Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mevsim şartlarını dikkate alarak, belki biraz öne çekerek seçim tarihini güncelleyebiliriz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Yeni bir imtihanın daha eşiğinde olduklarını belirten Erdoğan, “Kuruluşumuzun 21,5 yılı ve iktidarımızın 20 yılını geride bıraktığımız şu günlerde yeni bir imtihanın daha eşiğindeyiz. Mevsim şartlarını dikkate alarak, belki biraz öne çekerek tarihini güncelleyeceğimiz 2023 seçimlerinin önemini en iyi sizler biliyorsunuz.
Milletin kurduğu, iktidara getirdiği ve her mücadelesinde yanında yer aldığı bir siyasi teşekkür olarak tarif ettiğimiz AK Parti’nin bu imtihanı da başarıyla geçmesini sağlamak öncelikle bizlerin, buradaki heyetin sorumluluğundadır. Şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum. AK Parti resmen kurulduğu 14 Ağustos 2021 tarihinden bugüne kadar sadece girdiği her seçimi kazanmakla kalmamış milletimizin gönlündeki yerini de sürekli güçlendirmiştir” diye konuştu.
‘2023’E 11 MİLYON 241 BİN ÜYEYLE GİRDİK’
Erdoğan, AK Parti’nin kuruluşunun ardından girdikleri ilk seçim yılı olan 2022’de üye sayılarının 400 binler seviyesinde olduğunu hatırlatarak, “Bir sonraki seçim yılı olan 2007’de üye sayımız 1 milyon 350 bine yükseldi. Ardından 2011’de üye sayımız 4 milyon 400 bini buldu. 2015 yılında üye sayımız 9 milyonun üzerine 2018 yılında 10 milyon sınırına çıktık. Yargıtay Başsavcılığı tarafından açıklanan kayıtlara göre, 2023 yılına 11 milyon 241 bin üyeyle girdik. Bu eser hepinizin. Aslında parti kayıtlarımızda bu rakam 11 milyon 293 bine yaklaşıyor.
Eksikleri tamamlayarak kısa sürede kayıtlarımızla Yargıtay Başsavcılığı rakamlarını birleştireceğiz. Diğer partilerin üye sayılarını vereceğim; bunların hepsini üst üste koyun sonra 2 ile çarpın. Yetmedi, 3 ile çarpın. Yine de AK Parti’nin üye sayısına yetişemiyorlar. AK Parti’nin üye sayısını artık ilk 100 yılını devirmek üzere olduğumuz cumhuriyet tarihimiz boyunca bir siyasi partinin erişebildiği en yüksek üye rakamıdır. Türkiye gibi siyasi rekabetin oldukça sert yaşandığı bir ülkede rekor üye sayısına ulaşmak elbette kolay değildir. Aradan geçen 21 yıla rağmen ilk günkü heyecanla inançla azimle kararlılıkla çalışarak bu başarıyı elde ettik” dedi.
‘ÖNÜMÜZE KONAN TALEPLER, DUR, İKAZIYDI’
Erdoğan, dünyadaki ve bölgedeki her gelişmenin ister istemez Türkiye’yi de etkilediğini belirterek, “Türkiye’nin diğer ülkelerden farkı hem bu etkinin olumsuzluklarını en az seviyeye indirecek altyapıyı hem de krizleri avantaja çevirecek iradeye sahip olmasıdır. Ülkemizin makroekonomik görünümüne baktığımız 2012, 2013, 2014 yıllarında gerçekten hedeflerine uygun bir zirve yaptığını görüyoruz. Demokraside sessiz devrimlerle milletimizin her kesiminin hak ve özgürlük taleplerini karşıladığımız, yaptığımız yatırımlarla asırlık ihmalleri giderdiğimiz, sergilediğimiz başarılı yönetimle ülkemizi hızla kalkındırdığımız bir dönemden söz ediyoruz.
Milli gelirimizden enflasyona, faiz oranlarından büyük projelerin ritmine kadar her alanda tarihi bir yükseliş yakalamıştık. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi hedefimize emin adımlarla ilerlediğimiz bu süreçte bir anda önümüze izanla akılla mantıkla siyasi ve sosyal gerekçelerle açıklanamayacak hadiseler çıkmaya başladı. Daha öncesindeki işaretleri bir kenara bırakarak söylüyorum; Gezi olayları bahanesiyle önümüze konan talepler bile tek başına alenen ve resmen Türkiye’ye ‘dur’ ikazıydı. Biz bu resti görüp yolumuza devam edince 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe girişimiyle ülkenin meşru yönetimini devirmeye yönelik kumpaslar devreye sokuldu. Milletimizle birlikte bu kumpası da akamete uğratınca çukur eylemleriyle vatan topraklarının bütünlüğüne saldırdılar” diye konuştu.
‘LİDERLER OLARAK BİR ARAYA GELECEĞİZ’
Ordu içine sızdırılan hainler vasıtasıyla başlatılan 15 Temmuz darbe girişiminin de milletin sinesine çarpıp, akamete uğradığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
“Yönetim sistemimizi değiştirerek mücadeleyi bir üst seviyeye çıkarmamız üzerine dünyada eşi benzeri olmayan ekonomimizi çökertme tehdidine maruz kaldık. Aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz mekanizmalarla bu meseleyi de hal yoluna koyarken bu defa tüm dünyayı etkileyen krizlerin rüzgarı esmeye başladı. Covid-19 salgınıyla başlayan süreç; uzunca bir süredir bizi köşeye sıkıştırmaya, sinsi yol ve yöntemlerle diz çökertmeye çalışanların aslında ne kadar kırılgan bir siyasi, sosyal, ekonomik, güvenlik mimarisine sahip olduğunu gösterdi.
Rusya-Ukrayna savaşıyla genişleyen kriz gelişmiş diye tabir edilen ülkelerin kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi umursamadıklarını, bunu korumak için her yola başvuracaklarını bir kez daha ispatladı. Bu sabah sayın Putin’le bir görüşmem oldu. Etraflıca Rusya-Ukrayna savaşını ele aldık. Bunun yanında neler bölgede yapılabileceğimizi konuştuk. Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendirdik. Suriye’deki gelişmeler; Rusya-Türkiye-Suriye olarak istihbarat, savunma bakanlarımızın Moskova’da bir araya gelişleriyle bir süreç başlattık. Ardından dışişleri bakanlarımızı 3’lü olarak bir araya getireceğiz. Daha sonra da gelişmelere göre liderler olarak bir araya geleceğiz.”
‘ZELENSKİ İLE DE GÖRÜŞECEĞİM’
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca gün içinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile de telefon görüşmesi gerçekleştireceklerini açıklayarak, şunları kaydetti:
“Bu görüşmede de yine Sayın Putin’le yaptığımız görüşmeler ve Rusya-Ukrayna ilişkilerini daha yumuşak bir zemine nasıl oturtabiliriz, bunları görüşeceğiz. Tahıl koridorunu görüşeceğiz. Amonyak olayını görüşeceğiz. Gübre olayını görüşeceğiz ve fakir Afrika ülkelerine bilabedel Rusya tahıl verme noktasında hazır olduğunu Sayın Putin bugün yine söyledi. Biz de bu tahılı alıp bunları fabrikalarımızda öğüterek una çevirmek suretiyle bu az gelişmiş Afrika ülkelerine bunları göndermenin gayreti içerisinde olacağız.
Tabi küresel üretim ve tedarik zincirlerindeki aksamanın ortaya çıkardığı boşluğu; yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla inşallah büyümeyi sağlayan bir Türkiye’yi dünyaya takdim edeceğiz. Küresel ekonomik işleyişi bozmanın ötesinde barışı da tehdit eden Rusya-Ukrayna savaşında izlediğimiz dengeli ve hakkaniyetli siyasetle bölgedeki ateşin genişlemesini engelledik. Kuruluşunu ve işleyişini temin ettiğimiz tahıl koridoru sayesinde tüm dünyayı büyük bir açlık tehdidinin pençesinden kurtardık. Esir değişimine de vesile olan aracılık faaliyetlerimizle hem insani bir görevi yerine hem de barış umutlarının canlı kalmasını sağladık.”