Elbette ki fikir ayrılıkları yaşarız insanlarla ve toplumla. Herkes aynı fikirde de olmak zorunda değil. Ama nedense öyleymiş gibi davranırız. Herkes birbirine tabi gibiymiş de aynı yöne bakmamız gerekiyormuş gibi.
Belki de en başından hata yapıyoruzdur. Fikirleri çatıştırmak olağan olsa da kendi çatışmalarımız çok da normal değil. Kendimizi anlatmaya çalışacağız derken köprüleri yıkmanın da manası yok.
Bazen de “Beyinlerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki silahsızsınız” diyesiniz gelir ki karşınızdaki sadece reddetmeye odaklanmıştır. Bazen fikri bile olmayan insanları sırf haklılık mücadelesi için girerler tartışmaya.
Aslında tartışan fikirlerimiz veya biz değilizdir. Egolarımızdır tartışan ve savaşan. Gerek varmış gibi herkes haklı çıkma mücadelesindedir. Eğer galip gelmeniz dünyayı daha iyi bir yer yapacaksa buyurunuz siz galip geliniz. Ama bunu yapmayacaksa da nefesinizi tüketmeyiniz.
Boşuna harcamayın enerjinizi de o güzel fikirlerinizi de. Bazen en sağlıklısı tartışma ortamından uzaklaşmaktır. Savaşta gibi hissedildiğinde özellikle bunu yapmak gerekir ki herkesin mental sağlığı yerinde kalsın.
Orta yol bulamadığınız veya herkesin anlayışı kendine, denilmediği hiçbir fikir tartışması ya da çatışması sağlıklı değildir.
Diğer yandan yapılması gereken de fikir alışverişidir zaten. Sınavda değiliz ve seçenekler silsilesinde yaşıyoruz. Standart sapma da her konuda hesaplanamayacağına göre gidilecek tek bir yol yok ve dahası tek bir doğru da olamaz bazı şeylerde.
Herkesin yaşantısı, kültürü ve bilgisi dahası dünya görüşü farklıdır. Aynı olsa zaten aşırı sıkıcı bir dünyada kendimizi aynada görüyor gibi hissederdik. Renk olmazdı, fikirler ayrı olmasaydı.
Aslına bakılırsa fikrin inceliği güzel. Öncelikle kabul görülmeyeceği de bilinse hoş karşılanmalı fikir alışverişleri.
Diğer şekilde de kabul edilsin edilmesin, dünyanın ve insanlığın iyiliğine olmalı her fikir; fikrin inceliği de burada zaten.