Bayındır Söğütözü Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ece Esin, Erken evrede yakalanan kanserde başarının neredeyse yüzde 100 olduğunu ve son yıllardaki gelişmeler ile ileri evrelerde bile başarı şansının yükseldiğini belirtti.
Dünya genelinde yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor. 2030 yılında tüm dünyada kanser sebebiyle 13.2 milyon insanın ölümü bekleniyor. Ancak son yıllarda tanı ve tedavi yöntemlerinde yaşanan gelişmeler sayesinde kanserin giderek daha tedavi edilebilir bir hastalık haline geldiği bildiriliyor. Özellikle yavaş gelişen ve belirti göstermeden ilerleyen kanser tiplerinin, tarama yöntemleriyle erken saptanması tedavide başarı şansını oldukça artırıyor.
Kanserde erken tanının önemine değinen Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ece Esin, kanser tarama yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Kanser, vücudun öz hücrelerinin kontrolden çıkarak aşırı çoğalması ve ölmesi gereken hücrelerin kontrollü ölüm programlarından çıkarak uzun süreli yaşayan hücrelere dönüşmesi sonucu gelişen kötü huylu hastalıklar olarak tabir ediliyor. Kanser, tüm dünyada kardiyovasküler hastalıklarla birlikte hayatı tehdit eden nedenler arasında en büyük riski oluşturuyor.
BAZI KANSER HÜCRELERİ BELİRTİ VERMEDEN İLERLEYEBİLİYOR!
Kanserin her evresinin ölümcül olmadığını dile getiren Bayındır Söğütözü Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ece Esin, “Kanseri daha oluşum aşamasındayken yakalamak çok büyük önem taşıyor. Kötü huylu tümörlerin tedavisinde en önemli ayrıntılardan biri tümörün yaygınlığı olarak biliniyor. Daha az sıçramış tümör, daha lokal saptanan tümörün tedavisi daha kolay ve başarılı oluyor.
Kanserde tarama tetkikleri ile erken tanı mümkün oluyor. Bu sebeple kanserli hücrelerin erken teşhis edilmesi, tümörün vücutta yayılmadan önce hastalığın önüne geçilmesi ve tedavinin başarıya ulaşmasında kilit rol alıyor. Her tümör tipinde farklı olmakla birlikte çoğunlukla kanser oluşumu uzun zamana yayılıyor. Dolayısıyla vücutta hasar yaratacak aşamaya gelene kadar kanser hücreleri bazen bir belirti oluşturmadan var olabiliyor” dedi.
KANSERİ ERKEN FARK ETMENİN EN İYİ YOLU: TARAMA YÖNTEMLERİ
Tümörün erken safhada tespit edilmesinin ve kontrolden çıkmadan tedaviye başlanmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Ece Esin, “ Henüz bir şikayete yol açmamış bir kanseri fark etmenin en iyi yolu tarama testleri olarak biliniyor. Özellikle yavaş gelişen kanser tiplerini, tarama yöntemleri ile saptamak mümkün oluyor. Meme kanseri, kolon kanseri, rahim ağzı kanseri, prostat kanseri, cilt kanseri, bazı akciğer kanserleri erken teşhisi mümkün olabilen kanser tipleri arasında yer alıyor. Bu kanser tipleri için geliştirilen, tüm risk grubu topluma uygulanabilen tarama yöntemleri bulunuyor ve halen de geliştirilmeye devam ediliyor. Kansere karşı savaşta tam başarı, gerçek başarı kansere sebep olan etkenlerden uzak durmak, mümkün olan tüm erken teşhis yöntemlerini zamanında ve gerekli şekilde kullanarak kanseri erken yakalamaktan geçiyor” diye konuştu.
KANSER TARAMA YÖNTEMLERİ
Erken evrede yakalanan kanserde başarının neredeyse yüzde 100 olduğunu ve son yıllardaki gelişmeler ile ileri evrelerde bile başarı şansının yükseldiğini belirten Doç. Dr. Ece Esin, kanser türleri ve tarama yöntemleri hakkında şunları söyledi:
Meme kanseri: Kadınlarda da en sık görülen tümör tipi olan meme kanseri, her 8 kadından birinde görülebiliyor. Bu sıklığa rağmen en başarılı tarama yöntemlerinin kullanıldığı tümör tipi de meme kanseri olarak ifade ediliyor. Ülkemizde 40 yaşından sonra her kadının yıllık olarak mamografi ile taranması öneriliyor. Öncesinde ise 20 yaşından sonra yılda bir hekim muayenesi ve ayda bir kendi kendine meme muayenesi de erken tanıda önem taşıyor.
Akciğer kanseri: Erkeklerde en sık, kadınlarda da ikinci en sık görülen tümör olan akciğer tümörü öldürücülüğü en yüksek tümör tipi olarak da biliniyor. Sigara ve diğer tütün ürünlerine hiç başlamamak en önemli önlem olarak karşımıza çıkıyor. Yakın zamanlı araştırmaların sonuçlarına göre düşük dozlu tomografi yöntemi ile akciğer kanseri taramasının kötü gidişatlı bir hastalıkta bile olumlu sonuçlara varabileceğini gösteriyor. Henüz ülkemizde sağlık politikasına dahil edilemese de isteğe bağlı ve hekim önerisi ile tomografi taraması yapılabiliyor.
Kalın bağırsak tümörleri: Hem erkekleri hem de kadınları etkileyen bir kanser tipi olan kalın bağırsak tümörleri, gelişim mekanizmalarının süreci dolayısıyla erken tanıya çok yatkın tümörler olarak biliniyor. Bu tip kanser için birkaç tarama yöntemi bulunuyor. Gaitada gizli kan testi (GGK) dışkıda gizli kan tespitine dayanan test, toplum taraması için ucuz ve kolay bir yöntem olarak biliniyor. Ancak tek başına yeterli olmuyor. Kısa (sol) kolonoskopi ile tamamlanması gerekiyor. Kolonoskopi kameralı bir hortum aracılığı ile makattan girilip tüm bağırsaklarda yapılan gezinti ile anormal oluşumları test edilmesi gerekiyor. Hatta erken saptanan öncül kanser hücrelerinden oluşan polip denilen tümör adacıkları kolonoskopi ile tedavi bile edilebiliyor. Bu nedenle zahmetli gibi görünse de emin ellerde hayat kurtarıcı oluyor. Ülkemizde sağlık politikasında GGK ve kolonoskopi ile tarama uygulanıyor. Kolonoskopi artık 40 yaşından sonra hem kadın hem erkeklerde öneriliyor.
Rahim ağzı kanseri: Kadın kanserlerinde önemli bir kanser tipi olan rahim ağzı kanseri, tamamen önlenebiliyor ve erken tanı ile küçük manevralarla tamamen tedavi edilebiliyor. Tek gereksinim kadın doğum muayenesi ile bu kansere neden olan İnsan Papilloma Virüsü (HPV) virüsü taraması yapılması olarak biliniyor. Aynı zamanda bu kanser tipi için kanser önleme aşısı da bulunuyor.
Prostat kanseri: Erkeklerde en sık görülen ikinci kanser tipidir. Bu tip kanserin özel olarak salgıladığı maddenin kanda tespiti ile kanserden şüphelenmek mümkün hale geliyor. Ancak bu tümörün tespitinde en önemli müdahale üroloji uzmanı tarafından el ile yapılanı muayene can kurtarıcı olabiliyor.
Mide kanseri: Özellikle uzak doğu ülkelerinde beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak sık görülen, ülkemizde de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sıklığı artan bir tümör tipi olarak görülüyor. Ağızdan kameralı bir hortum aracılığı ile yemek borusuna ve mideye bakmak ve kötü huylu oluşumları erken tespit etmek mümkün oluyor. Bireysel risklere göre tarama amaçlı endoskopi uygulaması yapılabiliyor.