Cumhurbaşkanı Erdoğan “Elektrik faturalarındaki, TRT payı ile Enerji Fonu Kesintilerini de kaldırma kararı aldık.” dedi
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın Bingöl’de bir şehit yakınına yönelik hakaretlerinin sonuna kadar takipçisi olacaklarını söyleyerek, “Bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız. Lafa gelince milliyetçiliği kimseye bırakmayanların, hatta kurdukları ittifaka millet adını verenlerin aslında millete nasıl baktıkları bu tür örneklerle açıkça ortaya çıkmaktadır” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Kabine Toplantısı 3 saat 40 dakika sürdü. Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarda bulundu. Kabine Toplantısında sağlıktan dışişlerine, enerjiden adalete kadar ülkenin ve milletin pek çok meselesini enine boyuna görüştüklerini belirten Erdoğan, “Türkiye’nin salgınla mücadelesini dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek ve önalıcı bir anlayışla başarıyla devam ettirmektedir.
İkinci yılının sonuna doğru yaklaştığımız salgın, yeni dalgalar ve yeni varyantlar halinde ilk dönemdeki öngörüleri aşarak, insanlığı tehdit etmeyi sürdürüyor. Salgının uzun soluklu mücadeleyi gerektiren sağlık krizi olduğu gerçeği artık inkarı mümkün olmayan bir vaka olarak karşımızda durmaktadır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize asla izin vermediklerini söyleyerek, “Vaka, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayıları kontrol edebileceğimiz seviyededir. İnşallah bunları da daha aşağıya çekeceğiz. Bu dönemde özellikle hastanelerde sunulan hizmetlerde elbette bazı aksaklıklar, gecikmeler yaşanabilmektedir. İnşallah bunların önüne geçecek tedbirleri en kısa sürede alacağız. Sanayi üretiminde kesintiye meydan vermeyecek bir sistemi salgının ilk günlerinden itibaren kurmuştuk. Böylece ihracatımızı korumakla kalmadık, çok daha ileriye taşıdık.
Salgın tedbirlerinin turizm ve ticarette yol açtığı sıkıntıları da normalleşme adımlarıyla büyük ölçüde geride bıraktık. Belirli bir yaş gurubundaki herkesin özellikle ileri yaş grubundaki vatandaşlarımızın aşılarını olmaları veya tamamlamalarını, salgının ağır sonuçlarının azaltmasına katkıda bulunacağını tekrar hatırlatmak istiyorum. Okullar açık mı kalacak, kapanacak mı tartışması son ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim kesinlikle devam edecektir. Bu vesileyle Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personelin alınacağı müjdesini milletimizle paylaşmak istiyorum. Salgını ülkemizin gündeminden tamamen çıkarana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Kapanma dönemlerinde verdiğimiz kapsamlı ve yerinde desteklerle ekonomik faaliyet yürüten aktörlerin ve dar gelirli vatandaşlarımızın telafi edilemez sorunlar yaşamalarının önüne geçtik” diye konuştu.
‘ELEKTRİK FATURASINDAN TRT PAYI İLE ENERJİ FONU KESİNTİLERİNİ KALDIRIYORUZ’
Türkiye’nin bu yıl yaklaşık yüzde 8 artış gösteren elektrik talebini yapılan yatırımlar ve alınan tedbirlerle herhangi bir sıkıntıya meydan vermeden karşıladıklarını söyleyen Erdoğan, “Avrupa’da doğalgaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden geçtiğimiz ay itibari ile bin 100 dolar, hatta günlük piyasada bin 500 dolar seviyesine kadar çıktı. Buna karşılık biz ülkemizdeki vatandaşlarımızın konutlarda tükettiği doğalgazı halen yaklaşık 150 dolardan veriyoruz. Rakamlar çok açık net ortada. Alış fiyatına göre baktığımızda ise doğalgazı hane halkına yüzde 76 indirimle vererek, 50 milyarlık sübvansiyon yaptığımızı söyleyebiliriz.
Aynı şekilde petrol fiyatları 2020 yılı başındaki 42 dolar seviyesinden 80 dolar seviyesine, kömür fiyatları 50 dolardan 270 dolar seviyesine kadar yükseldi. EŞELMOBİL sistemi ile alacağımız vergiden 60 milyar lirayı bulan bir fedakarlık yaparak akaryakıt fiyatlarını dengede tutmanın gayreti içinde olduk. Küresel düzeydeki tüm bu yükselişlere rağmen bu yıl elektriği maliyetinin neredeyse yarısı düzeyinde bir faturayla vatandaşlarımıza vererek 17 milyar liralık bir sübvansiyon yaptık. Böylece sadece 2021 yılı için vatandaşlarımızın cebinden 127 milyar liralık ilave bir meblağın çıkmasını önledik.
Bir başka ifadeyle her vatandaşımıza yıllık bin 500 liranın üzerinde bir enerji desteği vermiş olduk. Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık. Hem enerji sektöründeki kurumların dengelerini bozmayacak, hem vatandaşlarımızı mağdur etmeyecek bir yaklaşımla bu küresel enerji krizini yönetmeyi sürdüreceğiz” dedi.
‘NEREDE NEYİ KONUŞACAKLARINI DA İYİ BİLİYORLAR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin Irak ve Suriye tezkeresine hayır oyu vermesi hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, “Türkiye’nin sınır ötesi harekatları, siyaset üstü bir konudur. Geçmişte defalarca ‘evet’ dedikleri bir tezkere metnine bu defa yabancı asker gibi cehaletin ötesinde ve vatana ihanet ithamı gibi zırvalık derecesine varan gerekçelerle saldıranların bir yerden işaret aldıkları anlaşılmaktadır. Şayet böyle değilse hiçbir partinin, hiçbir siyasetçinin kendisiyle bu derece çelişmeyi, bir milli güvenlik konusunu bu derece zelil üslupla tartışmaya göze alabileceğini sanmıyoruz.
Halbuki bu tezkereye karşı çıkmak TSK’nın ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün sınır ötesindeki unsurlarına can simidi atmak demektir. Bu tezkereye karşı çıkmak Türkiye’nin güney sınırlarından kuşatılması projesinin yanında yer almak demektir. Daha önemlisi bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Çünkü ilk günden beri mecliste tezkerelere en şiddetli karşı çıkan terör örgütünün şamar oğlanlığından öte bir değer taşımayan bu kesimdir. Türkiye’nin en eski ve halihazırda ikinci büyük partisinin işte bu örgüt kuklası yapı tarafından yönetildiğini, yönlendirildiğini görmekten Türk siyaseti adına gerçekten üzüntü duyuyoruz” dedi.
Artık konunun siyasi ittifakla izah edilemeyecek bir boyuta taşındığını söyleyen Erdoğan, “Meclis’te Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini yalan ve iftiralarla savunanların Yozgat’a gidince Kandil’i yakıp yıkmaktan söz etmeleri de bir başka omurgasızlık örneğidir. Nerede neyi konuşacaklarını da iyi biliyorlar” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kanal İstanbul Projesine ilişkin büyükelçilere yazdığı mektubu anımsatan Erdoğan, “Kanal İstanbul Projesini yabancı büyükelçilere şikayet edecek kadar şuur kaybı yaşayan bu zihniyete milletimiz ülkenin kaderini asla emanet etmez” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın Bingöl’de şehit yakınına hakaret ettiği görüntüleri ve Türkkan’ın daha önce FETÖ’ye destek veren açıklamalarını izleten Erdoğan şöyle devam etti:
“Neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız, terbiyesizlik, neresinden tutsanız saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni PKK terör örgütü tarafından paramparça edilen bir şehit yakının feryadını onun namusuna, şimdi açıyorum, bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak her şeyi bir kenara bıraktık, insanlığa sığmaz. Üstelik, bu kişi avanesi önce yapılan rezilliği inkar etmeye, hatta şehit yakınını suçlamaya çalıştılar, sonra her şey belgesiyle ortaya konulunca kabul etmek zorunda kaldılar. Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatına da o kutlu çatının bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Partinin grup başkanvekilliğinden veya genel başkan yardımcılığından ayrılması bu iş için bir çıkış yolu değildir.
Artık, sözde milletvekili olan bu kişinin parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Kaldı ki, başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide bir şehidimizin bacısına küfredilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir. Duruş bu olması gerekir. Ama ne yazık ki neymiş; başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz ya, kimi kandırıyorsunuz? Al birini vur öbürüne. Geçmişi benzer pek çok edepsizliklerle dolu bu siyasetçi müsveddesini ısrarla el üstünde tutanların sorumluluğu buradaki görüntünün faalinden daha az değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültürlerinde herkesin annesi, bacısı, eşi, kız evladının herhangi bir birey olmanın ötesinde değere ve dokunulmazlığa sahip olduğunu belirterek, “İYİ Parti’nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına şehit yakınına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu ağır hakarete tepki göstermelidir. Şimdi buradan kadın STK’lara sesleniyorum. Ey kadın STK’lar siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfredilirse hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfredildiği zaman, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? İlgili, ilgisiz her konuda kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırı karşısında derin bir sessizliğe gömülmelerini de hafıza kayıtlarımıza nakşediyoruz.
Anamuhalefetin başı daha şurada iki gün önce yaptığı açıklamalarda kadın haklarından bahsediyordu. Kadına şiddetten bahsediyordu, kadınlarımıza yönelik hakaretlerden bahsediyordu. Anamuhalefetin başı, bu nedir bu? Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun, Meclis’te aynı renk ve aynı sloganlarla bezeli maskeler takan sözde genel başkanlar, sözde siyasetçiler, sözde sivil toplum kuruluşu temsilcileri vardı. Bunların hiç biri şehit yakınına hakaret eden bu rezil şahsın terbiyesizliğine karşı derhal harekete geçmemekle aslında amaçlarının başka olduğunu göstermişlerdir. Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir” diye konuştu.
Erdoğan, Bingöl’de şehit yakınına yönelik hakaretlerin sonuna kadar takipçisi olacaklarını söyleyerek, “Bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız. Lafa gelince milliyetçiliği kimseye bırakmayanların, hatta kurdukları ittifaka millet adını verenlerin aslında millete nasıl baktıkları bu tür örneklerle açıkça ortaya çıkmaktadır. PKK terör örgütünü nasıl sınırlarımız içinde bitirme noktasına getirdiysek, nasıl sınırlarımız dışında peşini bırakmıyorsak, örgütün siyasi uzantılarını ve onlarla aynı çuvala girenleri de milletimize ifşa etmeyi sürdüreceğiz. Bu kirli ittifakı kuranların hesap edemedikleri bir şey var. Oda milletimizin güçlü irfanı ve engin dirayeti ile her türlü oyunu çözme, her türlü tuzağı bozma ferasetine sahip olduğudur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’ın Karabağ’ı ve işgal altındaki topraklarını 44 günlük şanlı bir savaşın ardından kurtardığı zaferin 1’inci yıldönümü olduğunu hatırlatarak, “Uluslararası toplumun gözü önünde, yaklaşık 30 yıl süren bu işgali bitiren zaferi için Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz. Karabağ’ın ve Azerbaycan topraklarının haksız, hukuksuz, ahlaksız işgali karşısında 30 yıl boyunca susanlar bölgede dökülen kanların ve yaşanan trajedilerin baş sorumlusudur” ifadelerini kullandı.
Her platformda Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceklerini söyleyen Erdoğan, “Karabağ ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtuluşu Kafkasya’da yeni bir dönemin miladı olacak kadar önemlidir. Bu yeni dönem Ermenistan’ı da yıllardır kendi içine hapsettiği cendereden çıkartabilecek fırsatlar sunmaktadır. Bizim ülkemize ve milletimize doğrudan husumet yönetmeliği sürece kimseyle çözülemeyecek bir sorunumuz yoktur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini alan isimleri de açıkladı. Erdoğan, “Bilim-Kültür alanında Teoman Duralı, Müzik alanında İdil Biret, Görsel Sanatlar alanında Alev Ebuzziya, Sinema alanında Cüneyt Arkın, Edebiyat alanında Gürbüz Azak, Kaligrafi alanında Ethem Çalışkan, Saflık alanında İbrahim Manav, Vefa Ödülü alanında Kemal Tahir. Önümüzdeki ay ödüllerini takdim edeceğimiz bu kıymetli kültür-sanat insanlarımızı şahsım milletim adına tebrik ediyorum” diye konuştu.
“19 YILDA CİDDİ MESAFE KAT ETTİK”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin nükleer santral adımını neden 20-30 sene evvel atmadığının sorgulanması gerektiğini söyledi. Dünyanın 60 yıldan fazla zamandır kullandığı nükleer enerjiye Türkiye’nin bu kadar geç kavuşmasının büyük bir kayıp olduğuna işaret eden Erdoğan, “Akkuyu’nun hizmete girmesiyle hem ülkemizin bu eksikliğini giderecek, hem de iklim değişikliği ile mücadelemize önemli bir katkı sağlamış olacağız. Aynı şekilde yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan daha fazla istifade etmenin yollarını arıyoruz. Bu alanda son 19 yılda hamdolsun ciddi mesafe katettik” dedi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yüzde 290 arttığını söyleyen Erdoğan, “Bugün yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 52 bin 140 megabayt değeri ile toplam kurulu gücümüzün yüzde 53’lük kısmını oluşturuyor. Jeotermal enerjisi kurulu gücü bakımından 2020 yılı verilerine göre, Avrupa’da 1’inci, dünyada ise 4’üncü sıradayız” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların binaların çatılarını yerli üretim güneş panellerini kurarak kendi enerjisini ürettiğini söyleyen Erdoğan, “Ancak sermaye düşmanlığı, anti-emperyalizm, yerli kaynaklarımızdan yararlanma çabalarını engellemeyi çevrecilik zanneden marjinal örgütlerin, burada da piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Dünyanın en temiz enerji kaynaklarına karşı çıkmanın çevreyle bir ilgisi olmadığı açıktır. Nasıl ağaç bahanesiyle, vizyon projelerimize kastedenlere fırsat vermediysek, ‘çevre’ diyerek enerji hamlemizi dinamitlemeye çalışanlara da meydanı boş bırakmayacağız. Türkiye düşmanlarına piyonluk yapanlara rağmen ülkemizin yerli ve yenilenebilir kaynaklarını azami düzeyde kullanmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Erdoğan, son yıllarda petrol ve doğal gaz aramalarıyla ilgili bir paradigma değişimine gittiklerini söyleyerek, “Daha önce kiralama veya benzeri yöntemlerle yürütülen bu faaliyetleri biz kendi milli imkanlarımızla sürdürmeye karar verdik. O dönemki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Albayrak ile selefi Fatih Dönmez kardeşimiz alınan bu kararı titizlikle hayata geçirdiler. 3 sondaj ve 2 sismik araştırma gemimizi ülkemizin filosuna dahil ettiler. Sahip olduğumuz filoyla 2018 yılından bu yana 14 derin deniz kuyusu açtık. Akdeniz ve Karadeniz’deki iki ve üç boyutlu sismik arabalarımızı 6-7 katına çıkarttık.
Karalama kampanyalarına ve gizli açık sabotajlara rağmen sabırla yürütülen bu çalışmalar neticesinde hamdolsun geçen sene Karadeniz’de tarihimizin en büyük doğal keşfine imza attık. Toplam 540 milyar metreküplük keşifle Türkiye artık farklı bir lige yükselmiştir. Tilki yetişemediği üzüme ‘koruk’ dermiş. Şimdi muhalefet, anasıyla yavrusuyla hepsi de ne diyor ‘koruk’. İsteseniz de istemeseniz de sondaj gemilerini de artıracağız, sismik araştırmaları da artıracağız. Karadeniz’de de Akdeniz’de de nerede ne var ne yok bunları bulup çıkartacağız. Nasıl savunma sanayi alanında yapılan hamleler Türkiye’yi pazar olarak görenleri rahatsız ediyorsa, enerji konusunda attığımız adımlar da bazı çevreleri rahatsız etmektedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz’de keşfi yapılan gazın devreye girmesiyle Türkiye’nin rahatlayacağını ve doğalgaz tedarikinde elinin güçleneceğini söyleyerek, “İnşallah gazı çıkardığımız anda biz bu gazı kiminle paylaşacağız, tabii ki halkımızla paylaşacağız. Varsın anası, yavrusu düşünsün. Biz devlet olarak görevimizi yapacağız. Ayrıca ülkemizin derin denizlerde arama, sondaj ve üretim kabiliyetleri üst bir noktaya ulaşacaktır. Bu gemilerimiz oralarda da kiralama olarak görev yapacak. Karadeniz gazının ilk fazının 2023 senesinde kullanıma hazır hale getirilmesi için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çok daha güçlü, bağımsızlığını daha da perçinlenmiş bir ülke olarak, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlamayı arzu ediyoruz” dedi.
‘ELİNİZE DİLİNİZE DURSUN’
Koronavirüs salgını sürecinde yaşananların iktidarları döneminde atılan bu adımların ne kadar doğru, ne kadar isabetli olduğunu herkese gösterdiğini söyleyen Erdoğan, “Kaptanın hüneri dalgalı denizde belli olur. Bu dönemde Türkiye salgının yol açtığı sorunları en hızlı atlatan ülkelerden biri olmuştur. Bu ana muhalefet, yavru, yavrular, ne diyorlar, bizim yaptığımız bu şehir hastanesinden rahatsız oluyorlar. Hale bak ya. Bu şehir hastanelerimiz olmamış olsaydı, biz bu koronavirüsle nasıl savaşacaktık, nasıl bu mücadeleyi verecektik? Yeni bir şey daha uydurdular, ne diyorlar, ‘hastane var da doktor yok.’ Elinize dilinize dursun be, nerede doktor yok. Hepsi de var. İnşallah dün 40 bin personel daha ilave etme kararını kabine toplantımızda aldık ve açıkladık. Bundan sonra da erken vakitli ve etkili tedbirler alarak proaktif bir anlayışla çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Balıkesir, Adıyaman ve Bingöl’e canlı bağlantılar gerçekleştirerek burada yapımı tamamlanan projelerin açılışını da gerçekleştirdi.