Dünya dediğimiz bir gün yaşanmış bir hayal olarak kalacak. Hatıralarımızla beraber geçici bir evrendeyiz. Fani dünyada neler kalıcı ki zaten.
Her canlı ömrünü bir şekilde tamamlayacak. Şimdi dert edindiğimiz hiçbir şey bizden sonra önemli olmayacak belki de. Geçici her şey geçici. Bizim de faniyiz dünyada. Kalcı olmayan tasalarla geçiriyoruz günlerimizi.
Kalıcı olan birkaç şey var sadece; iyilikler ve kötülükler mesela. Bizden sonra da adımız yaptığımız iyilikler ve kötülüklerle anılacaktır. Fani dünyadaki tek kazancımız yapabildiklerimiz olacak. Yaptıklarımız da iyi yönde değilse zaten kazanç olarak sayılmaz.
Herkes kalbi kadar yer kaplar bu hayatta. İnsanların büyüklüğü kalbinin büyüklüğü ile ölçülür genelde. İyilikler yaptıysanız, güzel bir eser bıraktıysanız, iyi insanlar yetiştirdiyseniz ve dahası topluma faydalı olduysanız sizden büyüğü yoktur.
İnsanları iyi ve kötü diye ayırmak da anlamsız bir yerde; insanların iyiliği, kötülüğü anılacaktır çoğu zaman. Henüz yapabiliyorken çokça güzellik yapmak lazım. Yaptığınız güzelliğin küçük olması da önemli değil; bir tebessüme neden olabiliyorsa.
Bir başkasını muylu etmenin hazzını başka hiçbir şeyle başaramıyorsunuz. Kalbinde kötülük ulunmadığı için yapılmalı her ne olursa. En güzeli de zaten karşılıksız olan ve beklenmeden gelen hoşluklar değil midir?
Dünyayı rengarenk yapanlar kıymetlidir. Geçtiği her yere ışığını yansıtanlardır hayatı renklere boyayan. Hayat kimseye kolay değil ve kimseye adil değil. İnsanların hayatını kolaylaştırmak için çabalayanların yeri bambaşkadır.
Bir gün bu dünyayı bırakacak olduğumuzu bilerek yaşamak: Bu fani dünyada bir tebessüm yaratmak dileğiyle…