yok, basın özgürlüğü yok! Bir kez daha bu yasada, korkutma, sindirme, hapse atma var diyoruz. Biz gazeteciler, meslek örgütleri olarak bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz. Yaşasın özgürlük, yaşasın demokrasi, kahrolsun sansür!” dedi.