Evde kal sürecini kilo anlamında kötü yaşadık. Pandemi döneminde artan kilo ile gelen hasta sayısında artış oldu.
Antalya’da, diyetisyen Aysun Yurdakul, yaklaşık 1 yıldır devam eden evde kal süreci koronavirüs salgını nedeniyle evde kalmanın, kilo almaya neden olduğunu söyledi. Bu süreçte pek çok kişinin kilo yüzünden kendilerine başvurduğunu aktaran Yurdakul, sağlıklı beslenme ve egzersiz için evin fırsata dönüştürülebileceğini vurguladı.
Antalya’da özel hastanenin beslenme ve diyet bölümünde görevli diyetisyen Aysun Yurdakul, Covid-19 salgınında, tüm dünya için yabancı olan ‘evde kalmak’ ve ‘hareketsiz yaşam süreci’nin beslenme alışkanlıklarını etkilediğini belirtti. Yurdakul, aileyle uzun zaman geçirmenin herkesin özlediği bir durum olmasına rağmen kilo almayı artırdığını söyledi. Bu durumun göbek çevresi yağlanması olanlarla diyabet, kalp damar, böbrek yetmezliği ve hipertansiyon hastaları için sıkıntılı olduğunu hatırlatan Yurdakul, “Hiç rahatsızlığı olmayanlar için de diyabete zemin hazırladı. ‘Evde kal’ sürecini kilo anlamında kötü yaşadık. Pandemi döneminde artan kilo ile gelen hasta sayısında artış oldu” dedi.
‘EVDE KALMA SÜRECİNİ FIRSATA ÇEVİREBİLİRİZ’
Evde geçirilen salgın sürecini, sağlıklı beslenme ve egzersiz için fırsata çevirebilmenin mümkün olduğunu belirten Aysun Yurdakul, bunun bağışıklık sistemini de olumlu etkileyeceğini kaydetti. Covid-19 salgınına karşı mücadelede en güçlü silahın bağışıklık sistemi olduğunu kaydeden Yurdakul, yapılan çalışmalarda virüsün bulaşmasını etkileyen besin olmadığı söylense de yeterli ve dengeli beslenme ile fiziksel aktivitenin bağışıklık sistemini güçlendirdiğinin kanıtlandığını dile getirdi. Yurdakul, tüm hastalıklarda olduğu gibi Covid-19’a yakalanan hastalarda da yapılan medikal tedavinin yanında uygulanan doğru beslenmenin, iyileşme ile yatış sürelerini kısaltmayı olumlu etkilediğini de hatırlattı.
Evde uzun zaman geçirildiği ve hareketsiz kalındığı bu dönemde günde 1,5- 2 litre su içilmesinin önemini vurgulayan Yurdakul, “Fazla tuz, şeker ile doymuş yağdan uzak durulmalı. Alkol tüketimi azaltılmalı. Bu dönemde, zeytinyağı ve bağışıklığın ilacı Omega-3 tüketimine özen gösterilmeli. Avokado ile keten tohumu ve chia gibi yağlı tohumlar, probiyotikten zengin beslenme ve protein almak önemli. Antikanserojen, antioksidan ve antiinflamatuar olan zerdaçal mutlaka kullanılmalı. Biyo yararlılığını artırmak için de karabiber, kırmızı biber ile kazein içeren yoğurt ve ayran tüketilmeli” diye konuştu.
Diyetisyen Yurdakul, çinko ve lif açısından zengin kuru baklagilleri haftada 2 kez tüketmek gerektiğini belirterek, “Çinko desteği için ayrıca kuru yemiş, tam tahıllı gevrekler, süt ve kırmızı et ile balık tüketilebilir. C vitamini, enfeksiyonlara karşı önemlidir. Günlük alınması gereken bu vitamin için tüm koyu renkli sebzelerle turunçgiller harika kaynaklardır. Lahanagiller, vücutta toksinlerin uzaklaştırılma mekanizmasının her basamağında önemli olduğundan beslenmemizde yer verelim. Aslında, Akdeniz tipi beslenme de kaliteli protein, sebze, meyve, kuru yemiş, vitamin ile mineral ve doğru CHO (karbonhidrat) tüketimi önemlidir” dedi.