FED ve TCMB’nin kararları piyasaları nasıl etkiledi? borsa dolara mı yetişmeye çalışıyor? yeni ekonomi yol haritasında atılması gereken adımlar neler?
Ekonomi alanından Dünya’da herkesi meşgul eden ortak sorular ya da sorunlar bunlar. Bir çok kişinin bu olaylara bakış açısı farklı ama bu olayların doğurduğu sonuçlar ortada. Gündemden düşmeyen ve 2022’de çok tartışacağımız bu soruları Ekonomist Rahmi İncekara’ya sorduk.
İlk olarak takip edilen geçtiğimiz bu haftanın verisi Fed’in faiz ve varlık alım programındaki beklenen değişikliği oldu. Bu aslında bir yandan da beklenti dahilinde gelen kararlar küresel piyasaları nasıl etkiledi?
ABD Merkez Bankası’nın (FED) merakla beklenen Aralık ayı toplantısı sonuçlandı. Fed’in toplantı sonucundan verdiği mesajlarda; varlık alımında azaltım hızı 2 kat artarak 30 milyar dolar olarak belirlendi. Fed’in tahmini, 2022 yılı için 3 faiz artışı; 2023 için de yine 3 faiz artışı şeklinde oldu. 2024 yılı için ise 2 faiz artış beklentisi öne çıktı.
FED’in açıklamaları öncesi 1762 dolar olan ons Altın fiyatları, açıklamalar sonrası 1753 dolar seviyesine kadar gerilerken; ilerleyen saatlerde 1780 dolara yükselmiştir. FED sonrası, Dolar endeksi, sert bir hareketle 96.80 seviyesine tırmanırken, brent petrol 74 dolar seviyesini aştı. iEuro/Dolar paritesi ise, karar öncesi 1.1257 seviyesinde bulunurken, karar sonrası 1.1221 seviyesine kadar geriledi. ABD’de son açıklanan enflasyon oranı 1982 yılından beri en yüksek seviyede olurken; ABD’deki enflasyonun önümüzdeki aylarda da yükselebileceği aşikardır. FED toplantı metninden enflasyonun geçici olduğu ibaresi de kaldırılmıştır.
TCMB’nın PPK kararı sonrasında piyasada ilk tepkiler nasıl oldu?
Piyasaların merakla beklediği TCMB faiz kararı açıklandı. TCMB, son 3 ayda yaptığı gibi aralık ayında da faiz indirimlerine devam etti. Politika faizi 100 baz puan indirildi.
Faiz indirimine piyasaların tepkisi sert oldu. Dolar/TL,15,15 seviyesinden 15,60’ın üzerine çıktı. Euro/TL ise 17,15’ten 17,70’a ulaşmıştır.
Borsa İstanbul ise politika faizinin açıklandığı gün başlangıcından faiz kararı sonrasına %1’in üzerinde primli seyir izlemiştir. Kurlardaki hızlı yükselişle gram altın 900 TL ile tarihi rekor kırmıştır.
“BORSADA YABANCI PAYI ESKİ YILLARA GÖRE OLDUKÇA DÜŞÜK SEVİYEDE”
Borsa dolara mı yetişmeye çalışıyor? Bu yılı yabancı yatırımcı açısından nasıl kapatırız?
Borsa İstanbul, tüm zamanların rekorlarını ardı ardına kırmaya devam etmektedir. Borsa İstanbul, TCMB’nin politika faizi kararının ertesi gününde, güne %2,09’luk yükselişle rekor seviyede başlarken; sonrasında da yükselişini sürdürerek tüm zamanların rekor seviyesini 2374 puana taşımıştır. Politika faizinde Eylül ayından beri yaşanan düşüş, politika faizinin enflasyonun epey gerisinde kalması yatırımcının yönünü Borsa İstanbul’a çevirmesini sağlamıştır.
Borsada yabancı payı eski yıllara göre oldukça düşük seviyede ancak TL’deki değer kaybı yabancıların dikkatini çekmektedir. Borsada yabancı alımları devam ederken, bu alımların zayıf kaldığını söylemek mümkün. Borsada yabancı payı geçmiş yıllara kıyasla oldukça düşük seviyededir. Doğrudan yatırımlarla beraber yürümeyen yabancı alımlarının ilk kârda satıp çıkabilecek türden olduğu da aşikardır. Öyle ki, doların yükselişi sırasında artmaya başlayan yabancı payı, doların düşüşü ile çekilmektedir.
TÜRKİYE’NİN YENİ EKONOMİ YOL HARİTASINDA HAYATA GEÇİRMESİ GEREKEN HAMLELER
Çokça tartışılan yeni ekonomi modelinde Türkiye nasıl bir yol haritası izlemeli?
Türkiye’nin yeni ekonomi modeli, tıpkı Çin gibi ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının ekonomik büyümeyi arttırmasını öngörmektedir. Fakat Türkiye’nin Çin ekonomi modeline benzer bir şekilde yola devam etmesi için rol haritası ve bazı hamleleri hayata geçirmesi gerekmektedir. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz;
- Dış ticarette rekabetçi olunan sektörlerde vergi avantajının sağlanması,
- İhracata, döviz kazandırıcı işlemlere, yatırımlara, istihdama, üretime yönelik sübvansiyonların arttırılması,
- Bürokratik engellerin kaldırılması,
- İhracatın bağımlı olduğu, hammadde, ara malı ve yatırım mallarının en azından yarısının ülke içinden karşılanması,
- İhracatı ve döviz kazandırıcı faaliyetleri arttırmaya yönelik politikaların teşvik edilmesi,
- Büyümenin istikrarlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için ihracata ilave olarak sabit sermaye yatırımlarını da arttırmaya yönelik politikalara öncelik verilmesi
- İhracat rekabetinin eğitilmiş işgücü ve üretkenlik artışlarına dayanan topyekün ve planlı bir strateji şeklinde kurgulanması,
- Yatırım ortamının şeffaflık, öngörülebilirlik, hesap verilebilirlik çevçeresinde oluşturulması,
- Yapısal reformların hayata geçirilerek, doğrudan yabancı yatırımların hayata geçirilmesi,
- İhracatın gerçekleşeceği pazarların arttırılması, ticaret diplomasisi ile ülkeler arası ilişkilerde sağlıklı ve sağlam ekonomik işbirliğinin tesis edilmesi,
- Yeni teknolojiler, yüksek katma değerli üretim, marka, inovasyon, lojistik, patent, pazarlama ve lojistik gibi alanlarda üretim, yatırım ve istihdam olanakları sunulması,
- Doğrudan Yabancı Yatırımların tesisi, yabancı sermaye için küresel bir cazibe merkezinin tesisi, döviz birikimi ile rezervlerin arttırılması, bütçe disiplini ve kamu harcamalarının ekonomik model ile örtüşmesi,
- Her pazara her ürün stratejisi ile üretimin iç pazarın yanı sıra sınır ötesine ulaştırılması.
“TÜRKİYE ÇİN’E GÖRE COĞRAFİ KOŞULLAR YÖNÜNDEN AVANTAJLI”
Türkiye’nin Çin’e göre coğrafi koşullar, jeopolitik konum ve tedarik merkezlerine yakınlık gibi avantajları bulunmaktadır. Hem Avrupa hem de Asya kıtalarının bağlantı noktasında yer alan Türkiye, genç ve potansiyel vaad eden nüfusu, batı ve doğu kültürlerinin kaynaşma noktasında yer alması büyük bir fırsat ortaya çıkarmaktadır. Çin örneği göz önüne alındığında Türkiye’nin öncelikle sabırlı olması gerekmektedir. Çin’in bu noktaya yaklaşık 40 yıllik bir süreç içerisinde geldiği düşünüldüğünde, sabır, istikrar, başarı ve tecrübe ile sonuca gitmek akılcı olacaktır.
“TÜRKİYE’DEN SERMAYE ÇIKIŞI HIZLANIRKEN, TÜRK LİRASI’NIN DEĞER KAYBI BEKLENTİSİ, DOLARİZASYONA HÜCUMA DESTEK VERİYOR”
Bu yıl izlenen ekonomi politikası 2022 için nasıl bir perspektif çizmektedir?
Politika faizini düşürerek ihracatta rekabet ve cari fazla sağlamak üzerine kurgulanan yeni ekonomi politikası, birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Özellikle Türk lirasındaki değer kaybı ve yüksek enflasyon beklentileri nedeniyle, Türkiye’de 2022 yılında hiperenflasyon yaşanabileceği iddiaları dile getirilmektedir.
Politika faizindeki sürekli düşüş, enflasyonun epey gerisinde kalan Türk Lirasının değerinin düşmesine neden olmaktadır. Türk lirası cinsi finansal varlıklara yatırım yapmanın getirisi giderek düşmektedir. Türkiye’den sermaye çıkışı hızlanırken, Türk Lirası’nın değer kaybı beklentisi, dolarizasyona hücuma destek veriyor. Vardığımız sonuç Türk Lirası’nın değer kaybının sürekli hale gelmesi oluyor.
Öte yandan yeni ekonomik modelin 6 ay sonra meyvelerini vermesi beklenmektedir. Yeni ekonomi modeli ile cari açığın kapanması, düşük faiz ortamının sağlanması, yüksek kazanç elde eden sanayi ülkesi haline gelinmesi hedeflenmektedir. Yaz aylarında beklenen iyileşme, ihracat, turizm ve döviz kazandırıcı işlemler ile geleceği düşünülmektedir.
2021 yılında sağlanan yüksek büyüme oranları, 2022 yılının ilk çeyreğinde hızını kaybedebilir. Zira döviz kurlarındaki artış, politika faizi dışında piyasadaki tüm faizlerin artışı, CDS risk primindeki artış, yüksek enflasyon zorlu bir 6 ay perspektifi çizmektedir.