Dünyaca ünlü aktör Robert De Niro’nun 79 yaşında baba olması; 83 yaşındaki Al Pacino’nun da 29 yaşındaki sevgilisinin 8 aylık hamileliği, erkeklerin çok geç yaşta baba olabilmesinin ne kadar mümkün olabildiği sorusunu da gündeme getirdi.
Avrupa Androloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu’na göre erkeklerin ileri yaşta baba olabilmeleri şaşırtıcı değil, ancak babalık yaşının 50’yi geçmesi bile, bebeğin ileriki yaşamında şizofreni ve meme kanserine yakalanma riskini yükseltiyor. Çünkü 50’li yaşlardan itibaren spermde kromozom anomalisi riski beş katına çıkıyor.
İleri yaşta babalık dünya gündeminde. Uzmanlara göre erkekte erektil disfonksiyon gibi herhangi bir problem yoksa, doğal yollarla babalık mümkün. Erkeklerde, kadınlardaki menopoz dönemi gibi, doğurganlığın tamamen durduğu bir aşama, yani andropoz diye bir kavram yok. Yaşam süresinin artmasıyla beraber, geç yaşta baba olmayı düşünen erkeklerin sayısında da artış yaşanıyor. Bazen kadının daha genç ve hiç çocuk sahibi olmaması nedeniyle anne olma arzusu, bazen de erkeğin daha ileri yaşlarda baba olmaya karar vermesiyle, erkekler 50-60, hatta 70’li yaşlardan sonra bile babalık duygusunu tadabiliyor.
Ancak yapılan bilimsel araştırmalar, özellikle 40’lı yaşlardan sonra spermde meydana gelen çeşitli değişimler nedeniyle, bu yaştan sonraki babalıklarda, çocukta şizofreni, otizm spektrum bozukluğu gibi psikiyatrik ve nörobilişsel bozuklukların da dahil olduğu çeşitli durumlar ile ölü doğum veya bazı çocukluk çağı kanserleri, hatta kız çocuklarda ileriki yaşamında meme kanserine yakalanma riskindeki artışı da beraberinde getiriyor. Hollywood’un en ünlü aktörlerinden Robert De Niro’nun 79 yaşında baba olması, 83 yaşındaki Al Pacino’nun ise 29 yaşındaki kız arkadaşının 8 aylık hamile olduğunun açıklanması, bu konudaki tartışmaları da beraberinde getirdi.
“ÇOK DA ŞAŞIRTICI DEĞİL”
Avrupa Androloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, Al Pacino’nun 83 yaşında çocuk sahibi olmasının toplum tarafından şaşırtıcı bir haber olarak yorumlandığını ama aslında bunun çok da şaşırtıcı olmadığını söyledi. Prof. Dr. Kadıoğlu, “Yaşlı erkeklerde sperm sayısı ve cinsel hayat nasıl diye şöyle bir gözden geçirirsek, gebelik oluşması için iki koşunun sağlanması gerekiyor. Birisi ereksiyonun normal olması, ikincisi sperm sayısı ve hareketliliğinin yeterli miktarda olması. 50 yaşından sonra, aslında erkeklerde kadınlardaki menopoz gibi bir andropoz meydana gelmiyor. 40 yaşından sonra erkeğin de fonksiyonları azalıyor ama kadındaki gibi asla durmuyor, aradaki majör fark bu” dedi.
“150 YAŞINA KADAR SPERM ÜRETİMİ MÜMKÜN”
Menopozun kadınlarda östrojen üretiminin düşmesi, duraklamasına neden olduğunu, ortalama 47-50 yaşlarında östrojen seviyesinin dramatik olarak düştüğünü ve kadınların üremesinin imkansız hale gelebildiğine işaret eden Prof. Dr. Kadıoğlu, erkekler için fizyolojik anlamda böyle bir durumun söz konusu olmadığını vurguladı. Prof. Dr. Kadıoğlu, “Erkeklerdeki testosteron düşmesi, kadınlardaki estradiol düşmesi ile paralel bir şekilde ilerlemiyor. Erkeklerdeki testosteron düşüşü her yıl yüzde 1 oranında gerçekleşiyor. Yapılan hesaplamalara göre bir erkek ancak 150 yaşına gelirse, testosterondaki azalma, kadınların menopozdaki estradiol/östrojen azalmasındaki benzer bir düzeye ulaşıyor.
Yani erkeklerde andropoz diye bir durum yok. Sperm üretimi açısından ne oluyor? Testisin hacmine bakıldığı zaman, normalde 25-30 yaşlardayken 20 santimetreküp/20 gram civarındayken; 15 grama düşüyor. Yani dörtte bir oranında testis volümü azalıyor. 50-60 yaşındaki erkeklerin yüzde 50’sinde yani yarısında meni volümü, sperm sayısı, sperm hareketleri ve morfolojisi azalıyor. Buna rağmen 83 yaşında, 85 yaşında bir erkek genç bir hanımla beraber olursa tıpkı Al Pacino’da olduğu gibi; o zaman çocuk olması için yeterli sperm üretmeye devam ediyor erkekler” dedi.
“50 YAŞ ÜZERİ BABALARIN ÇOCUKLARINDA ŞİZOFRENİ RİSKİ ARTIYOR”
Geç yaşta baba olmanın mümkün olduğunu ancak doğacak çocuk açısından getireceği bazı riskleri olduğunu anlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, “Meydana gelen gebelikte herhangi bir problem oluşur mu? Bu konuda yapılan pek çok bilimsel çalışmalar var. Normalde kromozom anomalileri oranı yüzde 2,8 civarındadır. Ama 50-60 yaşlarında bu oran yüzde 12,5’a kadar çıkar. Bu durum tabii ki doğacak çocuğa da yansır ve bebekte birtakım anomaliler oluşabilir. Morfolojik anomaliler de, böbrek, kalp hastalıkları gibi, meydana gelebilir.
Hatta 50 yaş üzerinde baba olan erkeklerin çocuklarında şizofreni görülme riski de yükselir. Buna dair bilimsel veriler var. 50-60 yaş üzeri erkeklerin baba olması durumunda bu hastalıkların ve anomalilerin görülme oranının 35 yaş altındaki erkeklere göre çok daha yüksek olduğu gösterilmiştir bilimsel olarak. Yine erkeklerde sperm DNA hasarı dediğimiz DNA’nın genetik yapısında bir bozulma ve buna bağlı olarak tekrarlayan düşükler, ölü doğumlar gibi birtakım patolojilere rastlanabiliyor” diye konuştu.
“KROMOZOM ANOMALİSİ RİSKİ 5 KATA ÇIKIYOR”
Prof. Dr. Kadıoğlu, kadınların 35 yaş üzeri gebeliklerde tarama programları ile takip edildiği gibi ileri yaş babalıklara bağlı gebeliklerin de bu şekilde tarama ile takip edilmesine henüz gerek duyulmadığını, bunun için daha çok bilimsel veriye ihtiyaç olduğunu söyleyerek “Kadında tabii ki belli bir yaştan sonra oluşan Down sendromu veya diğer genetik anomaliler çok daha riskli.
Erkek yaşlı olduğunda eğer kadının yaşı küçükse, bu riskler belli oranda kompanse edilebiliyor ama kadının yaş faktörü ekarte edilse bile, erkeğin belli bir yaştan sonra baba olması çocukta kalp, böbrek anomalileri, değişik kemik kas iskelet hastalıkları, kan hastalıkları gibi durumların görülme riski yine de artıyor. Kromozom anomalileri 5 kat artıyor. Kısaca her yaşta erkeğin çocuğu olur, ama bunu getirdiği bir takım risk veya yan etkiler var. Bunlar rahimde gebelik boyunca ultrasonla yakından takip edilerek doğum öncesi tanılarla bu anomalilerden arındırılıp sağlıklı bir çocuk elde etmek de mümkün” şeklinde konuştu.