The Staning of soraya dilimize çevrilmiş hali Soraya’yı taşlamak olan filmde İran’da bir köy’de yaşanan bir olay ele alınıyor.
Bir kadının hayatının bir kesiti olan çevresinde gelişen yan olay örgüsü yardımcı karakterler eşliğinde bazı detaylar haricinde film temel anlamda kadınlara bölgede yapılan zulmü işlemiştir. Film hakkında eleştiri yazımda şunlara yer vermek değinmek ve sizlerin görüşlerini yorumda almak istiyorum.
Filmde İslamiyet ve Şeriat başlığı altında işlenen büyük bir günah yer almaktadır. Filmde yanlış şeyler yaptığı ve uygun olmayan davranışlar sergilediği gerekçesiyle şeriat sistemine uygun olarak recim cezasına çarptırılarak öldürülen bir kadını anlatmaktadır. Filmin temelde konusu, işlenişi karakterlerin filmi izleyicisine aktarma biçimi son derece başarılı ve güzel ancak bir nokta filmi izlerken dikkatimi çekti.
Filmde gösterildiği gibi bazı ülkelerde şeriat geçerli yazımızda filmi eleştiriyor olsak ta şeriatı da daha doğrusu din başlığı altında uygulanan ve İslamiyet’e dayandırılarak var olmayan bir kurallar bütününü şeriat başlığı altında kullanmayı da eleştirmiş oluyoruz. İslamiyet dinimizin temel kaynağı da olan Kuran-ı Kerim’den en doğru şekli ile elde edilir. Bazı ülkelerin getirdiği ve İslamiyet başlığı altında doğru kabul edilen kendilerine ait kültür ve adetlerini dine yönelik anlatması ile bu dine mensup olmayan insanlar tarafından aktarılması insanların İslamiyet’i doğru tanımamasına veya İslamiyet’in güzelliklerine gölge düşürmektedir.
İslamiyet’i en doğru, en gerçek ve hiç değiştirilmemiş hali ile Kuran-ı Kerim’den ve hadis kitaplarından öğrenebiliriz bu doğrultuda Kur-an da yer alan bilgilere göre peygamberimiz eşleri bineklere binemediklerinde dizini yere koyar basarak binmelerini sağlarmış. Birçok rivayete göre de eşleri peygamberimiz için vallahi peygamber efendimizin sesini yükselttiğini dahi duymadık demişlerdir. Yine Hz. Yusuf peygamberimiz Hz. Züleyha’ya karşı son derece merhametli ve sevgi dolu davranmıştır. Bu dönemde peygamberimiz ve pek çok sahabemiz kadınlara, kız çocuklarına ve eşlerine son derece merhametli, hoşgörülü ve saygılı davranmışlardır. Bunları belirtmemin temel nedeni İslamiyet güzellik, hoşgörü, saygı, sevgi dinidir.
Şeriat bir hukuk sistemidir ve dini kurallara uygun olarak karar verilmesini temsil eder, ancak bu da tıpkı diğer dinler gibi değiştirilmiş ve insanların nefislerini temsil eder bir şekle getirilmiştir. İslam kan, korku, acı taşımaz. Filmde de bu konu üzerinde duruluyor İnsanlar İslamiyet’i bir ülkenin kültürü üzerinden değerlendiriyor ve sanki İslami sembollerde kullanılarak İslamiyet’te var olan bir durum dile getiriliyor gibi bahsedilmiş ve filmin son sahnesinde yer alan Batılı bir gazetecinin bu olayı öğrenerek gidip durumu tüm dünyaya duyurması ile yine sanki İslamiyet şeriat kültürü üzerinden bağdaştırılarak yapılan kötülüğü Batı iyi hale getiriyor gibi yansıtılmış.
Ancak bizler dinimizin de ilk emri olan ”oku” emrine uyarak okuyan, araştıran, sorgulayan insanlar olarak biliyoruz ki Batı dünyasın ‘da kadınların şeytan olduğu tartışılıyordu bir dönem, yine matbaa bulunduğu tarihlerde kilise insanların gerçek metinlere ulaşmasını engellemek adına kutsal kitabın basılmasına izin vermemişlerdi oysa İslam dininin peygamberi hem ezberletiyordu hem de yazıya geçmelerini sağlıyordu bu kutsal metinleri zira amaç farklıydı Batı’nın amacı insanlara yanlış bilgileri satmak iken İslam’ın amacı doğruları yaymak ve çok daha fazla insana ulaşmasını sağlamaktı.
İslamiyet ”oku” emretti çünkü doğrular, gerçekler okuyarak araştırarak elde edilir o halde sizlerin de görüşlerinizi ve bilgilerinizi yorumlara aktarmanızı bekliyorum ….