Filtreli kahve, Filtreli su şişesi, Filtreli davlumbaz, Filtreli sürahi… Ve benzerlerinin ardından günümüzde yeni trend filtreli hayat !!!
Hayatımıza uzun yıllar önce giren Facebook, İnstagram gibi gün içerisinde vazgeçilmez durağımız, elimizden dilimizden düşmeyen, saatlerimizi geçirdiğimiz sanal mecralar…
Yediğimiz yemeği, süsleyip püsleyip içtiğimiz kahveyi sergilediğimiz, hayatımızı yaşadığımız ya da istediğimiz hayatı yaşıyormuşçasına aktardığımız pürüzsüz, mutlu sanallık..
Sunumsuz yemekler yenilmez, her fotoğrafta farklı fincan olmazsa kahvelerimiz içilmez hale geldi. Bir kare fotoğraf ve ardından gelmesi umut edilen beğeni ve yorumlar için yapılan fahiş alışverişler ise cabası…
Eleştiri yorumları olmazsa olmaz. Yorum kısmında birbirine girenler, görüş çatışması yaşayanlar, yazan kişiyi savunanlar, yerden yere vuranlar, iki değil bin parçaya bölünen karşıt gruplar mevcut!!! Paylaşılanların yararlı, güzel, abes ya da abartı olmasının hiç bir önemi yok çünkü kıskançlık duygularını artıran bu uygulamalar illa ki her şeye eleştiri yapma hakkını da tanıyor !!!
Herkes her bilgiye, ilme sahip!! Her konu hakkında sayfa sayfa yazı yazma yeteneğine sahip sosyal, sanal yazarlar kaynıyor bu mecra.. Kahvenin yanına, çayın yanına iyi giden kitaplar paylaşılıyor ama kapakları açılıyor mu bilinmez..
Kötü günümüzün olmadığı her şeyin güllük gülistanlık yaşandığı sanal alem, kötü gün yaşayanların kabusu haline geldi. Kendi ev hanımlıklarını, anneliklerini, eşliklerini sorgulatan bunun sonuncunda psikolojik olarak kişileri bozan bir hale geldi. Çünkü paylaşılan hayatlar ile kendi normal olan hayatını karşılaştıran kişi arada dağlar kadar fark olduğunu, kendinin yetersiz olduğunu hissediyor .. Çok uçların yaşandığı normal hiç hayatın nerdeyse olmadığı bir dünya burası.
Burası sanal dünya, burada filtre bol..
Tüm bu sanal yaşam furyasının sonunda ne mi oluyor?
Herkes fenomen olma derdine, bir yerlerden fark edilme, nereye olursa olsun bir yere tutunma derdine düşüyor. Ama kimse kendi gibi, kendi olarak fenomen olamaz tabi. Bunun için inişli çıkışlı hayatını düzenli tertipli göstermesi, kavgalı gürültülü evliliğini kocasını seven karısına hayran bir evlilik olarak yansıtması, cildini her daim pürüzsüz ve parlak göstermesi, her zaman mükemmel temizlikte olmayan evleri gıcır gıcır aktarması, yemek- bulaşık- çamaşır- ütü – temizlik – çocuklar – eş – dost – akraba ile uğraşırken her daim enerjik olduğunu, asla yorulmadığını, bir Süpermen edasında olduğunu kanıtlamak istemesi hayatımıza giren yeni bir filtre…
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol nasihatinin önemini yitirdiği yüzyılımızda olduğumuzdan başka görünmek, başkası gibi hissetmek, mükemmel hayatımız, sevgili kocamız / karımız, aşırı zeki çocuklarımız, tertemiz evimiz, bereketli sofralarımız ile düşman çatlatmak için filtre şart…
Tüm bunların en garibi ise paylaşılan şeylerin “no filtre” “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” adı altında paylaşılması..
Acınası ..
Gülünesi ..
Filtresiz bir hayat dilerim efendim.